"GAZETELERİNİN LOGOSUNU "TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR"DEN,"TÜRKİYE BİZİM PATRONUNDUR'A ÇEVİRSELER YERİDİR!.."

Star yazarı Ergun Babahan "en tepe yöneticisi,bizim şoförler derneği başkanı gibi,yıllardır o koltukta" dediği Hürriyet'in tirajının ve etkinliğinin neden tepe taklak olduğunu yazdı.


Gazeteler ölüyor mu bilmem ama kuruluşları kesin ölüyor

Haydarabad, Hindistan

Dünyada gazete tirajlarını ayakta tutan üç ülke var: Japonya, Hindistan ve Çin.

Bu üç ülkenin toplam tirajı, dünya gazete tirajının tam yüzde 60'ına geliyor.

Hindistan'da günlük gazete satışı 100 milyona merdiven dayamış, tam 99 milyon.

Çin'in günlük gazete tirajı ise 120 milyon.

Orada köşe yazarları haftada kaç gün yazıyor bilmiyorum ama kağıdı en azından bizden daha iyi doldurdukları kesin, çünkü halk en azından yaptıkları ürünü alıyor.

Türkiye'de gazeteler yıllarca gazetecilik işini kendi zenginleşme araçları olarak kullandıkları, devletle kucak kucağa iş yaptıkları, yoksulluk, yolsuzluk faili meçhul, işkence gibi konularla hiç ilgilenmedikleri için sonuç ortada.

Tirajlar tepe taklak.

Amiral gemisi Hürriyet'in tirajı kayıkçı teknesi kadar.

Gerçi kendi yolsuzlukla suçlanan kurumlar nasıl yolsuzluğun üstüne gidebilir o da ayrı bir konu tabii.

Bunda asıl etken okurun kirli ilişkiler nedeniyle gazetelere güvenini kaybetmesi.

Her manşetin arkasında bir hesabın yatması, güveni de, itibarı da sıfırladı.

Medyada güvenin sağlanması sırtını iktidar ilişkilerine dayamaktan değil, kendi ayakları üzerine basan, güvenilir haber ve yorum yapan gazeteler yaratmaktan geçiyor.

Türkiye basını, asıl işi tüccarlık olanların gazeteciliğe soyunup editoryal özgürlüğü yok etmesinin bedelini ödüyor şu anda.

Patronun çıkarına göre atılan manşetler, ''Aman abi şimdi Maliye Bakanı aleyhine yaz ma, yılsonu patron bize yine prim verir'' muhabbetleri gazeteciliği bu noktaya getirdi.


Gazetecinin asıl işini bırakıp karton fabrikası iznini takibe başlaması, benzin istasyonculuğuna soyunması güven ve itibarı bu noktaya getirdi.

Bununla da yetinmeyip devletin demokrasi düşmanı kesimleriyle kurulan yakın ilişki, ürünlerini halktan tamamen uzaklaştırdı.

Aslında gazetelerinin logosunu ''Türkiye Türklerindir''den, ''Türkiye bizim patronundur''a çevirseler yeridir, çünkü meseleyi öyle görüyorlar.

Güçleri Türkiye'yi de aşmış WAN'e gelmiş.

Tirajı giderek eriyen Batı dünyasının ''Beyaz Adam''ının egemenliğinde bir kuruluş Dünya Gazeteciler Birliği. (WAN)

Tirajın yüzde 60'ını sağlayan Hindistan, Çin ve Japonya'dan etkili pozisyonda bir kişi bile yok.

En tepe yöneticisi, bizim şoförler derneği başkanı gibi, yıllardır o koltukta.

Ve işleri ahbap-çavuş ilişkisiyle yönetiyorlar.

Bilgi aldıkları yerler de belli.

WAN'in CEO'sı Timothy Baldwin önceki gece araştırma yaptırdıklarını ve Ergenekon'un iktidarın muhalefeti susturmak için gündeme getirdiğini söyleyince küçük dilimi yutacaktım.

Bizim gazeteciler sonunda uluslararası kuruluşları da kendilerine benzetmiş ya helal olsun.

Bu dünyada paranı gücü gerçekten müthiş.

Ne diyelim, yeni bir dünya kurulur ve herkes yerini alır.

Ergun Babahan/STAR