GÜNÜN TÜRK BASINI YAZISI!..ENTEL VERİYORUZ 500 BİN, DANTEL VERİYORUZ 1 MİLYON SATIYOR!..
Promosyon ve tiraj patlaması haberlerinin fotoğrafını usta gazeteci Yılmaz Özdil şöyle çekti: Partiler, sızma zeytinyağı versin.Gazeteler, zeytinyağlı yemek kitabı. Reklam sloganınız da benden.Öyle hafif gazete yaptık ki.Parmaklarınızı yersiniz!..
Oktay Usta'dan zeytinyağlı derin devlet tarifleri...
Parti, bedava un şeker bulgur veriyor.
Basın, bedava yemek kitabı veriyor.
Uyumlu ikili.
Tabakları önceden vermiştik zaten.
Tencereleri de.
Eski çalıştığım gazetelerden birinde, eski patronumla toplantıdayız bir akşam...
Masadakilerden biri, ünlü bir köşe yazarının, çalıştığı gazeteyi bırakıp, bize gelmek istediğini söyledi... Ama yüklü transfer ücreti istiyormuş. Hem kendi gelmek istiyor...
Hem üste para istiyor... Patron şöyle bir güldü... Dedi ki:
"O adama bu parayı vereceğime, gazeteyle birlikte bedava pirinç veririm, millet pilav yapar hiç olmazsa."
Haklıymış valla.
Mesela Hürriyet, Oktay Usta'dan mantı tarifleri veriyor bu hafta.
Oktay Ekşi veriyorsun...
500 bin satıyor.
Oktay Usta veriyorsun...
1 milyon satıyor.
Bence, Oktay Usta'yı başyazar yapmakta fayda var... Hem hükümete giydirmez, hazmı kolay olur. Hem midede ' ekşi' me yapmaz...
Biz ise, örgü nakış kitabı veriyoruz.
Oya gibi işliyoruz haberleri maşallah, oya...
Entel veriyoruz, 500 bin satıyor.
Dantel veriyoruz, 1 milyon satıyor.
Bazısı da, ilaveyle milaveyle uğraşmıyor.
Kafadan, gazeteyi bedava veriyor.
Uçağa biniyorsun, gazete veriyorlar.
Benzin alıyorsun, gazete veriyorlar.
Markete gidiyorsun, gazete veriyorlar.
Para mara yok.
İşin matrak tarafı, hâlâ tiraj rekoru kıramıyorlar... Anladığım kadarıyla, millet kesekağıdı yapmak için bile almıyor.
Ve, dün okuyorum gazeteleri...
Zamanında yere göğe sığdırılamayan bir partinin, eski bir milletvekili, zamanında kendilerini yere göğe sığdıramayan bir gazeteciyi, kolundan yakalamış uçakta... Aralarında şöyle konuşmuşlar bağıra çağıra...
Milletvekili: Bunlar da gidiyor, bakalım bundan sonra kime yağcılık yapacaksın!
Gazeteci : Asıl ben senin kimlere yağcılık yaptığını çok iyi biliyorum.
Milletvekili: Ben senin gibi yağcılık yapmam, sen kendi yağcılığına bak!
Gazeteci: Ben işimi yapıyorum, halk neredeyse ben oradayım.
Diyalog bu...
Çıkarmamız gereken sonuç ne?
Sanırım şu...
Partiler, sızma zeytinyağı versin.
Gazeteler, zeytinyağlı yemek kitabı.
Reklam sloganınız da benden...
Öyle hafif gazete yaptık ki...
Parmaklarınızı yersiniz!
Parti, bedava un şeker bulgur veriyor.
Basın, bedava yemek kitabı veriyor.
Uyumlu ikili.
Tabakları önceden vermiştik zaten.
Tencereleri de.
Eski çalıştığım gazetelerden birinde, eski patronumla toplantıdayız bir akşam...
Masadakilerden biri, ünlü bir köşe yazarının, çalıştığı gazeteyi bırakıp, bize gelmek istediğini söyledi... Ama yüklü transfer ücreti istiyormuş. Hem kendi gelmek istiyor...
Hem üste para istiyor... Patron şöyle bir güldü... Dedi ki:
"O adama bu parayı vereceğime, gazeteyle birlikte bedava pirinç veririm, millet pilav yapar hiç olmazsa."
Haklıymış valla.
Mesela Hürriyet, Oktay Usta'dan mantı tarifleri veriyor bu hafta.
Oktay Ekşi veriyorsun...
500 bin satıyor.
Oktay Usta veriyorsun...
1 milyon satıyor.
Bence, Oktay Usta'yı başyazar yapmakta fayda var... Hem hükümete giydirmez, hazmı kolay olur. Hem midede ' ekşi' me yapmaz...
Biz ise, örgü nakış kitabı veriyoruz.
Oya gibi işliyoruz haberleri maşallah, oya...
Entel veriyoruz, 500 bin satıyor.
Dantel veriyoruz, 1 milyon satıyor.
Bazısı da, ilaveyle milaveyle uğraşmıyor.
Kafadan, gazeteyi bedava veriyor.
Uçağa biniyorsun, gazete veriyorlar.
Benzin alıyorsun, gazete veriyorlar.
Markete gidiyorsun, gazete veriyorlar.
Para mara yok.
İşin matrak tarafı, hâlâ tiraj rekoru kıramıyorlar... Anladığım kadarıyla, millet kesekağıdı yapmak için bile almıyor.
Ve, dün okuyorum gazeteleri...
Zamanında yere göğe sığdırılamayan bir partinin, eski bir milletvekili, zamanında kendilerini yere göğe sığdıramayan bir gazeteciyi, kolundan yakalamış uçakta... Aralarında şöyle konuşmuşlar bağıra çağıra...
Milletvekili: Bunlar da gidiyor, bakalım bundan sonra kime yağcılık yapacaksın!
Gazeteci : Asıl ben senin kimlere yağcılık yaptığını çok iyi biliyorum.
Milletvekili: Ben senin gibi yağcılık yapmam, sen kendi yağcılığına bak!
Gazeteci: Ben işimi yapıyorum, halk neredeyse ben oradayım.
Diyalog bu...
Çıkarmamız gereken sonuç ne?
Sanırım şu...
Partiler, sızma zeytinyağı versin.
Gazeteler, zeytinyağlı yemek kitabı.
Reklam sloganınız da benden...
Öyle hafif gazete yaptık ki...
Parmaklarınızı yersiniz!