Gezi iddianamesine Roger Waters'ın İstanbul konseri de girdi

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin kabul ettiği Gezi Parkı iddianamesinde Roger Waters'ın İstanbul'daki 'The Wall' konseri, Gene Sharp’ın 'Diktatörlükten demokrasiye' kitabındaki 198 pasif eylem metoduna dayandırıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca iş insanı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar ve oyuncu Memet Ali Alabora'nın da aralarında bulunduğu 16 kişi hakkında, 'Darbeye teşebbüs' ve 'Gezi olaylarını finanse etmek' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle hazırlanan iddianame kabul edildi.

Başsavcılık, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs'' ve ''Gezi olaylarını finanse etmek" iddiasıyla hazırladığı iddianameyi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Söz konusu iddianame İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında 15 aydır cezaevinde bulunan Osman Kavala ve sanatçı Mehmet Ali Alabora'nın da bulunduğu 16 kişiyle ilgili yürütülen soruşturma sonucunda iddianame hazırlanmıştı. İddianamede 16 kişinin de 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması istenmişti.

657 sayfalık iddianamede suçlanan kişiler önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

16 KİŞİYE 10 SUÇLAMA YÖNELTİLDİ

Evrensel'den Cansu Pişkin'in haberine göre iddianamede, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ'ın da aralarında bulunduğu 61. dönem hükümet kabinesi mağdur olarak yer aldı. İddianamede 746 kişi müşteki sıfatıyla yer alıyor. İddianamede 16 kişiye 10 suçlama yöneltildi.

Tüm kişiler hakkında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı yasaya muhalefet, nitelikli yağma, nitelikli yaralama, 2863 sayılı yasaya muhalefet suçlamaları yöneltildi.

ROGER WATERS İSTANBUL KONSERİNDE NELER OLDU? VİDEO

İddianamedeki deliller şöyle:

"İhbarcı ve tanık anlatımları, 746 müştekiye yönelik işlenen suçlarla ilgili fezleke ve kolluk tutanakları, kolluk tarafından tutulan tutanak ve yazılan müzekkereler, hts inceleme raporları, dijital inceleme raporları, arama-el koyma, gözaltı kararları, iletişimin tespiti ve teknik araçlarla izleme karar ve tutanakları, yurt dışı giriş çıkış kayıtları, açık kaynak raporları, şüphelilere ait adli sicil ve nüfus kayıtları".

'ETKİ AJANLIĞI'

İddianamede savcı, Osman Kavala'nın bir telefon görüşmesindeki "Avrupalılar her gördüğüm şeyi soruyor, iyi tamam da bu siyasi durumu nasıl değiştirecek" sözlerine ve Mehmet Ali Alabora'nın "Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş sen hala anlamadın mı?" sosyal paylaşımına yer vererek, iki ismi de "etki ajanlığı" yapmakla suçladı.

Savcı, Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı'yı 'olayların sosyal medyada haberleştirilmesi, bir elden Twitter üzerinden paylaşımlarda bulunulmasından' sorumlu tuttu.

İddianamenin ilk bölümünde ‘kalkışma' diye adlandırılan Gezi Parkı eylemlerinin ne şekilde geliştiği anlatıldı.

Eylemlerin tesadüfi olmadığı dışarıdan destekle "Türkiye Cumhuriyeti'ne diz çöktürme operasyonu" olduğu iddiasına yer veren savcı, Gezi Parkı eylemlerini, ‘Arap Baharı'nın Türkiye'ye uyarlaması olarak yorumladı ve "Ağaç bahanesiyle hükümete yönelik kalkışmaya dönüşmüştür" ifadelerine yer verdi.

27 MAYIS DARBESİ BENZETMESİ

Gezi Parkı eylemlerinin başladığı tarih olan 27 Mayıs 2013'ü, 27 Mayıs 1960 darbesi ile kıyaslayan savcı, "Halkın oylarıyla işbaşına gelmiş olan hükümet, tıpkı 27 Mayıs darbesi öncesinde olduğu gibi sokak hareketleriyle baskı altına alınmak ve devrilmek istenmiştir" ifadelerine yer verildi.

