"GAZETECİLİK ÖLÜYOR YAHU!... BİRİLERİ SOPAYI İNDİRE İNDİRE GÖMÜYOR TOPRAĞA!.."

Yeni Şafak yazarı Bekir Hazar televizyon muhabirlerinin dialogları karşısında isyan etti.

"Geçmiş olsun katil abi"

İki kız bir mekandan çıkıyor. Alkollü, üstelik ehliyeti olmayanı "Arabayı ben kullanayım" diyor. Geçiyor sallana sallana direksiyon başına. Kontağı çeviriyor, gaza basıyor. Bir eve bodoslama dalıyor. Duvar yıkılıyor. O anda gecenin bir saati. Baba ve çocukları yer yatağında. Araç uykuda tepelerine biniyor. Baba ve çocuğu orada alkollü ve ehliyetsiz kızın kullandığı araba ile öldürülüyor.

Alkollü ve ehliyetsiz kızımız emniyete götürülürken, tv muhabirleri karşısına çıkıyor. Mikrofon uzatıp "Geçmiş olsun abla, söyleyeceğin var mı?" diyor.. Pes kere pes!...

Ne geçmiş olsunu... Ortada cinayet var yahu.

Araba kullanamaz durumda... Araçla dalmış eve. Ezmiş geçmiş... Hiç ona "Geçmiş olsun abla" denir mi? Böyle soru var mı gazetecilikte?

Ne yani adam karısını doğrayacak satırla... Bu kafa ile gazeteci olarak adama edeceğimiz tek cümle "Geçmiş olsun abi" mi olacak. Böyle mantık var mı gazetecilikte.

Kızımızın kafasını kesip, çöp kutusuna atmışlar. Katil zanlısı kayıplara karışmış. Yakalansa, o muhabir geçecek karşısına "Geçmiş olsun abi" diyecek... Gazetecilik bu kadar ucuzladı mı?...

"Abi naber! İyidir koçum. Hayırdır nereye? Emniyete gidiyoruz be yavrucum. Oh oh maşallah, niye canım abicim? Noolsun be tatlım, vurdum baltayı kafasına. Hadi ya, helal olsun abime, yakışır"...

Yakında bu diyaloglara rastlayacağız gazetecilerle katiller arasında.

Gazetecilik ölüyor yahu!... Birileri sopayı indire indire gömüyor toprağa.. Ucuz iş yapılacak diye stajiyerlerle götürüyorlar işi. Eğitim-meğitim hak getire.

İşin garibi, duvarı delip baba ve oğulu araçla yer yatağında öldüren alkollü-ehliyetsiz sürücüye muhabirin sorduğu tek soru yayınlanıyor haberde.

"Geçmiş olsun abla bir diyeceğiniz var mı?"...

Bunu sunuyor izleyen milyonlara haber diye. Yani gazeteciliği yer yatağında silindir gibi ezen muhabirin müdürü o...

Al birini vur ötekine...

Gidip röportaj yapmak geliyor içimden o müdürle...

"Abi öldürmüşünüz gazeteciliği, geçmiş olsun, ne diyeceksin" diye sorsam mı acaba?

Aslında cevabı da biliyorum.

Adam nasıl olsa rahat rahat konuşacak..

"Hepimizin başı sağolsun. Acımız büyük. Sana da geçmiş olsun güzel kardeşim" diyecek.

Müdür haklı böyle konuşmakta. Hepimiz aynı arabadayız. Vermişiz ehliyetsiz gazetecilere direksiyonu...

Yıkıp dalacak duvar arıyoruz.

"İyi geceler, tatlı rüyalar Türkiye... Şimdiden geçmiş olsun..."

Sür oğlum aracı!..


Bekir Hazar/YENİ ŞAFAK