GÜZEL ZEYNEP LAKAPLI ÜNLÜ YAZARA SUÇLAMA; "BİZİ HEP KANDIRDINIZ"

Akşam yazarı Oray Eğin, edebiyat çevrelerinde "Güzel Zeynep" olarak bilinen ünlü yazarın işten atılması nedeniyle kaleme aldığı "Meslek Yarası"nı masaya yatırdı.Eğin'e göre medyadaki varlığının tek sebebi güzelliği olan bu ünlü yazar kim?





Akşam yazarı Oray Eğin, edebiyat çevrelerinde "Güzel Zeynep" olarak bilinen ünlü yazarın işten atılması nedeniyle kaleme aldığı "Meslek Yarası"nı masaya yatırdı.Eğin'e göre medyadaki varlığının tek sebebi güzelliği olan bu ünlü yazar kim? Ve Eğin'in "Nişantaşı kahvelerinde oturmayı kendilerine rehber alanlar Türkiye'de cüceleşmeye mahkumdur" derken kastettikleri kimler.Cevabı bir tık ötede...


Zeynep Oral, 30 yılını verdiği Milliyet'ten uzaklaştırılmasını bir türlü içine sindiremedi, 2001 yılından beri sadece dert yanıyor. Edebiyat çevrelerinde 'Güzel Zeynep' olarak bilinen, tanıdıkları tarafından kalbi de kendi de 'güzel' diye anlatılan Oral şimdi de işten atılmasını kitaplaştırdı. 'Meslek Yarası'nda uğradığı haksızlıktan dert yanıyor.

İşin haksızlık boyutunu anlamak epey güç. İşverenin inisiyatifine kalmış bir karar sonuçta. Herkesi de üzer elbette. Ama yılların gazetecisi Oral'a beş yıldır aynı sebepten dolayı durmaksızın ağlamak yakışıyor mu, tartışılır.

İnsanların da miadı dolabiliyor, okurun, 'müşterinin', dönemin değişen taleplerine göre başka malzemelere, şahsiyetlere ihtiyaç duyulabilir. Aynı yerde 30 sene çalışan insanların da kendini güncele adapte etmesi epey zor.

YENİ SÖZLER LAZIM

Kaldı ki, dergicilik, gazete yazarlığı beden enerjisiyle de ilgili. 30 sene sonra birinin geçmişteki kadar kuvvetli bir haber ağına sahip olması, yazı peşinde koşması, telefonlar açması, koşturması o kadar da kolay olmayabilir. Gençlik enerjisi diye bir şey de var.

Bugün Zeynep Oral'ın Kutluğ Ataman'ın yaptığı sanatı anlayabileceğini, anlatabileceğini düşünebilir miyiz? O hala Yıldız Kenter'de kalmıştır büyük ihtimalle, oysa günümüz sanatı hem Kenter'in geçmişini bilip hem de bize MOMA'yı anlatacak kişilerin varolmasını şart koşuyor.

Kısaca 'Şimdi yeni sözler söylemek lazım' diye de özetleyebiliriz.

Oral'ın ve çevresinin içine battığı elitizm bugün geçerli değil. Televizyonla beraber bunlar yıkıldı, kameralar her tarafa girip gerçeği gösterince onun yazdıkları doğru değildi. Anladık ki Zeynep Orallar bizi meğerse yıllarca kandırmış. Mesela onlar için sadece Robert Kolej'den çıkanlar sanatçıydı. Zeki Alasya veya Göksel Kortay gibi haddinden fazla değer biçilmiş insanlar önümüze sürüldü. Sesi olmayana ses sanatçısı, kitap yazamayana büyük romancı dediler. Kopyacılara ressam, heykeltıraş damgası vurup önümüze sundular. Üstelik bizim kültürümüz de değildi, kaba bir Batı taklidiydi. Bu yüzden de Anadolu'dan kimsenin çıkmasına izin vermediler.

30 yıl boyunca Zeynep Oral'ın yaptığı bize yalan bir dünyayı anlatmak oldu. İşin garibi bu habercilik de değildi, zira haber doğruyu, yalın gerçeği kamuoyuna vermektir. Bu yüzden de marjinalleştiler, Milliyet Sanat dar bir çevrenin mektuplaşma mecraı oldu.

İşin garibi, kendilerini solcuyuz diye yutturdular ama solla uzaktan yakından alakaları da yoktu. Solu da bulandırdılar.

Bugün Zeynep Oral 'Meslek Yarası'nı anlatırken, aslında onun mirasını tartışmak daha doğru: Bize ne bıraktı? Açık konuşalım, Oral'ın medyadaki varlığının tek sebebi güzelliğiydi. Güzel kızların gazeteci yapılmasının başlangıcıydı o.

TEK MALZEME BU MU?

O yüzden de bugün yazdıkları, eleştirileri veya sanata etkisiyle değil sadece ağlamasıyla konuşuluyor. 30 yıllık bir gazeteci, işsiz kaldığı beş yıl boyunca bize yeni kitaplar, yeni dergiler, yeni açılımlar sunmak yeri