GELENLER BİR ÇAYIMIZI İÇİP DÖNERLER! GÜLEN'DEN EYLEMCİLERE YANIT!

Bu haftasonu Pensilvanya'da Gülen'in evinin önünde büyük bir protesto düzenlenecek. Peki Gülen bu eylem sırasında ne yapacak..

Hürriyet Washington muhabiri Tolga Tanış, ABD’de bu haftasonu Gülen’in kaldığı evin önüne protesto yapmayı planlayan eylemcilerle ilgili cemaatin içinden biriyle görüştü. Bakın Gülen o eylem için neler söyledi..

İşte Tolga Tanış’ın yazısındaki o bölüm..

Gezi’nin devamı olarak… Bu haftasonu Pensilvanya’da Fethullah Gülen’in kaldığı kampın önünde de bir protesto gösterisi düzenleniyor. Gezi Olayları’nda Türk Hükümeti’nin tavrını eleştiren Gülen, bu sefer protestocularla kendisi yüzleşecek. Tavrı ne mi olacak? Cemaatten birinin söylediğine göre gelenlere çay ikram edilecek.

İlk açıklamayı Gezi Olayların ilk haftasında yaptı.
Aşırı güç kullanan polisin tavrını eleştirdi Fethullah Gülen ve şöyle dedi:
“Zulme zulümle karşılık vermemek önemli bir kaide olduğu gibi, mesleğimizin bir esası da şefkattir.”

İş yatışmadı tabii.
Şiddet devam etti.
Bu sefer tonunu biraz daha sertleştirdi ve hükümetin tavrına dokundurdu.
İkinci mesajını verdiğinde olayların 10’uncu günüydü:
“Şimdi ‘Bütün bütün böyle… Bir hak arama meselesi hiç yoktur!’ derseniz, oradaki bazı masum insanları, masum istekleri de görmezlikten gelirsiniz. Bir kere başta, biz onları ihmal etmişiz.”

Ve en nihayetinde de…
Artık iş CNN’lik olunca…
Olaylar ikinci haftasına girerken iktidar partisi yönetimini hedef alan en net açıklamasını yaptı:
“Gelin Allah aşkına biraz da kardeşçe yaşayalım. Türkçe Olimpiyatları’nda dile getirdikleri gibi, ‘Yeni bir dünya… Yeni bir dünya... El ele yeni bir dünya!..’ Hâkimiyet değil… Hükmetme değil... Baskı yapma değil... Totaliter sistemler tesis etme değil... Diktatörlükler tesis etme değil… Tiranlıklar kurma değil.’’

Gülen’in bu sözleri artık nasıl bir etki yarattıysa…
Benim dört yıl önce Pensilvanya’daki evinin girişine gidip yazdığım hikâyeyi internetten bulup Gülen’e mektup yollamak için benden adres soran okuyucular çıktı.
“Polisin bize yaptıklarını anlatmak istiyorum, adresi verebilir misiniz” diye.
Hatta onlardan bazılarını Ayşe Arman’a yönlendirdim, siz de mülakâtlarını okudunuz.

Şaşırdım ben de.
Çünkü Gülen’in Gezi açıklamalarının bu kadar olumlu tepki almasını beklemiyordum.
Halbuki ben aynı açıklamalarda, oradaki gençlerin dünyasından çok farklı bir tutum da sezmiştim.
Özellikle de ikinci açıklamasındaki şu bölümde…
“Meselenin dipten ele alınmasına, çerik-çürük hale gelmiş, enkaz halindeki bir neslin yeniden elden geçirilmesine, restorasyona tabi tutulmasına ihtiyaç var. Sorumluluğumuzu çok iyi kavramamız lazım. Mesele dipten ele alınmazsa, nesillerin ıslahıyla işe başlanmazsa; o nesillere, o masum nesillere, ruh ve mana köklerinden akıp gelen şeyler tanıttırılmaz, duyurulmaz, ruhlarına içirilmezse; beyinleri onların elden geçirilmezse, nöronlarına onların yeni bir adab u erkan talim edilmezse, bu azgınlıklar devam eder.”

Neyse…
Benim söylediğim işin dünya görüşü kısmı tabii.
Kimse kimseyle aynı fikirde olmak zorunda değil.
Ama Gülen’in hükümete de telkin ettiği farklılıklarımıza saygı gösterme kısmına gelince…
İşte şimdi test zamanı geldi.
Hem de Gülen’in ABD’ye geldiği 1998’den beri yüz yüze kalacağı ilk test.
Niye mi?
Çünkü her ne kadar hazırladıkları duyurulardan anladığım kadarıyla, Gezi’yi yönlendiren gençlerin profilinden farklı olsalar da…
Daha katı bir seküler çizgi, daha hakarete dönük bir dil tercih etseler de …
Bu Cumartesi evinin önünde bir protestocu grubuyla karşılaşacak Gülen.
5 bin mil öteden değil, çiftliğinin kapısında.
Ve o gün… Gezi’yle ilgili söylediklerini ne kadar içselleştirdiğini protestocuların karşısında kanıtlama imkânı bulacak.

“Fethullah Gülen’in kapısına dayanıyoruz” diye başlık atmışlar.
Ve Facebook üzerinden de 13 Temmuz 2013 saat 13.00’de herkesi Gülen’in Pensilvanya’da kaldığı çiftlikte toplanmaya davet etmişler.
Üç saatlik bir program var.
İstiklal Marşı okunmasından Gezi eylemlerinde öldürülenler anısına saygı duruşuna…
10. Yıl Marşı’ndan basın bildirisinin dağıtılmasına detaylı bir akış.
Saat 16.00’da da eylemin biteceğini duyurmuşlar.

Hiç çıkmayabilir elbette.
Küçümser…
Hiçbir şey olmamış gibi davranır.
Odasında kalır, bütün gün okur, sohbet eder.
Ama yapacağı beklenmedik tek bir şeyle de daha önceki açıklamalarının üzerine okyanus ötesinden isterse bir mesaj daha verir.

Cemaatin içinden birine sordum.
“Bir görüşme olabilir mi” diye.
“Böyle bir zamanda görüşme olacağını çok sanmıyorum” dedi.
Ama sonra da aynen şunu ekledi:
“Hocaefendi gelenler bir çayımızı içip dönerler, demiş.”
Kaç kişi gelir, o kadar çay çıkar mı bilmiyorum.
Bildiğim…
Bu hafta sonu Pensilvanya çok ilginç olacak.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ...