GAZETECİLİK, MESLEKTAŞ EKMEĞİYLE OYNAMA MESLEĞİ MİDİR REHA MUHTAR?
Vatan yazarı Reha Muhtar'ın gazetenin internet sitesi editörlerini patron Demirören'e şikayet etmesi Varol Ersoy'u çileden çıkarttı.
Vatan Gazetesi yazarı Reha Muhtar, bugün yayınlanan “Gazetecilik insanları vurdumduymazlıkla mağdur etme mesleği midir?” başlıklı yazısında kendi gazetesinin internet servisinde çalışan meslektaşlarını ağır sözlerle eleştirdi.
Geçen hafta internete alınan bir yazısının başlığından “mi” eki düştüğü için zor durumda kaldığını belirten Reha Muhtar, bu alıntıyı yapan www.gazetevatan.com editörlerine adeta patronları Erdoğan Demirören’e şikayet etti
Reha Muhtar’ın “meslektaş jurnalleme türünün hazin bir örneği” olarak Türk basın tarihine geçecek yazısı aynen şöyle:
“Geçen hafta sonu pek yapmadığım bir şeyi yaptım...
Gazeteler daha gelmediğinden, iPad’den gayr-ı ihtiyari tıklayıp, yazımın başlığına baktım...
O da ne?..
Resmimin yanında nal gibi bir başlık çekmişlerdi:
“Türkiye Suriye’deki Kürt Devleti’ne izin verecek?..”
Gözlerim faltaşı gibi açıldı...
Öğleden sonra Başbakan havaalanında gümbür gümbür açıklamıştı...
“Müsamaha etmeyeceğiz” diye...
İcranın başı “izin vermeyeceğiz” diyor, bizim yazının başlığı “Kürt devletine izin vereceğiz” diye çıkıyor...
***
Gönderdiğim yazıda bir hata mı vardı diye bilgisayarı açtım...
Hayır bir hata yok...
“Kürt Devleti’ne izin mi vereceğiz” demiş ve soru işaretiyle başlığı bitirmişim...
Vatan İnternet’te yazının başlığındaki ‘mi’ eki gitmiş, fakat soru işareti kalmış...
Başlık “izin vereceğiz” diyor, yanında da ne anlama geldiği belli olmayan bir soru işareti bulunuyor...
***
Yıllarca televizyonlarda yöneticilik yaptım...
Canlı yayında haberi okuduktan sonra giren kasete verilen yanlış başlıklardan “delirdiğim” binlerce olay oldu...
“Yapmayın, arkadaşlar, hata yaparsanız insanları mağdur edersiniz... Bu hataların telafisi yok” diye belki bin kere fırça attım...
İnsanlar kendi başlarına gelmedikçe, yaptıkları hataların yarattığı mağduriyetleri anlamazlar...
Televizyonda canlı yayında kontrol mekanizması “Allah”lıktı hadi, gazetede, internette daha dikkatli olup “insanları mağdur etmemek” gerekmez mi?..
Ben yazının bütün anlamını tersyüz eden arkadaşlara “beni sabote ediyorlar” diye başlık atsam, rahatsız olurlar mı?..
Muhtemelen...
Peki yazı öyle çıktıktan ve yayınlandıktan sonra, beni düzelttirmek için aradıklarında “Başlıkta ‘mı’ ekini unutmuşum... Sabotaj yapıyor dememiştim, sabotaj mı yapıyorlar diye sormuştum...” desem rahatlarlar mı?..
Mağdur olmazlar mı?..
***
Gazetecilik zor iştir...
Yaptığınız her haber, yazdığınız her yazı insanların hayatlarını, kaderlerini etkiler...
Hele hele yazılmış yazıyı, ters anlamlarla okuyucuya sunmak, onu yazan gazeteciye, emeğe ve insana saygısızlıktır...
İşinizi iyi yapın arkadaşlar...
İşinizi iyi yapmazsanız, kendinize saygınızı kaybedersiniz...
İşinizi iyi yapmak demek, hayata doğru enerji vermek, insanlara ve evrene katkı sağlamak, olumlu enerji yaymak demek...
