GÜZİN ABLA - HAYDAR DÜMEN VE AYŞE ARMAN ÜZERİNE BİR YAZI!
Hakan Aksay, Birgün'deki bugünkü köşesinde Güzin Abla, Haydar Dümen ve Ayşe Arman'ı karşılaştırdı.
Güzin Abla ve Haydar Dümen'in sessiz bir çöküş içinde olduklarını savunan Aksay, "sıradışılığı" giderek sıradanlaşan, kendini tekrarlamaya başlayan, mülakatlarında aceleci ve özensiz davranan Ayşe Arman'ın da aynı kaderi paylaşabileceğini öngörüyor.
"Hürriyet gazetesi yönetimi tarafından ustaca kullanılan teknolojiler, oluşturulan yardımcı ekipler ve sürekli olarak sağlanan fırsat öncelikleri sayesinde yaratılan yüksek değerli bir medya ürünü olan Ayşe Arman ise bambaşkadır. O hem Güzin Abla’nın hem de Haydar Amca’nın sahalarına rahatlıkla dalabilmekte, henüz 40 yaşında olmanın avantajını ve kendini kent aydını olarak gören okurlarla “samimi diyalog içinde olma” görüntüsünü başarıyla kullanmaktadır." diyen Hakan Aksay'ın yazısı şöyle:
Güzin Abla, Haydar Dümen, Ayşe Arman...
Halkı en iyi tanıyan ve ona istediği (ya da istemesi gerekeni) medya hizmetini en iyi veren Doğan Grubu olmalı. Tüm zamanların en popüler konusu olan kadın-erkek ilişkilerinden cinsellik sorunlarına kadar geniş ve hassas bir yelpaze, en iyi bu grupta değerlendiriliyor.
Bu yolda farklı ekoller ve farklı üsluplardan isimler yaratıldı veya onlara büyük şans verildi. Güzin Abla, Haydar Dümen ve Ayşe Arman, bu alanın birbirinden farklı üç değişik temsilcisi oldu.
“Güzin Abla” diye 40 yıldır akıllara kazınan köşe yazıları, sorunlu okurların soru ve dertleri ile onlara verilen anlayışlı, sabırlı ve hoşgörülü cevaplardan oluşuyor.
Güzin Sayar (1921- 2006) ve 1998’de bayrağı ondan devralan kızı Feyzan Algan, üç kuşaktır Dame de Sion Fransız kız Lisesi’nde okuyan kültürlü bir ailenin üyeleri. Eşleri tarafından iki kez terk edilen Güzin Hanım, deneyimlerini okurlara anlatırken hep anlayışlı olmaya ve romantik okurlara özel yer vermeye gayret eder. “Ah benim sevgili yavrum” türü hitaplarıyla ünlüdür.
Kimilerince “Türkiye’ye seksi öğreten adam” olan Haydar Dümen’de ise romantizme yer yoktur. Onun Posta gazetesindeki köşesi cinsel içerikli binlerce sorudan adeta yorulmuştur. O da “benim sevgili yavrum” dese bile, çoğu kez “ayar verme”, “bu kadar da olmaz” tepkisini gösterme, hatta okurun cehaletiyle alay etme havasındadır.
Bir hafta önceki köşesinde “bir gecede tam 17 kez boşaldığını” söyleyen arkadaşından bahseden okuruna verdiği cevap bunu gösteriyor: “Sayı saymasını bilmiyor olabilir. Biliyor da olabilir. Bundan sana ne? Geçende bir adam dişiyle 30 tonluk bir kamyonu çekti. Bundan da bana ne?”
Dış görünüşüyle Einstein’ı andıran 79 yaşındaki Dümen, giderek cinsel içerikli parodiye dönüşmüştür ve köşesi büyük ölçüde mizah sayfası olarak algılanmaktadır.
Güzin Abla ve Haydar Amca’dan farklı olarak bizzat Hürriyet gazetesi yönetimi tarafından ustaca kullanılan teknolojiler, oluşturulan yardımcı ekipler ve sürekli olarak sağlanan fırsat öncelikleri sayesinde yaratılan yüksek değerli bir medya ürünü olan Ayşe Arman ise bambaşkadır. O hem Güzin Abla’nın hem de Haydar Amca’nın sahalarına rahatlıkla dalabilmekte, henüz 40 yaşında olmanın avantajını ve kendini kent aydını olarak gören okurlarla “samimi diyalog içinde olma” görüntüsünü başarıyla kullanmaktadır.
Arman, yalnızca Türkiye’nin geri kalmışlığı sonucu hâlâ tabu olarak kalan birçok konuyu yazabilme “cesareti” ile değil, kendisini güncel haberlerin çok daha üstünde bir “gazetecilik malzemesi” yapması ile de ünlüdür. Hayatı, ilişkileri, ailesi, vücudu (Nihat Odabaşı’na verdiği “özel pozları”), cinsel deneyimleri, kısaca her şeyi, “potansiyel tiraj kaynağı” olarak kullanılabilir.
Ne var ki, kalemi ve görüntüsüyle “sıradışıyım ve çılgınım” vurguları ile kendine yol açan, yüksek enerjisi ve sezgi gücüyle sitcom medyasının zirvesine oturan Arman’ın “sıradışılığı” da giderek sıradanlaşmaya başlamıştır. Gerçi seçtiği alan, sahip olduğu yetenek ve avantajlar, bu arada kendisine rakip olarak öne sürülenlerin kötü kopyalar olmaktan öteye gidememesi nedeniyle Ayşe Arman “bu piyasada” daha epeyce söz sahibi olacağa benziyor. Ama Güzin Abla ve Haydar Dümen’in sessiz çöküşleri gibi,onun da yazılarında sık sık kendini tekrarlaması, mülakatlarında aceleci ve özensiz davranması, giderek Doğan Grubu’nun onun yerine yeni medya kahramanları yaratma çabalarını güçlendirebilir.
