HABERTÜRK SPİKERİ PELİN ÇİFT; "HAYATIM HABER!"

Habertürk TV'nin ekran yüzlerinden Pelin Çift, habercilik ve yaşamıyla ilgili ilginç açıklamalar yaptı..

Habertürk TV'nin ekran yüzlerinden Pelin Çift, son dönemde özellikle "Öteki Gündem" programındaki başarısıyla dikkat çekiyor.

Evli olan Çift, Gazete Habertürk'ün Füsun Saka'ya samimi itiraflarda bulundu.

Haber sunuculuğuna nasıl başladınız?

1997'de televizyonda hava durumu sunarak işe başladım. O sırada üniversitede okuyordum, amacım okul paramı çıkarmaktı. Ancak hem çalıştığım kurum beni sevdi hem de ben işi sevdim. Medya insanın kanına girer ya, aynen öyle oldu. NTV'deki yöneticiler, "Sen hava durumu sunuculuğunda başarılısın, artık habere geç" dedi.

SADECE GÜZELSEN ELENİRSİN

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi'nden mezun olduktan sonra medyada kendinize nasıl bir yol çizdiniz?

2001 krizi pek çok çalışan gibi beni de vurdu. İşten çıkarılınca başladığım noktaya dönmüş oldum. Galatasaray Üniversitesi'nde radyo televizyon gazeteciliği yüksek lisansına başladım. Yüksek lisans biterken Paris'te Sorbonne Üniversitesi'ne kabul edildim. Tam Fransa'ya gidecekken Sky Türk kuruldu. NTV doğduğum, Sky Türk ise piştiğim kanal oldu. CNN Türk'te de beş yıl çalıştım.

Bir yıldır da Habertürk TV'desiniz...

Geçen yıl Habertürk yöneticilerinden teklif geldi, benim de içinde bulunmak istediğim bir kurumdu. Kariyerimde iyi bir basamak olacak, profesyonel açıdan bana katkı sağlayacaktı.

Sert bir duruşunuz var, gülümserken bile ciddisiniz. Bu sizce haberin ciddiyetini mi sağlıyor?

Bunun haberin ciddiyeti ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü haber sunduğum mecraların dışında da bana "Uzaktan bakınca çok soğuk duruyorsun ama konuşmaya başlayınca öyle değilsin" diyorlar. Bu, bilerek takındığım bir tavır değil ama yaptığımızın ciddi bir iş olduğunu düşünüyorum. Bir de Türkiye maalesef hep olumlu haberlerin verildiği bir ülke değil. Ben ciddi olmasam bile ister istemez haber bana bu ciddiyeti getirecekti zaten.

Haberin hayatınızdaki yeri nedir?

Haber benim için önemli. Çünkü sadece kendi hayatımızda olup biteni değil, tüm dünyada neler olduğunu gösteriyor. Haber bu anlamda hayatımın merkezinde. Arabadaysam radyoyu açarım haber dinlerim, evdeysem yine haberleri izlerim. Sabahları gazeteye bakmazsam kendimi eksik hissederim. Bir de haber sunduğumuz için çevremdekiler her olayın detayını bizden öğrenmek isteyebiliyor. Yani sürekli bir sınav hali var.

Programa nasıl hazırlanıyorsunuz?

Sabah gazeteleri tarıyorum sonra gündem toplantısında "Hangi konuyu ön plana çıkarmalıyız" diye konuşuyoruz. Toplantı sonrası o konuya sınava hazırlanır gibi çalışıyorum. Bilgi akışının en yoğun olduğu ve sürekli yenilendiği bir alandayız. Dünyadaki en önemli gücün bilgi olduğunu düşünüyorum. Mütevazı olamayacağım tek konu, bilgilenmek için gösterdiğim çaba olabilir. Ekranda iyi gözükmek önemli ama en önemli güç bilgili ve araştırmacı olabilmek...

Güzellik ve televizyon sunuculuğu arasında bir paralellik var mı?

Sadece güzelsen bir şekilde elenirsin. Dolayısıyla fiziğine güvenerek iş yapamazsın. Görselliğe dayanan işlerde kendine has bir duruş ve hoş bir görüntü avantaj getirir ama inanın, güzelseniz ekstradan kendinizi ispat etmek durumunda kalıyorsunuz.

Şöhret hayatınızı nasıl etkiledi?

Hayatımı biraz kolaylaştırdı. Mesela arabamı yıkatmak istediğimde sıra varsa bazen torpil yapıp öne alabiliyorlar. Eskiye oranla daha ilgili bakışlar bazen rahatsız edebiliyor. Uyduruk bir eşofmanla dışarı çıkmak zor oluyor.