Olumlu enerji verirseniz, hayattan ve evrenden size olumlu enerji döner...
Katkı yerine evrene ve hayata zarar verirseniz, size de hayat zarar olarak geri döner...
Verdiğinizi alırsınız hayatta...
İşini iyi yapmak, hayatın en önemli sihirlerinden biridir...
İyi yaptınız mı işinizi, neler kazanacağınızı hayal bile edemezsiniz... Bir gazetede çalışmak, yazılarla çizilerle meşgul olmak, onları okuyucuya aktarmak, düşünce aleminin labirentlerinde entellektüel faaliyetlerin içinde olmak, ne kadar büyük bir ‘haz’dır bilir misiniz?..
Yaptığınız işten keyif alın...
Keyif alın ki, işiniz de size keyif versin...”
***
Yazıyı okudunuz…
Şimdi Reha kardeşe birkaç soru da biz soralım:
Sen; kendi gazetende o yazını gecenin bir yarısında internete koymak için çalışan o genç çocukların kaç liraya çalıştığını biliyor musun Reha?
Yüzlerini bir kez gördün mü; ellerini sıktın mı?
Merak ediyor musun acaba; kaç saat çalışıyorlar, kadroları var mı?
Ben söyleyeyim Reha:
O çocukların arasında 500 liraya… Evet; yanlış yazmadım, asgari ücretin altında bir paraya…
Ya da bir başka deyişle; senin bir öğün yemek parana bir ay çalışan gençler var!
Çünkü patronun öyle uygun görüyor…
İnternet servisinde çalışan emekçilere fazla para verirse, iflas edeceğini düşünüyor!
Dolayısıyla; bu paraya da meslekte hiç deneyimi olmayan üniversite öğrencisi gençler razı oluyor.
İşte durum bundan ibaret Reha…
Yani asıl suçlu; senin patrone jurnallediğin o gençler değil, ucuz emek derdindeki patronun…
Hadi; onun için de bir yazı yazsana…
Sen bunu yap; ben de Gazeteciler Cemiyeti’nin önüne anıtının dikilmesi için kampanya bile başlatayım…
Ama yapamazsın Reha…
Senin gücün, sana asla yanıt veremeyecek bu çocuklara yeter!
Zaten daha güçlüleriyle de sen kavga etmezsin!
VAROL ERSOY
Geçen hafta internete alınan bir yazısının başlığından “mi” eki düştüğü için zor durumda kaldığını belirten Reha Muhtar, bu alıntıyı yapan www.gazetevatan.com editörlerine adeta patronları Erdoğan Demirören’e şikayet etti
Reha Muhtar’ın “meslektaş jurnalleme türünün hazin bir örneği” olarak Türk basın tarihine geçecek yazısı aynen şöyle:
“Geçen hafta sonu pek yapmadığım bir şeyi yaptım...
Gazeteler daha gelmediğinden, iPad’den gayr-ı ihtiyari tıklayıp, yazımın başlığına baktım...
O da ne?..
Resmimin yanında nal gibi bir başlık çekmişlerdi:
“Türkiye Suriye’deki Kürt Devleti’ne izin verecek?..”
Gözlerim faltaşı gibi açıldı...
Öğleden sonra Başbakan havaalanında gümbür gümbür açıklamıştı...
“Müsamaha etmeyeceğiz” diye...
İcranın başı “izin vermeyeceğiz” diyor, bizim yazının başlığı “Kürt devletine izin vereceğiz” diye çıkıyor...
***
Gönderdiğim yazıda bir hata mı vardı diye bilgisayarı açtım...
Hayır bir hata yok...
“Kürt Devleti’ne izin mi vereceğiz” demiş ve soru işaretiyle başlığı bitirmişim...
Vatan İnternet’te yazının başlığındaki ‘mi’ eki gitmiş, fakat soru işareti kalmış...
Başlık “izin vereceğiz” diyor, yanında da ne anlama geldiği belli olmayan bir soru işareti bulunuyor...
***
Yıllarca televizyonlarda yöneticilik yaptım...
