GÖP: Gazeteciler tehdit altında
Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), 20 günü aşkın zamandır Kobanê sınırında görev yapan gazetecileri ziyaret etti.
GÖP, bölgeye giden heyetin izlenimleriyle Kobanê- Suruç sınırında görev yapan basın çalışanlarının tehdit altında olduğunu, güvenlik güçleri tarafından basına dönük engelleme ve şiddetin yaşandığı tespit etti.
GÖP Dönem Sözcüsü ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç, TGC Şanlıurfa Temsilcisi Mehmet Mahmutoğlu ile beraberindeki GÖP Temsilcileri, gazetecilerin yaşadığı sorunları dinlemek üzere bayram arifesinde Kobanê-Suruç sınırına gitti.
GÖP heyeti kontrol noktalarından geçerken hiçbir engellemeyle karşılaşmadı. Mürşitpınar'a vardığında ise bir asker basın kartı kontrolü yaparak heyeti gazetecilerin bulunduğu bölgeye yönlendirdi.
Mürşitpınar sınır kapısında konuşlanan naklen yayın araçları ve gazetecilerin, çatışmaları yakından takip etmek adına büyük bir risk altında olduğunu ve açık hedef olarak çalıştıklarını gözlemleyen GÖP heyeti, geçen günlerde gazetecilerin yakınına bir havan topu düştüğü bilgisini de aldı.
Silahların gölgesinde halkın doğru haber alması için çalışan gazetecilerin sadece yayın sırasında çelik yelek ve kask taktıklarını tespit eden GÖP heyeti, orada görev yapan tüm gazetecilere görev süresince sürekli olarak kullanmaları için koruyucu teçhizatın verilmesi gerektiğini belirtti.
Gazetecilerin en büyük baskıyı askerlerden gördüğü bilgisine ulaşan heyet, AKP hükümetini ve yerel yöneticileri gazetecilerin görevlerini özgür biçimde yapmasının zeminini hazırlamaya, güvenliğini sağlamaya çağırdı.
GÖP heyetine gazeteciler yaşadıkları sorunları şöyle sıraladı;
Bir ajans çalışanı: “Güvenlik güçleriyle sorunlar yaşıyoruz, sınır gördüğünüz gibi delikdeşik olmuş durumda, buna rağmen güvenlik güçleri sınırları koruması gerekirken bizi engelliyor. Canlı yayın aracına dahi görev kağıdı soruyorlar. Çalıştığımız alana gazeteci olmayanlar da alınıyor. Sonra çıkan sorunlar bize mâl ediliyor. Yerel halktan da tepkiler geliyor. TRT çalışanlarına çekim yaptırılmadı. Yumurtalık bölgesinde askerler keyfi olarak çekimleri engelliyor. Koruyucu teçhizatımız var, fakat her çalışana verilmedi, eksiklerimiz var.”
TV10 muhabiri: “Geçen gün yaşanan olaylar sırasında polis gaz mermisini direk arabanın camına sıktı. Özellikle şoför arkadaşın oturduğu yere. Saldırılar sırasında DİHA, TV10, İMC TV ve Kürt medyasından arkadaşlar özellikle hedef alındı, gaz sıkıldı, hakaretlere maruz kaldık. TOMA bilerek gelip bizim çanağımıza çarptı, LNB'yi kırdı. Yayın yapmamızı engelledi. Son 3 gündür yoğun geçişlerin yaşandığı Yumurtalık tarafına geçişlere izin verilmiyor. Dün İMC TV tarafından IŞİD'lilerin geçişlerinin görüntülendiği tepeye gitmek istedik, fakat yine polis tarafından engellendik. Son 8 gündür orada çekim yapıyorduk ama o görüntüler yayımlandıktan sonra engelleniyoruz.”
