GÜNAYDIN YAZARI ÖZAY ŞENDİR, HÜRRİYET YAZARI MEHMET YAKUP YILMAZ'A NİÇİN "YAKUPYUS" ADINI TAKTI?...YILMAZ'IN SABAH YAZILARININ ARKASINDA NE VAR?...
İlahi Yakup...Önce Roma İmparatorları,son olarak Papa 8.Gregorison takvimde işlerine gelen değişiklikleri yapmışlardı.2006'da yaptığın bu değişiklikle sen de Yakupyus diye anılmayı hakettin.
Yakupyus'un telaşı
Mehmet Yakup (Y.) Yılmaz telaş halinde SABAH'a saldırıyor.
Koltuğunu sağlama almak, üzerine bir de 'Afferim' cümlesi duyabilmek için yapabileceği başka bir şey yok.
O saldırdıkça ve kendince dilini sivrileştirdikçe aklıma Aydınlık Dergisi geliyor.
Üç hafta önce Aydınlık'ın 'Medya Kulisi' bölümünde Yakup Yılmaz'dan söz ediliyordu. Dergide; Hürriyet'in okunurluk araştırmalarında en sonlarda çıkan ve Aksiyon'a verdiği röportajda, 'Ertuğrul Özkök'ün koltuğunu reddettiğini' söyleyen Yakup Yılmaz'ın, terfi yoluyla Hürriyet'ten yollanacağı yazıyordu. Planlanan operasyona göre; Ahmet Hakan Coşkun orta sayfaya çekilecek, o köşeye de Kelebek'ten bir isim kaydırılacakmış...
Bu açıdan bakınca Yakup Yılmaz'ın telaşının sebebi daha iyi anlaşılıyor...
Yakup Yılmaz'ınki, eşi benzeri olmayan bir telaş. Gözü öyle kararmış ki, takvimleri bile değiştirmekte sakınca görmüyor.
Mesela, Almanya satış ortalamalarını verirken haftayı 6 gün sayıyor.
Bu saçmalığa "Pazar günü dağıtım yerlerinin çoğu kapalı" diye kulp buluyor.
Peki, pazar günü gazete basıyor musunuz? Onun yanıtı 'evet'.
Yakup'un mantığı şu: "Yedi gün gazete basarım ama tiraj ortalamasında haftayı altı gün sayarım."
Peki aynı şeyi Türkiye'de yapar mısın? "Yok onu yapmam."
Yani... Bir hafta, Almanya'da altı, Türkiye'de yedi gün çekiyor.
İlahi Yakup...
Önce bazı Roma imparatorları, son olarak 1582'de Papa 8. Gregorius takvimde işlerine gelen değişiklikleri yapmışlardı. 2006'da yaptığın bu değişiklikle sen de Yakupyus diye anılmayı hak ettin.
Yakupyus'un verdiği rakamların gerçekliğini ABC raporlarıyla tartışmak ya da tiraj da 'sayıya değil, orana bakılır' dersi vermek kolay. Bayilere 'gazete alın' talimatı vererek, gerçekler bir yere kadar saklanabilir ama biz okuru ilgilendiren şeyleri tartışalım.
Mesela dürüst olmayı.
Köşesinden insanlara seviye dersi vermeye kalkan Yakupyus için bir internet sitesi açıldığını biliyor musunuz?
Tiraj almak için bir cemaat üyesini Milliyet'te işe başlatıp, Fethullah Gülen ile röportaj yaptırılmasını eleştiren okura verilen yanıt baştan aşağı küfür dolu...
İsteyen http://www.mefyagulu. blogspot.com adresine bakabilir. Ancak yazanları 18 yaş altı olanların okumaması daha iyi olur.
Ben Yakup Yılmaz gibileri Mevlana'nın bir cümlesi ile yorumluyorum: "Ben ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu, ne insanlar gördüm üstünde elbise yoktu."
Mehmet Yakup'un da süratle Mevlana okuması gerek. Hem koltuk stresine iyi gelir hem de daha doğru bir duruşa kavuşur. Bence "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" ile başlamalı...