Savcı, "Kalkışma hareketinin asıl sebebinin Adalet ve Kalkınma Partisinin izlediği iç ve dış politikalar ve ayrıca ülkemizde inşa edilmeye çalışılan büyük alt yapı atılımları ve projeleri olduğu anlaşılmıştır" iddiasını öne sürdü.

HAVAYA KALDIRILMIŞ YUMRUK: OTPOR ÖRGÜTÜNÜN SEMBOLÜ

Gezi direnişinin sembolü haline gelen pek çok eylem, savcı tarafından suçmuş gibi sunuldu. Savcı bu eylemleri, Gene Sharp'ın 'Diktatörlükten demokrasiye' kitabındaki ‘198 pasif eylem metodu'na dayandırdı. Müzik ve dans etkinlikleri, polise çiçek verme eylemi, sendikaların iş bırakması ve duvar yazıları bu başlıkta sıralandı.

O eylemlerden bazıları şöyle:

— Her yer Taksim her yer direniş" sloganları atılarak Taksim'in her yanı bu sembollerle donatıldı.

— Oyun ve Müzik Gösterileri (Kardeş Türküler, Duman gibi pek çok müzik grubu şarkı besteledi, Roger Waters'ın "The Wall" konser turu İstanbul performansında isyan sürecinde ölen kişilerin fotoğrafları yansıtıldı.
— Grup Lobileri (Gezi kalkışması sırasında Taksim Platformu isimli derneğin Mehmet Osman Kavala'ya ait Cezayir Restorantta yapılan toplantı sonrasında basın açıklaması düzenlenmiştir.)
— Gözcülük — Nöbetçilik (Gezi olayları sırasında birçok sanatçı ve siyasi gezi parkından ayrılmayarak nöbet tutmuştur.
— Bayraklar ve Sembolik Renkler Sergilemek (Gezi olayları sırasında halkı sokağa çekmek için birçok futbol takımının renkleri kullanılmıştır.)
— Semboller giymek (Kırmızılı kadın, siyahlı kadın, fularlı kadın, —occupyTürkiye logolu kıyafetler)
— Protesto için soyunmak
— Memurlar ile alay etmek (Gezi olayları sırasında birçok eylemci tarafından görevli memurlar ile alay edici el kol hareketleri ve sloganlar atmıştır)
— Arkadaşlık Etme (Gezi olayları sırasında bazı göstericiler ile polis memurları arasında çiçek dağıtma olayları yaşanmıştır)
— Gösteriler — Onur Yürüyüşleri
— Lysistratik Eylemsizlik (Ör: Partner ile Sevişmeme)
— Son Görevden Feragat Etmek (Memet Ali ALABORA Karadeniz Vakfı'nın kendisine vermiş olduğu ödülü reddetmiştir.
— Sırtını Dönmek
— Öğrenci Grevleri (ODTÜ başta olmak üzere birçok üniversitenin mezuniyet törenlerinde pankartlı eylem yapıldı.)
— Evde Kalmak (Mehmet Ali ALABORA başta olmak üzere Mi Minör ile bağlantılı olan kişilerin birçoğu olaylar sırasında bir süre evden çıkmamışlardır.)
— İşçi "Firarları" (DİSK, KESK ve diğer sendikalar bir günlük iş bırakma eylemi yapmışlardır.)
— Uluslararası Satıcı Ambargoları (Gezi olaylarında Türkiye'ye Biber Gazı ile ilgili Ambargo yapılması yönünde çalışmaların olduğu)
— Hapis cezası almaya çabalamak.
— Dikilme-Ayakta Durma Eylemi (Gezi olayları sırasında Duran Adam Eylemleri yapıldı)

İddianamenin giriş bölümü şu sözlerle bitirildi:

"Soruşturma kapsamında elde edilen deliller ve ülke çapında meydana gelen olaylara genel olarak bakıldığında; söz konusu eylemlerin gelişi güzel ortaya çıkmadığı, bir organizasyon dahilinde, sistemli ve planlı olarak yürütüldüğü, görünürde demokratik hak ve masum protesto gösterileri şeklinde lanse edilmesine rağmen, asıl amacın; yurt genelinde kaos ve kargaşa ortamı meydana getirilmesi ve bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engelleme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı kalkışmanın amaçlandığı anlaşılmıştır."

