HABER MİLLİYET MUHABİRİNİN EVİNE GELDİ!
Her zaman peşinden koştuğu haber bu kez Milliyet muhabiri Musa Kesler'in ayağına geldi...
Polis Beylikdüzü’nde 2006’da öldürülen Nigar Şahin’in dosyasını yeniden açtı. Bölgedeki bütün evleri Münevver Karabulut cinayetini çözen ‘mavi ışık’ yöntemiyle araştıran İstanbul polisinin çalışmasına Milliyet muhabiri Musa Kesler de yakından tanık oldu. Kesler ayağına gelen haberi bugün Milliyet gazetesinde yayımladı.
İşte o haber:
Cinayeti ‘mavi ışık’ çözecek
Akşam, saat 21.00 civarında kapı zili çaldı. Kapıyı açtığımda, yanında apartman görevlisi Hüseyin ağabey ile bir sivil polis memurunu gördüm. Polis memuru, bir cinayetle ilgili evimde arama yapacaklarını, yan dairedeki aramanın 10 dakika sonra biteceğini ve sıranın benim evimde olduğunu, yatak odası hariç her yeri arayacaklarını söyledi. Evdeki bütün halıların kaldırılarak bir kenara yığılmasını, bütün ışıkların ve kapıların da açık olmasını istedi.
‘Haber evime geldi’
Ben “Halıları niye kaldırayım ki? Ayakkabılarınızla mı gezeceksiniz?” diye sorunca, polis memuru “Hayır, kimyasal inceleme yapacağız” diye cevap verdi. İçimden “Haber için hep ben size geliyordum, şimdi siz haberi ayağıma getirdiniz!” diye keyiflenerek, halıları kaldırıp bir kenara yığmaya başladım. Yaklaşık yarım saat sonra kapı tekrar çaldığında, beş sivil polisle birlikte, apartman yöneticisini ve ellerinde kamera, fotoğraf makinesi ve diğer ekipmanları olan, tepeden tırnağa beyaza bürünmüş, astronotları andıran “olay yeri inceleme” ekiplerini gördüm. “CSI Gayrettepe?” diyerek tebessüm ettim ve mahkeme kararını görmek istedim. Aslında biraz heyecanlanmadım değil... Mahkeme kararını okuduğumda olayın ne olduğunu anladım.
Olay bir cinayet soruşturmasıydı ve Kevser Nigar Şahin’in (12) öldürülmesine ilişkin delil aranıyordu. Şahin, Mart 2006’da beraber ders çalışmaya gittiği arkaşının evinden dönerken kaybolmuştu. Cesedi 2 gün sonra, evine 300 metre uzakta bir çöp konteynırında bulunmuştu. Ceset bir bavul içerisinde konteynıra atılmış ve yakılmıştı. O dönem Beylikdüzü Jandarma bölgesinde olduğu için cinayeti jandarma soruşturmuştu. Şahin’in İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görev yapan astsubay babası da cinayetin soruşturmasına katılmıştı. Fakat soruşturmadan bir sonuç alınamamıştı ve dosya “faili meçhul” olarak raflardaki yerini almıştı. Bölgenin emniyete devredilmesinin ardından dosya tozlu raftan indirilmişti.
Polis aldığı mahkeme kararıyla, Şahin’in cesedinin bulunduğu bölgedeki bütün evleri aramaya başladı. Münevver Karabulut cinayetinin en önemli delillerinin bulunmasında kullanılan “mavi ışık” yöntemini kullanan polis, akşam saatlerinde mahkeme kararında ismi bulunan evlerin kapısını çalarak, kriminal arama yapıyordu. Şimdiye kadar 200’e yakın dairenin bu şekilde arandığı belirtildi.
Özel giysi ve ekipmanları olan olay yeri inceleme polisleri içeri girdi. Kapıdaki polisler kimliğimi aldı ve evde ne kadar süreden beri oturduğumu, öğrenci olup olmadığımı sordu. “Öğrenci değilim, iki yıldır da burada oturuyorum” diye cevap verdim. Biraz sohbet etmeye çalıştım ama memurların yorgunluğun da verdiği etkiyle pek konuşmaktan yana olmadıklarını gördüm. Sadece, bu işlemi ancak gece yapabileceklerini, o yüzden akşam ve gece çalışmak zorunda olduklarını söylediler. Polisler eve girince, önce her yerin fotoğrafları çekti, kamera kaydı yaptı. Sonra ışıklar kapatıldı. Evin bütün zeminine bir madde püskürtüldü. Köşelere özel bir önem gösteriliyordu. Daha sonra tekrar fotoğraflar çekildi. Yaklaşık 15 dakika sonra çalışma bitti. Sonuçta evim “temiz” çıktı.
Yerleri sabunlu suyla sildim!
Eve herhangi bir zarar verilmediğine dair tutanak imzalatıldı ve polisler diğer dairelerde arama yapmak üzere ayrıldı. Ayrılırken, ekibin amiri evin zeminini sabunlu suyla silmeden uyumamam gerektiğini söyledi. Tabi ki canım en çok buna sıkıldı. Çünkü bütün evin zeminini sabunlu suyla silmek zorunda kaldım...
Mavi Işık nedir?