Gelecekte kendinizi nerede görüyorsunuz?

Gelecekte ne yapacağını düşünmenin yersiz olduğunu bilecek kadar medyada vakit geçirdim. Bu işte çok değişken kriterler var. Televizyonculukta işinizle doğru orantılı başarı gelmeyebilir. Kendime dedim ki; "Sana uygun görülen rolü iyi yerine getiriyorsun, bu önemli. Ayrıca sonsuza kadar bu işi yapacağım diye bir şey yok." Yöneticilerim beni beğeniyorsa, ben de mutluysam devam ederim.

Hırslı mısınız?

Değilim çünkü hırs beni mutsuz eder. Hırslı kişilerin nasıl varlıklara dönüştüğünü gördüm. Hayatımdaki tecrübeler beni törpüledi. Mesela ciddi bir hastalık geçirdim. Basit bir grip nedeniyle verilen ilaçlar böbreklerimi yüzde 90 oranında işlemez hale getirdi. O gece aileme, "Kızınız sağ çıkmayabilir" demişler. Hastalıkların insanları olgunlaştırdığına inanıyorum.

OKAN BAYÜLGEN'İN YORUMUNA SEVİNDİM

Programınızda Altın Portakal alan Çoğunluk filminin oyuncusu Settar Tanrıöven ile yaşadıklarınızın pek çok yerde gaf olarak anılmasına ilişkin neler düşünüyorsunuz? İmajınız zedelendi mi?

Zedelendiğini sanmıyorum. Çoğunluk filminin yönetmeni ve oyuncusunun programıma geleceğini yayından bir saat önce öğrendim. Ben de çok güvendiğim kişilerden yanlış istihbarat aldım. Tamamen konuklara destek vermek için dedim ki, "Güzel bir film çektiniz. Ödül aldınız." Bu cümlenin bağlayıcı olduğunu kabul ediyorum. Ancak filmin oyuncusu giriş cümlemin ardından, babanın polis değil de inşaat işçisi olduğunu söyledi. Bu, büyük bir gaf gibi algılandı, bazı internet siteleri olayın üzerine gidip dikkat çekici başlıklar attı. Önce üzüldüm ama çevremdekiler beni destekliyor. Hatta Settar Bey yayından sonra "Keşke o düzeltmeyi yapmasaydım" dedi. Benim için en şaşırtıcı ve sevindirici şey Okan Bayülgen'in medya arkasında yaptığı açıklamaydı. "Ne yapmış yani bütün iyi niyetiyle destek vermiş" dedi.

EŞİM MAÇ YOKSA BENİ İZLER

Televizyon dışındaki Pelin neler yapmaktan hoşlanır?

Kitap okuyarak kafamı dağıtıyorum. Spor yapmak çok sıkıcı geliyor. Bunun yerine uzun yürüyüşler yapmayı seviyorum. Çok da boş vaktim yok. Üç yıldır evliyim. Eşim Okan medyanın dışından, hayatımı çok kolaylaştıran biri. Çocuğumuz yok. Hayvanları çok seviyoruz, bir kedimiz var. Kediler benim için çok özel varlıklar.

Eşiniz sizi izliyor mu?

Alternatifi yoksa beni izler. Mesela maç varsa izlemez. Bazen ne yapıyorum diye bakar ama ilgilendiği bir konuyu tartışmıyorsak kanalı değiştirir. Birlikte vakit geçirirken medyada olup bitenlerden bahsetmiyoruz. Buradan çıkınca başka bir dünyam var. Eşlerin iş haricinde bir dünya kurması gerektiğine inanıyorum. Yoksa mesleki başarılardan beslenince canavara dönüşüyorsunuz.

Sizi en çok kim eleştiriyor?

Beni mesleki anlamda eleştirerek izleyen kişi annem. İşin başından beri yanımda. Başıma gelenleri de bire bir biliyor. Pek çok şeyi ona danışırım çünkü acımasız bir eleştirmendir. Annemin bakış açısına güveniyorum.

HEMEN DETONE OLURUM AMA ŞARKI SÖYLEMEKTEN UTANMAM

"Haberci olmasam ne yapmak isterdim" diye zaman zaman kendime soruyorum. İyi bir orkestrada çalan müzisyen olmak isterdim mesela. Keman çalmak çok hoşuma giderdi. Şarkı söyleyemem, hemen detone olurum. Ancak, şarkı söylemekten de kendimi alamam, utanmam yani. Ama asla "Bir gün sahneye çıkayım da şarkı söyleyeyim" demiyorum. Müzik keyif veriyor en çok new wave dinliyorum. Sıkı Depeche Mode hayranıyım.