GEL BEKİR BİZE; ÖZGÜRLÜĞÜN KALESİ SÖZCÜ'YE...
Bekir Coşkun'un kovulmasının ardından en taze yazı yakın dostu Emin Çölaşan'dan geldi...
BEKİR COŞKUN’U NİÇİN KOVDULAR?
"Olayı iyi bilmeniz için size anlatayım. Referandum öncesinde Bekir’i sözlü olarak uyardılar: "Sen hastalanmış ol, bir süre yazı yazma!"... Çünkü Tayyip kesimi, Habertürk ün en çok okunan bir numaralı yazarının yazılarına gıcık kapıyordu! Nitekim Bekir’in köşesinde şöyle bir anons verildi: "Yazarımız, rahatsızlığı nedeniyle yazısını yazamamıştır."
Oysa yazarlan aslan gibiydi, rahatsızlığı falan da yoktu.
Sonra Bekir’in yazılarını kestiler ve bir daha yayınlamadılar. Dün ise kovulduğunu bildirdiler.
(...)
YAĞMURDAN KAÇIP DOLUYA TUTULDU
Bekir’i Hürriyet’te de doğrudan veya dolaylı bir biçimde sansür ediyorlardı. Aralarındaki gönül bağı artık kopmuştu. Bir süre sonra istifa edip Habertürk e geçmek zorunda kaldı. Sonrasında görüldü ki, yağmurdan kaçan Bekir doluya tutulmuştu.
(...)
Dün Bekir’le yine uzun uzun konuştuk. Söylediklerinden biri şöyle idi: "Ben bu sansür sürecinde hep suskun kaldım, fazla konuşmadım... Çünkü çalıştığım gazetenin zarar görmesini hiçbir zaman istemem. O nedenle Hürriyet’te de böyle suskun kalmıştım."
(...)
GEL BEKİR BİZE; SÖZCÜ’YE...
Şimdi burada hem kamuoyuna, hem de Bekir Coşkun a açık bir çağrı yapıyorum: Bekir’in gelmesi ve yazması gereken gazete Sözcü’dür. Burada sansür yok... Burada 37 yaşındaki genç patronumuz Burak Akbay’ın çıkarları endişesi yok... Bu mütevazı gazete, özgürlüğün kalesi.
Dün Bekir olayı duyulduktan sonra yazarımız, sevgili dostum Necati Doğru aradı. "Aman Emin, Bekir’le mutlaka konuş ve Sözcü’ye gelmesini sağla. Onu ben de arayacağım" diyordu.
(...)
Türkiye’de medya açısından sıkıntılı günler yaşıyoruz. İktidar, patronlan ve medyayı devşirdi, korkuttu, sindirdi, kucağına oturttu. Bekir Coşkun’un işte bu pislik ortamında Sözcü’de, hem sizlerin, hem de bizlerin gönüllerinde ve yüreklerinde yer bulacağına inanıyorum.
"Olayı iyi bilmeniz için size anlatayım. Referandum öncesinde Bekir’i sözlü olarak uyardılar: "Sen hastalanmış ol, bir süre yazı yazma!"... Çünkü Tayyip kesimi, Habertürk ün en çok okunan bir numaralı yazarının yazılarına gıcık kapıyordu! Nitekim Bekir’in köşesinde şöyle bir anons verildi: "Yazarımız, rahatsızlığı nedeniyle yazısını yazamamıştır."
Oysa yazarlan aslan gibiydi, rahatsızlığı falan da yoktu.
Sonra Bekir’in yazılarını kestiler ve bir daha yayınlamadılar. Dün ise kovulduğunu bildirdiler.
(...)
YAĞMURDAN KAÇIP DOLUYA TUTULDU
Bekir’i Hürriyet’te de doğrudan veya dolaylı bir biçimde sansür ediyorlardı. Aralarındaki gönül bağı artık kopmuştu. Bir süre sonra istifa edip Habertürk e geçmek zorunda kaldı. Sonrasında görüldü ki, yağmurdan kaçan Bekir doluya tutulmuştu.
(...)
Dün Bekir’le yine uzun uzun konuştuk. Söylediklerinden biri şöyle idi: "Ben bu sansür sürecinde hep suskun kaldım, fazla konuşmadım... Çünkü çalıştığım gazetenin zarar görmesini hiçbir zaman istemem. O nedenle Hürriyet’te de böyle suskun kalmıştım."
(...)
GEL BEKİR BİZE; SÖZCÜ’YE...
Şimdi burada hem kamuoyuna, hem de Bekir Coşkun a açık bir çağrı yapıyorum: Bekir’in gelmesi ve yazması gereken gazete Sözcü’dür. Burada sansür yok... Burada 37 yaşındaki genç patronumuz Burak Akbay’ın çıkarları endişesi yok... Bu mütevazı gazete, özgürlüğün kalesi.
Dün Bekir olayı duyulduktan sonra yazarımız, sevgili dostum Necati Doğru aradı. "Aman Emin, Bekir’le mutlaka konuş ve Sözcü’ye gelmesini sağla. Onu ben de arayacağım" diyordu.
(...)
Türkiye’de medya açısından sıkıntılı günler yaşıyoruz. İktidar, patronlan ve medyayı devşirdi, korkuttu, sindirdi, kucağına oturttu. Bekir Coşkun’un işte bu pislik ortamında Sözcü’de, hem sizlerin, hem de bizlerin gönüllerinde ve yüreklerinde yer bulacağına inanıyorum.