Mavi Işık yöntemi modern “olay yeri inceleme” yöntemlerinden biri olarak bütün dünyada kullanılıyor. Luminol adı verilen madde herhangi bir yüzeye püskürtüldüğünde, bu yüzdeki kan izi ve kalıntılarıyla tepkimeye giriyor. Tepkime sonucunda ise mavi-yeşil renkte bir ışık saçıyor. Böylece, gözle görülemeyecek kan kalıntıları bu şekilde tespit edilebiliyor.
İşte o haber:
Cinayeti ‘mavi ışık’ çözecek
Akşam, saat 21.00 civarında kapı zili çaldı. Kapıyı açtığımda, yanında apartman görevlisi Hüseyin ağabey ile bir sivil polis memurunu gördüm. Polis memuru, bir cinayetle ilgili evimde arama yapacaklarını, yan dairedeki aramanın 10 dakika sonra biteceğini ve sıranın benim evimde olduğunu, yatak odası hariç her yeri arayacaklarını söyledi. Evdeki bütün halıların kaldırılarak bir kenara yığılmasını, bütün ışıkların ve kapıların da açık olmasını istedi.
‘Haber evime geldi’
Ben “Halıları niye kaldırayım ki? Ayakkabılarınızla mı gezeceksiniz?” diye sorunca, polis memuru “Hayır, kimyasal inceleme yapacağız” diye cevap verdi. İçimden “Haber için hep ben size geliyordum, şimdi siz haberi ayağıma getirdiniz!” diye keyiflenerek, halıları kaldırıp bir kenara yığmaya başladım. Yaklaşık yarım saat sonra kapı tekrar çaldığında, beş sivil polisle birlikte, apartman yöneticisini ve ellerinde kamera, fotoğraf makinesi ve diğer ekipmanları olan, tepeden tırnağa beyaza bürünmüş, astronotları andıran “olay yeri inceleme” ekiplerini gördüm. “CSI Gayrettepe?” diyerek tebessüm ettim ve mahkeme kararını görmek istedim. Aslında biraz heyecanlanmadım değil... Mahkeme kararını okuduğumda olayın ne olduğunu anladım.
Olay bir cinayet soruşturmasıydı ve Kevser Nigar Şahin’in (12) öldürülmesine ilişkin delil aranıyordu. Şahin, Mart 2006’da beraber ders çalışmaya gittiği arkaşının evinden dönerken kaybolmuştu. Cesedi 2 gün sonra, evine 300 metre uzakta bir çöp konteynırında bulunmuştu. Ceset bir bavul içerisinde konteynıra atılmış ve yakılmıştı. O dönem Beylikdüzü Jandarma bölgesinde olduğu için cinayeti jandarma soruşturmuştu. Şahin’in İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görev yapan astsubay babası da cinayetin soruşturmasına katılmıştı. Fakat soruşturmadan bir sonuç alınamamıştı ve dosya “faili meçhul” olarak raflardaki yerini almıştı. Bölgenin emniyete devredilmesinin ardından dosya tozlu raftan indirilmişti.
Polis aldığı mahkeme kararıyla, Şahin’in cesedinin bulunduğu bölgedeki bütün evleri aramaya başladı. Münevver Karabulut cinayetinin en önemli delillerinin bulunmasında kullanılan “mavi ışık” yöntemini kullanan polis, akşam saatlerinde mahkeme kararında ismi bulunan evlerin kapısını çalarak, kriminal arama yapıyordu. Şimdiye kadar 200’e yakın dairenin bu şekilde arandığı belirtildi.
Özel giysi ve ekipmanları olan olay yeri inceleme polisleri içeri girdi. Kapıdaki polisler kimliğimi aldı ve evde ne kadar süreden beri oturduğumu, öğrenci olup olmadığımı sordu. “Öğrenci değilim, iki yıldır da burada oturuyorum” diye cevap verdim. Biraz sohbet etmeye çalıştım ama memurların yorgunluğun da verdiği etkiyle pek konuşmaktan yana olmadıklarını gördüm. Sadece, bu işlemi ancak gece yapabileceklerini, o yüzden akşam ve gece çalışmak zorunda olduklarını söylediler. Polisler eve girince, önce her yerin fotoğrafları çekti, kamera kaydı yaptı. Sonra ışıklar kapatıldı. Evin bütün zeminine bir madde püskürtüldü. Köşelere özel bir önem gösteriliyordu. Daha sonra tekrar fotoğraflar çekildi. Yaklaşık 15 dakika sonra çalışma bitti. Sonuçta evim “temiz” çıktı.
Yerleri sabunlu suyla sildim!
Eve herhangi bir zarar verilmediğine dair tutanak imzalatıldı ve polisler diğer dairelerde arama yapmak üzere ayrıldı. Ayrılırken, ekibin amiri evin zeminini sabunlu suyla silmeden uyumamam gerektiğini söyledi. Tabi ki canım en çok buna sıkıldı. Çünkü bütün evin zeminini sabunlu suyla silmek zorunda kaldım...
Mavi Işık nedir?
Mavi Işık yöntemi modern “olay yeri inceleme” yöntemlerinden biri olarak bütün dünyada kullanılıyor. Luminol adı verilen madde herhangi bir yüzeye püskürtüldüğünde, bu yüzdeki kan izi ve kalıntılarıyla tepkimeye giriyor. Tepkime sonucunda ise mavi-yeşil renkte bir ışık saçıyor. Böylece, gözle görülemeyecek kan kalıntıları bu şekilde tespit edilebiliyor.