İddianamede, Gezi Parkı eylemlerinin başladığı ilk tarihlerde eyleme katılanların giydikleri tişörtlerde ‘#OCCUPYTURKEY' yazısının yer aldığı ve bu etiketle ilgili binlerce tweet atıldığı yazıyor.

Bu isimle açılan "OCCUPYTURKEY" sayfasının, ODTÜ'de 18 Aralık 2012 tarihinde başlayan ve günlerce süren öğrenci eylemleri sırasında kurulduğu ve "O tarihteki paylaşımlara bakıldığında söz konusu grubun ODTÜ'ye destek eylemlerine de yön vermeye çalıştığının gözlemlendiği" yazılan iddianamede, "Ülkemizde 2012 yılı içerisinde OTPOR/CANVAS denetiminde, şüphelilerin oluşturduğu kolektif yapı tarafından bir halk hareketi için defalarca nabız yoklanmıştır" ifadeleri kullanılıyor.

Yine iddianamede, Gezi eylemleri ile OTPOR/CANVAS bağlantısı olduğu iddia ediliyor. İddianamede bu konuyla ilgili şu ifadeler yer alıyor:

"OTPOR/CANVAS'ın ülkemize uygulamayı planladığı senaryonun aktörleri; genel olarak kamuoyunda muhalif kimlikleri ile tanınan sanatçılar, reklamcılar, ajans sahipleri-çalışanları ile sosyal medya ve bilişim uzmanlarıdır. Söz konusu şahısların OTPOR lideri İvan Marovic isimli ve Sırp uyruklu şahsın öncülük ettiği bir grup tarafından eğitildiği görülmüştür."

İddianamede, OTPOR yöneticilerden İvan Maroviç'in daha sonra Mısır'da sanatçı Mehmet Ali Alabora ile görüştüğü iddia edilirken Osman Kavala'nın da bu süreçte önce Belçika, ardından Almanya, ardından da Amerika ve sonrasında da yeniden Almanya'da olduğu iddia edildi. Yine iddianamede "Gezi eylemlerinin yaşandığı dönemde OTPOR ve CANVAS hareketinin birçok yöneticisi ve çalışanının Türkiye'ye birçok kez ve yoğun şekilde geldiklerinin tespit edildiği vurgulandı" ifadeleri yer aldı ve "Finansörünün de George SOROS olduğu basında yer almıştır" denildi.

'DELİLLER 2016'DAN SONRA YENİDEN DEĞERLENDİRİLDİ'

Savcı, soruşturmanın FETÖ tarafından başlatıldığı ve yönlendirildiği tespitini yalanlayarak soruşturmanın 2016 sonrasında yeniden değerlendirildiğini belirtti ve "…bu nedenle de iddia edildiğinin aksine dosyanın dış etkilerden ve bahsi geçen örgüt militanlarının dosya üzerindeki tüm etkilerinin ortadan kaldırıldığı hususunun da izahı zaruret arz etmiştir" dedi.

6 KİŞİ HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKARILMIŞTI

Can Dündar'ın da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Yakalama kararı çıkarılan isimler şöyle:

— Ayşe Pınar Alabora

— Can Dündar

— Memet Ali Alabora

— Gökçe Yılmaz

— Handan Meltem Arıkan Hanzade

— Hikmet Germiyanoğlu

2 KİŞİ DIŞINDAKİLER TUTUKSUZ YARGILANACAK

İddianamede Yiğit Aksakoğlu ve Osman Kavala'nın halen tutuklu bulunduğu hatırlatıldı. Kavala ve Aksakoğlu dışındaki diğer kişilerin tutuksuz şekilde yargılanacakları öğrenildi.

KİMLER ŞÜPHELİ?

657 sayfalık iddianamede şu 16 isim şüpheli olarak yer aldı:

— Osman Kavala

— Ali Hakan Altınay

— Ayşe Mücella Yapıcı

— Ayşe Pınar Alabora

— Can Dündar

— Çiğdem Mater

— Utku Gökçe Yılmaz

— Handan Meltem Arıkan Hanzade

— Hikmet Germiyanoğlu

— İnanç Ekmekci

— Memet Ali Alabora

— Mine Özerden

— Şerafettin Can Atalay

— Tayfun Kahraman

— Yiğit Aksakoğlu

— Yiğit Ali Ekmekçi