Özgür Gündem'den Esra Çiftçi: “20 gündür buradayız, aslında daha çok Kobanê'den gelen halkın durumunu haberleştirmek için buradayız. Fakat onlarla beraber gazın ve TOMA'ların içinde kaldık, kaç gündür sesim kısık. Doktora gittim, ses tellerim tahriş olmuş gazdan kaynaklı. Bundan bir hafta önce hastaneye 3 yaralı getirdiler, bunu görüntülemeye çalıştığımda polis tarafından hunharca darp edildim. Kadın ya da gazeteci olmam hiçbir şey değiştirmedi. Özgür medya çalışanları olarak ağır baskı altında görev yapıyoruz.”
aHaber çalışanı: “Mihraçpınar'a gelip giderken sıkıntı yaşamıyoruz. Güvenlik güçleri kimliklerimizi kontrol ediyor, basın kartı ve kurum kimliklerine bakıyor. Biz bölgeye yeni geldik. 5-6 gün önce müdahale vardı, eylem vardı, sınır boyunda yoğun geçişlerin yaşandığı zaman Ziyaret köyün ilerisindeki alanda yerel halktan tepki gördük.”
BASKI ALTINDA ÇALIŞILIYOR
GÖP Dönem Sözcüsü ve TGS Genel Başkanı Uğur Güç de izlenimlerini şöyle aktardı: “Sınır hattı ve çevresinde görev yapan meslektaşlarımız sınır boyundaki bazı ilçelerde yerel halk tarafından engelleniyor, tazyikli su ve gaz bombalarıyla polis ve asker tarafından saldırıya uğruyor, gözaltına alınmaya çalışılıyor, fotoğraf çekilmesi ve görüntü alınması engelleniyor, kadın meslektaşlarımız tehdit ve tacize uğruyor. İki gazeteci arkadaşın makinelerine askerler tarafından el koyulduğu da söyleniyor.”
GAZETECİLERİN CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYIN
Gazetecilere Özgürlük Platformu, “Doğru bilgi akışı ve halkın haber alma hakkı açısından yaşananlar kabul edilemez boyuttadır. Bölgedeki tüm gazetecilerin can güvenliği başta Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere, hükümetin ve yerel yetkililerin sorumluluğundadır. Bu sebeple yetkililer derhal önlemler almalı, gazetecilerin görev yapmaları için gerekli çalışma şartlarını sağlamalı, Suruç'ta bir basın merkezi oluşturulmalıdır” açıklamasında bulundu.
GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU
GÖP Dönem Sözcüsü ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç, TGC Şanlıurfa Temsilcisi Mehmet Mahmutoğlu ile beraberindeki GÖP Temsilcileri, gazetecilerin yaşadığı sorunları dinlemek üzere bayram arifesinde Kobanê-Suruç sınırına gitti.
GÖP heyeti kontrol noktalarından geçerken hiçbir engellemeyle karşılaşmadı. Mürşitpınar'a vardığında ise bir asker basın kartı kontrolü yaparak heyeti gazetecilerin bulunduğu bölgeye yönlendirdi.
Mürşitpınar sınır kapısında konuşlanan naklen yayın araçları ve gazetecilerin, çatışmaları yakından takip etmek adına büyük bir risk altında olduğunu ve açık hedef olarak çalıştıklarını gözlemleyen GÖP heyeti, geçen günlerde gazetecilerin yakınına bir havan topu düştüğü bilgisini de aldı.
Silahların gölgesinde halkın doğru haber alması için çalışan gazetecilerin sadece yayın sırasında çelik yelek ve kask taktıklarını tespit eden GÖP heyeti, orada görev yapan tüm gazetecilere görev süresince sürekli olarak kullanmaları için koruyucu teçhizatın verilmesi gerektiğini belirtti.
Gazetecilerin en büyük baskıyı askerlerden gördüğü bilgisine ulaşan heyet, AKP hükümetini ve yerel yöneticileri gazetecilerin görevlerini özgür biçimde yapmasının zeminini hazırlamaya, güvenliğini sağlamaya çağırdı.
