"HABERTÜRK GİBİ" DEYİP, O MARKAYI PİSLETMELERİ ÇOK ACI!
Ufuk Güldemir döneminde Habertürk'ün yayın yönetmenliğini yapan Bugün yazarı Tarık Toros Soner Yalçın'ın kuracağı kanal için "Habertürk gibi.." demesine çok bozulmuş!
Habertürk gibi bir kanal kurmak!
Sonda vereceğimiz hükmü başta koyalım: Habertürk bir defa kurulmuştur.
Daha önce bir örneği olmadığı gibi bundan sonra da olmayacaktır. Son derece orijinal koşullarda doğmuştur. Nev’i şahsına mahsus bir öyküsü vardır. Lakin şu veya bu biçimde kenarında köşesinde bulunmuş olanların böyle bir hayali vardır. Güzel bir hayaldir. Ancak buna ne tıynetleri müsaittir ne de sıfatları...
İki... Öyle üst üste Habertürk’ten veya Ufuk Güldemir’den bahsetmek keyifli bir şey değil, biliyorum. Fakat beş yılınız o haber merkezinin göbeğinde geçmişse ve bugün ortada yığınla tezvirat üfürülüp duruyorsa, kişisel tarihinize göz atmanız kaçınılmaz oluyor.
**
9 yıl önce... 2002’nin Ekim ya da Kasım ayıydı... Gazete Habertürk kuruluyordu (bugünkü ile karıştırmayın.) Yazı işleri heyeti yavaş yavaş oluşuyordu. O gün, masanın etrafında 8-10 kişi toplanmış, "Nasıl çıkalım, neyle başlayalım" konuşuluyordu. Ufuk Güldemir, "Fethullah Gülen üç buçuk yıldır yurtdışında. Merak ediliyor. Bununla girelim. Bir Gülen yazı dizisi yapalım" diye söze girdi. Amacı belliydi. Gazete Habertürk, bu yazı dizisi ile iyi bir tirajla başlayabilirdi. Güldemir’in düşündüğü, aleyhte bir yazı dizisi değildi. Olan biteni tanıklıklarla ortaya koyan, cemaatin de gidip bayiden gazete alacağı bir iş koymak istiyordu. Masadakilerin çoğu itiraz etti. Destek bulamayınca, o da çok üzerinde durmadı. Ama şunu dedi:
-Ben öyle inançlı biri değilim. Ama benim demokrasi ve özgürlük anlayışım, dini yayılmacılığa ters değil. Nasıl misyonerlerin faaliyetlerine karşı değilsem Fethullah Gülen’e de değilim. Ben böyle bakıyorum.
**
5 yıla yakın, internet sitesinin önce editörlüğünü sonra yayın yönetmenliğini yaptım. Ne Fethullah Gülen’le ilgili ne de din ve dince kutsal herhangi bir konuda en küçük bir düşmanlığını görmedim. Eleştirdi, zaman zaman Gülen’e hitaben açık mektuplar bile yazdı. Ama çala kalem değil, büyük bir saygıyla...
Yıllar sonra Ayşe Arman’a şunu diyecekti:
-İnançlarım, prensiplerim ve itikatlarım çok kuvvetli de, bunlar sıradan kulların anlayabileceği şeyler değil!
**
Bu girizgah niye diye sorabilirsiniz...
Şundan...
Bugün... Soner Yalçın ve arkadaşlarının kuracağı televizyon konuşuluyor ya...
Hani... Habertürk gibi bir kanal, filan...
Böyle deniyor ya...
Daha TV’sini kurmadan internet sitesindeki (Oda TV) hakaretleri, küfürleri, iftiraları orada dururken... Sözümona "habercilik" yapıyorum diyenlerin... Kuracağı kanalı anlatırken "Habertürk gibi" deyip, o markayı pisletmeleri çok acı...
Bir de diyorlar ki, "Ufuk Güldemir bugün yaşasaydı" filan...
Hadi oradan...
Nereden bileceksiniz!
Bu... Erbakan’ın, "Atatürk yaşasa Refah Partili olurdu" hezeyanı gibi bir şey...
