GÜLFEM HATUN'DAN RAKİBİ HÜRREM SULTAN'A DESTEK!
Muhteşem Yüzyıl' dizisinde Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk eşi Gülfem Hatun'u canlandıran Selen Öztürk'ten çarpıcı açıklamalar..
Annesi Kıbrıslı, babası Uşaklı. Herkesin çalıp, söylediği hatta oynadığı bir ailede büyümüş Selen Öztürk. Çocuk yaşta bütün sosyal aktivitelerin başını çekmiş. 2004 yılında da Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olmuş. Ardından da tası tarağı toplayıp İstanbul’a gelmiş ve tiyatro yapmış. Şu anda ’Muhteşem Yüzyıl’da Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk eşi Gülfem Hatun’u canlandırıyor.
Gülfem Hatun, çocuğu ölmüş, eşini başka kadınlara kaptırmış biri. Harem deyince akla entrika geliyor. Gülfem tüm bu entrikaların arasında nasıl bu kadar sakin kalabiliyor?
Çok gözlem yapan, her şeyin farkında olan ve olgun bir karakter Gülfem. Tarihte de çok saygın biriymiş. Entrikanın ve hırs dünyasının arasında suskunluğunu koruyabiliyor. Çocuğu ölmüş ve ölümle yüzleşmiş. O nedenle onun hayatında bazı şeylerin öneminin yeri değişmiş. O, yersiz bir çekişmenin içinde olmaz.
İki kadın gözünün önünde bir zamanlar eşi olan kişi için kavga ediyor ama Gülfem Hatun’un sesi çıkmıyor. Bu sakinlik sizi çıldırtmıyor mu?
Selen olarak deliriyorum tabii. Ben olsam o kadınlara "Yeter kesin artık" derdim. Ama yine o savaşın içine girmezdim. Gülfem Hatun’un sessizliğinde çok şey yatıyor. Ben de Gülfem gibi hayatta çok dengeleyici biriyimdir. Patlamaya hazır bir durum varsa ben sakinleştiriciyimdir. O nedenle kendime benzetiyorum Gülfem’i. O yanımı da kullanıyorum.
Gülfem sessiz ama sizin yüzünüzden gülücük eksik olmuyor.
Gülfem’in aksine kahkahasız bir günüm bile geçmez. Hayatın şenlikli, eğlenceli tarafından bakmayı severim. Kolay kolay bunalıma girmem.
Peki, nasıl Gülfem oldunuz?
Dizinin genel koordinatörü Nermin Eroğlu ve Taylan Biraderler’le daha önce çalışmıştık. Nermin Eroğlu arayıp, "Tim’s Production’la bir dönem dizisi çekeceğiz" dedi ve görüşmeye çağırdı. En son dahil olanlardan biriyim.
Bu dizide Gülfem Hatun karakterini canlandırmasaydınız, kimi oynamak isterdiniz?
Gülfem dahil her rol o kadar güzel yazılıyor ki, ben Kanuni’yi, Pargalı’yı hatta Matrakçı’yı bile oynamak isterdim.
Kanuni ve Hürrem’in mi yoksa Pargalı İbrahim ve Hatice Sultan’ın aşkını mı desem?
Tabii ki, Pargalı İbrahim ve Hatice Sultan aşkını seçerim. Onlar çok saf, güzel ve derinden giden bir aşk yaşıyorlar.
’HÜRREM GİBİ OLMAZDIM’
Selen Öztürk, Hürrem’i anlamaya çalıştığını ama onun karakteri kadar sivri olamayacağını söylüyor:
"Onun hikâyesi her şeyi göze alabilecek durumda başlıyor. Sonuçta ailesi öldürülüyor. Yapabileceği tek şey sarayda yükselmek. Ben de o durumdan kurtulmaya çalışırdım ama Hürrem gibi olmazdım."
’SOYTARIYI OYNUYORUM’
İki sezondur Oyun Atölyesi’nde kapalı gişe oynayan ’7 Şekspir Müzikali’ oyununda rol alan Selen Öztürk, bir insanın doğumunu ve ölümünü şarkılarla anlattıkları için oyunun sevildiğini söylüyor:
"İnsan hayatından böyle bir geçit töreni izliyor. Bu oyun hayata bakışımı değiştirdi. Orada yüzünün bir yanı gülen bir soytarıyı oynuyorum. Haluk Bilginer’e dört kadın olarak eşlik ediyoruz. 15. Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri’nde müzikal dalında ödül aldık. Ankara’da Sanat Kurumu’ndan da ödül aldık. Oyunu ayda dört kez oynuyoruz.