Canlı yayında haberi okuduktan sonra giren kasete verilen yanlış başlıklardan “delirdiğim” binlerce olay oldu...
“Yapmayın, arkadaşlar, hata yaparsanız insanları mağdur edersiniz... Bu hataların telafisi yok” diye belki bin kere fırça attım...
İnsanlar kendi başlarına gelmedikçe, yaptıkları hataların yarattığı mağduriyetleri anlamazlar...
Televizyonda canlı yayında kontrol mekanizması “Allah”lıktı hadi, gazetede, internette daha dikkatli olup “insanları mağdur etmemek” gerekmez mi?..
Ben yazının bütün anlamını tersyüz eden arkadaşlara “beni sabote ediyorlar” diye başlık atsam, rahatsız olurlar mı?..
Muhtemelen...
Peki yazı öyle çıktıktan ve yayınlandıktan sonra, beni düzelttirmek için aradıklarında “Başlıkta ‘mı’ ekini unutmuşum... Sabotaj yapıyor dememiştim, sabotaj mı yapıyorlar diye sormuştum...” desem rahatlarlar mı?..
Mağdur olmazlar mı?..
***
Gazetecilik zor iştir...
Yaptığınız her haber, yazdığınız her yazı insanların hayatlarını, kaderlerini etkiler...
Hele hele yazılmış yazıyı, ters anlamlarla okuyucuya sunmak, onu yazan gazeteciye, emeğe ve insana saygısızlıktır...
İşinizi iyi yapın arkadaşlar...
İşinizi iyi yapmazsanız, kendinize saygınızı kaybedersiniz...
İşinizi iyi yapmak demek, hayata doğru enerji vermek, insanlara ve evrene katkı sağlamak, olumlu enerji yaymak demek...
Olumlu enerji verirseniz, hayattan ve evrenden size olumlu enerji döner...
Katkı yerine evrene ve hayata zarar verirseniz, size de hayat zarar olarak geri döner...
Verdiğinizi alırsınız hayatta...
İşini iyi yapmak, hayatın en önemli sihirlerinden biridir...
İyi yaptınız mı işinizi, neler kazanacağınızı hayal bile edemezsiniz... Bir gazetede çalışmak, yazılarla çizilerle meşgul olmak, onları okuyucuya aktarmak, düşünce aleminin labirentlerinde entellektüel faaliyetlerin içinde olmak, ne kadar büyük bir ‘haz’dır bilir misiniz?..
Yaptığınız işten keyif alın...
Keyif alın ki, işiniz de size keyif versin...”
***
Yazıyı okudunuz…
Şimdi Reha kardeşe birkaç soru da biz soralım:
Sen; kendi gazetende o yazını gecenin bir yarısında internete koymak için çalışan o genç çocukların kaç liraya çalıştığını biliyor musun Reha?
Yüzlerini bir kez gördün mü; ellerini sıktın mı?
Merak ediyor musun acaba; kaç saat çalışıyorlar, kadroları var mı?
Ben söyleyeyim Reha:
O çocukların arasında 500 liraya… Evet; yanlış yazmadım, asgari ücretin altında bir paraya…
Ya da bir başka deyişle; senin bir öğün yemek parana bir ay çalışan gençler var!
Çünkü patronun öyle uygun görüyor…
İnternet servisinde çalışan emekçilere fazla para verirse, iflas edeceğini düşünüyor!
Dolayısıyla; bu paraya da meslekte hiç deneyimi olmayan üniversite öğrencisi gençler razı oluyor.
İşte durum bundan ibaret Reha…
Yani asıl suçlu; senin patrone jurnallediğin o gençler değil, ucuz emek derdindeki patronun…
Hadi; onun için de bir yazı yazsana…
Sen bunu yap; ben de Gazeteciler Cemiyeti’nin önüne anıtının dikilmesi için kampanya bile başlatayım…
Ama yapamazsın Reha…
Senin gücün, sana asla yanıt veremeyecek bu çocuklara yeter!
Zaten daha güçlüleriyle de sen kavga etmezsin!
VAROL ERSOY