Ha... Eğer işiniz ölülerin mirası üzerinden avantaj toplamaksa... Baştan bitmişsiniz...
Tarık Toros / www.bugun.com.tr
Sonda vereceğimiz hükmü başta koyalım: Habertürk bir defa kurulmuştur.
Daha önce bir örneği olmadığı gibi bundan sonra da olmayacaktır. Son derece orijinal koşullarda doğmuştur. Nev’i şahsına mahsus bir öyküsü vardır. Lakin şu veya bu biçimde kenarında köşesinde bulunmuş olanların böyle bir hayali vardır. Güzel bir hayaldir. Ancak buna ne tıynetleri müsaittir ne de sıfatları...
İki... Öyle üst üste Habertürk’ten veya Ufuk Güldemir’den bahsetmek keyifli bir şey değil, biliyorum. Fakat beş yılınız o haber merkezinin göbeğinde geçmişse ve bugün ortada yığınla tezvirat üfürülüp duruyorsa, kişisel tarihinize göz atmanız kaçınılmaz oluyor.
**
9 yıl önce... 2002’nin Ekim ya da Kasım ayıydı... Gazete Habertürk kuruluyordu (bugünkü ile karıştırmayın.) Yazı işleri heyeti yavaş yavaş oluşuyordu. O gün, masanın etrafında 8-10 kişi toplanmış, "Nasıl çıkalım, neyle başlayalım" konuşuluyordu. Ufuk Güldemir, "Fethullah Gülen üç buçuk yıldır yurtdışında. Merak ediliyor. Bununla girelim. Bir Gülen yazı dizisi yapalım" diye söze girdi. Amacı belliydi. Gazete Habertürk, bu yazı dizisi ile iyi bir tirajla başlayabilirdi. Güldemir’in düşündüğü, aleyhte bir yazı dizisi değildi. Olan biteni tanıklıklarla ortaya koyan, cemaatin de gidip bayiden gazete alacağı bir iş koymak istiyordu. Masadakilerin çoğu itiraz etti. Destek bulamayınca, o da çok üzerinde durmadı. Ama şunu dedi:
-Ben öyle inançlı biri değilim. Ama benim demokrasi ve özgürlük anlayışım, dini yayılmacılığa ters değil. Nasıl misyonerlerin faaliyetlerine karşı değilsem Fethullah Gülen’e de değilim. Ben böyle bakıyorum.
**
5 yıla yakın, internet sitesinin önce editörlüğünü sonra yayın yönetmenliğini yaptım. Ne Fethullah Gülen’le ilgili ne de din ve dince kutsal herhangi bir konuda en küçük bir düşmanlığını görmedim. Eleştirdi, zaman zaman Gülen’e hitaben açık mektuplar bile yazdı. Ama çala kalem değil, büyük bir saygıyla...
Yıllar sonra Ayşe Arman’a şunu diyecekti:
-İnançlarım, prensiplerim ve itikatlarım çok kuvvetli de, bunlar sıradan kulların anlayabileceği şeyler değil!
**
Bu girizgah niye diye sorabilirsiniz...
Şundan...
Bugün... Soner Yalçın ve arkadaşlarının kuracağı televizyon konuşuluyor ya...
Hani... Habertürk gibi bir kanal, filan...
Böyle deniyor ya...
Daha TV’sini kurmadan internet sitesindeki (Oda TV) hakaretleri, küfürleri, iftiraları orada dururken... Sözümona "habercilik" yapıyorum diyenlerin... Kuracağı kanalı anlatırken "Habertürk gibi" deyip, o markayı pisletmeleri çok acı...
Bir de diyorlar ki, "Ufuk Güldemir bugün yaşasaydı" filan...
Hadi oradan...
Nereden bileceksiniz!
Bu... Erbakan’ın, "Atatürk yaşasa Refah Partili olurdu" hezeyanı gibi bir şey...
Ha... Eğer işiniz ölülerin mirası üzerinden avantaj toplamaksa... Baştan bitmişsiniz...
Tarık Toros / www.bugun.com.tr