’İNSANLAR ARASI YOLCULUK YAPIYORUM’
Öztürk, oyunculuğun yanı sıra piyano ve gitar çalıyor. Besteleri var. Ama onları henüz kimseyle paylaşmamış. Seslendirme sanatçılığı da yapan Öztürk, "Müzik ve oyunculuğun buluştuğu anlarda yaşadığım mutluluğu tarif edemem. Oyunculukta şehirlerarası değil ama insanlar arası bir yolculuk yapıyorsunuz. Bugüne kadar sahnede hep müzik ve oyunculuk birleşti. İnşallah böyle devam eder" diyor.
HT Magazin
Gülfem Hatun, çocuğu ölmüş, eşini başka kadınlara kaptırmış biri. Harem deyince akla entrika geliyor. Gülfem tüm bu entrikaların arasında nasıl bu kadar sakin kalabiliyor?
Çok gözlem yapan, her şeyin farkında olan ve olgun bir karakter Gülfem. Tarihte de çok saygın biriymiş. Entrikanın ve hırs dünyasının arasında suskunluğunu koruyabiliyor. Çocuğu ölmüş ve ölümle yüzleşmiş. O nedenle onun hayatında bazı şeylerin öneminin yeri değişmiş. O, yersiz bir çekişmenin içinde olmaz.
İki kadın gözünün önünde bir zamanlar eşi olan kişi için kavga ediyor ama Gülfem Hatun’un sesi çıkmıyor. Bu sakinlik sizi çıldırtmıyor mu?
Selen olarak deliriyorum tabii. Ben olsam o kadınlara "Yeter kesin artık" derdim. Ama yine o savaşın içine girmezdim. Gülfem Hatun’un sessizliğinde çok şey yatıyor. Ben de Gülfem gibi hayatta çok dengeleyici biriyimdir. Patlamaya hazır bir durum varsa ben sakinleştiriciyimdir. O nedenle kendime benzetiyorum Gülfem’i. O yanımı da kullanıyorum.
Gülfem sessiz ama sizin yüzünüzden gülücük eksik olmuyor.
Gülfem’in aksine kahkahasız bir günüm bile geçmez. Hayatın şenlikli, eğlenceli tarafından bakmayı severim. Kolay kolay bunalıma girmem.
Peki, nasıl Gülfem oldunuz?
Dizinin genel koordinatörü Nermin Eroğlu ve Taylan Biraderler’le daha önce çalışmıştık. Nermin Eroğlu arayıp, "Tim’s Production’la bir dönem dizisi çekeceğiz" dedi ve görüşmeye çağırdı. En son dahil olanlardan biriyim.
Bu dizide Gülfem Hatun karakterini canlandırmasaydınız, kimi oynamak isterdiniz?
Gülfem dahil her rol o kadar güzel yazılıyor ki, ben Kanuni’yi, Pargalı’yı hatta Matrakçı’yı bile oynamak isterdim.
Kanuni ve Hürrem’in mi yoksa Pargalı İbrahim ve Hatice Sultan’ın aşkını mı desem?
Tabii ki, Pargalı İbrahim ve Hatice Sultan aşkını seçerim. Onlar çok saf, güzel ve derinden giden bir aşk yaşıyorlar.
’HÜRREM GİBİ OLMAZDIM’
Selen Öztürk, Hürrem’i anlamaya çalıştığını ama onun karakteri kadar sivri olamayacağını söylüyor:
"Onun hikâyesi her şeyi göze alabilecek durumda başlıyor. Sonuçta ailesi öldürülüyor. Yapabileceği tek şey sarayda yükselmek. Ben de o durumdan kurtulmaya çalışırdım ama Hürrem gibi olmazdım."
’SOYTARIYI OYNUYORUM’
İki sezondur Oyun Atölyesi’nde kapalı gişe oynayan ’7 Şekspir Müzikali’ oyununda rol alan Selen Öztürk, bir insanın doğumunu ve ölümünü şarkılarla anlattıkları için oyunun sevildiğini söylüyor:
"İnsan hayatından böyle bir geçit töreni izliyor. Bu oyun hayata bakışımı değiştirdi. Orada yüzünün bir yanı gülen bir soytarıyı oynuyorum. Haluk Bilginer’e dört kadın olarak eşlik ediyoruz. 15. Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri’nde müzikal dalında ödül aldık. Ankara’da Sanat Kurumu’ndan da ödül aldık. Oyunu ayda dört kez oynuyoruz.
’İNSANLAR ARASI YOLCULUK YAPIYORUM’
Öztürk, oyunculuğun yanı sıra piyano ve gitar çalıyor. Besteleri var. Ama onları henüz kimseyle paylaşmamış. Seslendirme sanatçılığı da yapan Öztürk, "Müzik ve oyunculuğun buluştuğu anlarda yaşadığım mutluluğu tarif edemem. Oyunculukta şehirlerarası değil ama insanlar arası bir yolculuk yapıyorsunuz. Bugüne kadar sahnede hep müzik ve oyunculuk birleşti. İnşallah böyle devam eder" diyor.
HT Magazin