Cengiz Semercioğlu'na komplo kurdular
Kelebek yazarı Cengiz Semercioğlu'na, 'Hürriyet Ekler' fena bir gol attı. Cuma günü gazeteyi açınca ne göreyim. Karikatürist Bahadır Boysal'ın adının üzerinde Suat Özkan'ın fotoğrafı var. Yani yanlış resim girilmiş. Sevgili Cengiz, SABAH'ta hata bulmaya çalışıncaya kadar önce kendi gazetene bak. Başkalarıyla dalga geçmeye kalkarken, fena halde mahcup oluyorsun...
Mehmet Yakup (Y.) Yılmaz telaş halinde SABAH'a saldırıyor.
Koltuğunu sağlama almak, üzerine bir de 'Afferim' cümlesi duyabilmek için yapabileceği başka bir şey yok.
O saldırdıkça ve kendince dilini sivrileştirdikçe aklıma Aydınlık Dergisi geliyor.
Üç hafta önce Aydınlık'ın 'Medya Kulisi' bölümünde Yakup Yılmaz'dan söz ediliyordu. Dergide; Hürriyet'in okunurluk araştırmalarında en sonlarda çıkan ve Aksiyon'a verdiği röportajda, 'Ertuğrul Özkök'ün koltuğunu reddettiğini' söyleyen Yakup Yılmaz'ın, terfi yoluyla Hürriyet'ten yollanacağı yazıyordu. Planlanan operasyona göre; Ahmet Hakan Coşkun orta sayfaya çekilecek, o köşeye de Kelebek'ten bir isim kaydırılacakmış...
Bu açıdan bakınca Yakup Yılmaz'ın telaşının sebebi daha iyi anlaşılıyor...
Yakup Yılmaz'ınki, eşi benzeri olmayan bir telaş. Gözü öyle kararmış ki, takvimleri bile değiştirmekte sakınca görmüyor.
Mesela, Almanya satış ortalamalarını verirken haftayı 6 gün sayıyor.
Bu saçmalığa "Pazar günü dağıtım yerlerinin çoğu kapalı" diye kulp buluyor.
Peki, pazar günü gazete basıyor musunuz? Onun yanıtı 'evet'.
Yakup'un mantığı şu: "Yedi gün gazete basarım ama tiraj ortalamasında haftayı altı gün sayarım."
Peki aynı şeyi Türkiye'de yapar mısın? "Yok onu yapmam."
Yani... Bir hafta, Almanya'da altı, Türkiye'de yedi gün çekiyor.
İlahi Yakup...
Önce bazı Roma imparatorları, son olarak 1582'de Papa 8. Gregorius takvimde işlerine gelen değişiklikleri yapmışlardı. 2006'da yaptığın bu değişiklikle sen de Yakupyus diye anılmayı hak ettin.
Yakupyus'un verdiği rakamların gerçekliğini ABC raporlarıyla tartışmak ya da tiraj da 'sayıya değil, orana bakılır' dersi vermek kolay. Bayilere 'gazete alın' talimatı vererek, gerçekler bir yere kadar saklanabilir ama biz okuru ilgilendiren şeyleri tartışalım.
Mesela dürüst olmayı.
Köşesinden insanlara seviye dersi vermeye kalkan Yakupyus için bir internet sitesi açıldığını biliyor musunuz?
Tiraj almak için bir cemaat üyesini Milliyet'te işe başlatıp, Fethullah Gülen ile röportaj yaptırılmasını eleştiren okura verilen yanıt baştan aşağı küfür dolu...
İsteyen http://www.mefyagulu. blogspot.com adresine bakabilir. Ancak yazanları 18 yaş altı olanların okumaması daha iyi olur.
Ben Yakup Yılmaz gibileri Mevlana'nın bir cümlesi ile yorumluyorum: "Ben ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu, ne insanlar gördüm üstünde elbise yoktu."
Mehmet Yakup'un da süratle Mevlana okuması gerek. Hem koltuk stresine iyi gelir hem de daha doğru bir duruşa kavuşur. Bence "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" ile başlamalı...
Cengiz Semercioğlu'na komplo kurdular
Kelebek yazarı Cengiz Semercioğlu'na, 'Hürriyet Ekler' fena bir gol attı. Cuma günü gazeteyi açınca ne göreyim. Karikatürist Bahadır Boysal'ın adının üzerinde Suat Özkan'ın fotoğrafı var. Yani yanlış resim girilmiş. Sevgili Cengiz, SABAH'ta hata bulmaya çalışıncaya kadar önce kendi gazetene bak. Başkalarıyla dalga geçmeye kalkarken, fena halde mahcup oluyorsun...