"Hürriyet gazetesi yönetimi tarafından ustaca kullanılan teknolojiler, oluşturulan yardımcı ekipler ve sürekli olarak sağlanan fırsat öncelikleri sayesinde yaratılan yüksek değerli bir medya ürünü olan Ayşe Arman ise bambaşkadır. O hem Güzin Abla’nın hem de Haydar Amca’nın sahalarına rahatlıkla dalabilmekte, henüz 40 yaşında olmanın avantajını ve kendini kent aydını olarak gören okurlarla “samimi diyalog içinde olma” görüntüsünü başarıyla kullanmaktadır." diyen Hakan Aksay'ın yazısı şöyle:
Güzin Abla, Haydar Dümen, Ayşe Arman...
Halkı en iyi tanıyan ve ona istediği (ya da istemesi gerekeni) medya hizmetini en iyi veren Doğan Grubu olmalı. Tüm zamanların en popüler konusu olan kadın-erkek ilişkilerinden cinsellik sorunlarına kadar geniş ve hassas bir yelpaze, en iyi bu grupta değerlendiriliyor.
Bu yolda farklı ekoller ve farklı üsluplardan isimler yaratıldı veya onlara büyük şans verildi. Güzin Abla, Haydar Dümen ve Ayşe Arman, bu alanın birbirinden farklı üç değişik temsilcisi oldu.
“Güzin Abla” diye 40 yıldır akıllara kazınan köşe yazıları, sorunlu okurların soru ve dertleri ile onlara verilen anlayışlı, sabırlı ve hoşgörülü cevaplardan oluşuyor.
Güzin Sayar (1921- 2006) ve 1998’de bayrağı ondan devralan kızı Feyzan Algan, üç kuşaktır Dame de Sion Fransız kız Lisesi’nde okuyan kültürlü bir ailenin üyeleri. Eşleri tarafından iki kez terk edilen Güzin Hanım, deneyimlerini okurlara anlatırken hep anlayışlı olmaya ve romantik okurlara özel yer vermeye gayret eder. “Ah benim sevgili yavrum” türü hitaplarıyla ünlüdür.
Kimilerince “Türkiye’ye seksi öğreten adam” olan Haydar Dümen’de ise romantizme yer yoktur. Onun Posta gazetesindeki köşesi cinsel içerikli binlerce sorudan adeta yorulmuştur. O da “benim sevgili yavrum” dese bile, çoğu kez “ayar verme”, “bu kadar da olmaz” tepkisini gösterme, hatta okurun cehaletiyle alay etme havasındadır.
Bir hafta önceki köşesinde “bir gecede tam 17 kez boşaldığını” söyleyen arkadaşından bahseden okuruna verdiği cevap bunu gösteriyor: “Sayı saymasını bilmiyor olabilir. Biliyor da olabilir. Bundan sana ne? Geçende bir adam dişiyle 30 tonluk bir kamyonu çekti. Bundan da bana ne?”
Dış görünüşüyle Einstein’ı andıran 79 yaşındaki Dümen, giderek cinsel içerikli parodiye dönüşmüştür ve köşesi büyük ölçüde mizah sayfası olarak algılanmaktadır.
Güzin Abla ve Haydar Amca’dan farklı olarak bizzat Hürriyet gazetesi yönetimi tarafından ustaca kullanılan teknolojiler, oluşturulan yardımcı ekipler ve sürekli olarak sağlanan fırsat öncelikleri sayesinde yaratılan yüksek değerli bir medya ürünü olan Ayşe Arman ise bambaşkadır. O hem Güzin Abla’nın hem de Haydar Amca’nın sahalarına rahatlıkla dalabilmekte, henüz 40 yaşında olmanın avantajını ve kendini kent aydını olarak gören okurlarla “samimi diyalog içinde olma” görüntüsünü başarıyla kullanmaktadır.
Arman, yalnızca Türkiye’nin geri kalmışlığı sonucu hâlâ tabu olarak kalan birçok konuyu yazabilme “cesareti” ile değil, kendisini güncel haberlerin çok daha üstünde bir “gazetecilik malzemesi” yapması ile de ünlüdür. Hayatı, ilişkileri, ailesi, vücudu (Nihat Odabaşı’na verdiği “özel pozları”), cinsel deneyimleri, kısaca her şeyi, “potansiyel tiraj kaynağı” olarak kullanılabilir.
Ne var ki, kalemi ve görüntüsüyle “sıradışıyım ve çılgınım” vurguları ile kendine yol açan, yüksek enerjisi ve sezgi gücüyle sitcom medyasının zirvesine oturan Arman’ın “sıradışılığı” da giderek sıradanlaşmaya başlamıştır. Gerçi seçtiği alan, sahip olduğu yetenek ve avantajlar, bu arada kendisine rakip olarak öne sürülenlerin kötü kopyalar olmaktan öteye gidememesi nedeniyle Ayşe Arman “bu piyasada” daha epeyce söz sahibi olacağa benziyor. Ama Güzin Abla ve Haydar Dümen’in sessiz çöküşleri gibi,onun da yazılarında sık sık kendini tekrarlaması, mülakatlarında aceleci ve özensiz davranması, giderek Doğan Grubu’nun onun yerine yeni medya kahramanları yaratma çabalarını güçlendirebilir.