GÖP heyetine gazeteciler yaşadıkları sorunları şöyle sıraladı;
Bir ajans çalışanı: “Güvenlik güçleriyle sorunlar yaşıyoruz, sınır gördüğünüz gibi delikdeşik olmuş durumda, buna rağmen güvenlik güçleri sınırları koruması gerekirken bizi engelliyor. Canlı yayın aracına dahi görev kağıdı soruyorlar. Çalıştığımız alana gazeteci olmayanlar da alınıyor. Sonra çıkan sorunlar bize mâl ediliyor. Yerel halktan da tepkiler geliyor. TRT çalışanlarına çekim yaptırılmadı. Yumurtalık bölgesinde askerler keyfi olarak çekimleri engelliyor. Koruyucu teçhizatımız var, fakat her çalışana verilmedi, eksiklerimiz var.”
TV10 muhabiri: “Geçen gün yaşanan olaylar sırasında polis gaz mermisini direk arabanın camına sıktı. Özellikle şoför arkadaşın oturduğu yere. Saldırılar sırasında DİHA, TV10, İMC TV ve Kürt medyasından arkadaşlar özellikle hedef alındı, gaz sıkıldı, hakaretlere maruz kaldık. TOMA bilerek gelip bizim çanağımıza çarptı, LNB'yi kırdı. Yayın yapmamızı engelledi. Son 3 gündür yoğun geçişlerin yaşandığı Yumurtalık tarafına geçişlere izin verilmiyor. Dün İMC TV tarafından IŞİD'lilerin geçişlerinin görüntülendiği tepeye gitmek istedik, fakat yine polis tarafından engellendik. Son 8 gündür orada çekim yapıyorduk ama o görüntüler yayımlandıktan sonra engelleniyoruz.”
Özgür Gündem'den Esra Çiftçi: “20 gündür buradayız, aslında daha çok Kobanê'den gelen halkın durumunu haberleştirmek için buradayız. Fakat onlarla beraber gazın ve TOMA'ların içinde kaldık, kaç gündür sesim kısık. Doktora gittim, ses tellerim tahriş olmuş gazdan kaynaklı. Bundan bir hafta önce hastaneye 3 yaralı getirdiler, bunu görüntülemeye çalıştığımda polis tarafından hunharca darp edildim. Kadın ya da gazeteci olmam hiçbir şey değiştirmedi. Özgür medya çalışanları olarak ağır baskı altında görev yapıyoruz.”
aHaber çalışanı: “Mihraçpınar'a gelip giderken sıkıntı yaşamıyoruz. Güvenlik güçleri kimliklerimizi kontrol ediyor, basın kartı ve kurum kimliklerine bakıyor. Biz bölgeye yeni geldik. 5-6 gün önce müdahale vardı, eylem vardı, sınır boyunda yoğun geçişlerin yaşandığı zaman Ziyaret köyün ilerisindeki alanda yerel halktan tepki gördük.”
BASKI ALTINDA ÇALIŞILIYOR
GÖP Dönem Sözcüsü ve TGS Genel Başkanı Uğur Güç de izlenimlerini şöyle aktardı: “Sınır hattı ve çevresinde görev yapan meslektaşlarımız sınır boyundaki bazı ilçelerde yerel halk tarafından engelleniyor, tazyikli su ve gaz bombalarıyla polis ve asker tarafından saldırıya uğruyor, gözaltına alınmaya çalışılıyor, fotoğraf çekilmesi ve görüntü alınması engelleniyor, kadın meslektaşlarımız tehdit ve tacize uğruyor. İki gazeteci arkadaşın makinelerine askerler tarafından el koyulduğu da söyleniyor.”
GAZETECİLERİN CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYIN
Gazetecilere Özgürlük Platformu, “Doğru bilgi akışı ve halkın haber alma hakkı açısından yaşananlar kabul edilemez boyuttadır. Bölgedeki tüm gazetecilerin can güvenliği başta Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere, hükümetin ve yerel yetkililerin sorumluluğundadır. Bu sebeple yetkililer derhal önlemler almalı, gazetecilerin görev yapmaları için gerekli çalışma şartlarını sağlamalı, Suruç'ta bir basın merkezi oluşturulmalıdır” açıklamasında bulundu.
GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU