"GAZETECİLİK, KLASİK GAZETECİLERE BIRAKILMAYACAK KADAR CİDDİ BİR İŞTİR!.." ERTUĞRUL ÖZKÖK YAZDI!..

"Serdar Turgut bir süredir, modern gazetecilik üzerine çok ilginç şeyler yazıyor. Bunları okuyunca geçenlerde onunla bir yemekte buluşup, sohbet ettim. Benim açımdan çok yararlı oldu..."

Gazeteciye bırakılmayacak ciddi iş


NE zaman içimde biriken sıkıntıyı yazı haline getirsem aynı tepkiyle karşılaşıyorum.

"Mesaj mı vermek istiyorsun?"


Hayır mesaj falan vermek istemiyorum.

Sadece üzerime yüklenen, boğazımı sıkan siyasi iklimin, sosyal iklimin bende yarattığı stresi boşaltmaya çalışıyorum.

Bunları öyle şahsi hezeyanlar olarak falan da yazmıyorum.

Biliyorum ki, bu kadar bunalan tek insan ben değilim.

Etrafım o kadar tenha değil, tam aksine bayağı kalabalık.

Biliyorum, herkes bir tarafından kuşatılmış durumda.

Giderek daha fazla insandan aldığım izlenim şu.

İnsanlar, Ergenekon davasının topluma yaydığı negatif havadan bunalmış durumda.

Bu da, daha önceleri askeri dönemlerde tanık olduğumuz gibi, siyasi haberlerden kaçışı başlattı.

Buna "yaz etkisi" de eklenince, gazetelerin işi zorlaşıyor.

Yani bir tarafta, "medya mahallesinin" konuştuğu konular var.

Öteki tarafta toplumun başka mahallelerinin konuştuğu konular.

Böyle zamanlar gazeteciliği de tartışma zamanıdır.

Geldiğimiz noktada, gazetecilik, klasik gazetecilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir diyeceğim.

Biliyorum, gereksiz bir polemik başlayacak, onun için ifademi biraz yumuşatacağım.

"Gazetecilik artık, klasik gazetecilere bırakılmayacak kadar farklı bir yaklaşım bekliyor."

* * *

Serdar Turgut bir süredir, modern gazetecilik üzerine çok ilginç şeyler yazıyor.

Bunları okuyunca geçenlerde onunla bir yemekte buluşup, sohbet ettim.

Benim açımdan çok yararlı oldu.

Serdar, dünyada olup biteni en iyi takip eden Türk gazetecilerin başında geliyor.

Onun adını tam koyamadığı, ya da yeterince cesur ifadelerle koyamadığı bir şey var.

Artık gazeteleri taşıyan temel fonksiyon, "haber" değil.

Ya da sadece haber değil.

Ondan daha çok, hayatın bütün alanlarını kapsayan bir gazetecilik anlayışı gelişiyor.

Nedir bunlar?

* * *

Gazetelerin eğlendirme fonksiyonu sandığımızdan çok daha fazla önem kazanıyor.

Magazin, gazetelerin çok önemli bir parçası haline dönüşüyor.

Köşe yazarı sayısı arttıkça, değeri azalmıyor. Tam aksine okunan, fark yaratan köşe yazarlarının önemi daha da artıyor ve bu kişiler gazetelerin çok önemli asetleri haline geliyorlar.

Spor, moda, dekorasyon, kültür, yeme-içme çok çok önemli gazetecilik ihtisas alanlarına dönüşüyor.

Artık "önemli gazeteci" olmak için ille ve sadece siyaset yazmak gerekmiyor. Tam aksine siyasi yazarların etkisi ve önemi azalıyor.

Tanrı yazar dönemi kapanıyor. Onun yerine, şahsi bakış açısını, farkını okura kabul ettiren yazarlar dönemi açılıyor.

En önemli gelişme ise şu. Artık "anonim", "ruhsuz" gazetecilik dönemi tarihe karışıyor. Onun yerini, patronunun, yöneticisinin, sayfa hazırlayanının, şahsi aurasını, rengini, farkını hem şirkete; hem gazeteye yansıtan, yani "ruhu olan" gazetecilik alıyor.

* * *

Gazeteciliğe başladığımdan beri hep şunu savundum:

İçinden insan ruhu geçmeyen, insan heyecanı, merakı geçmeyen bir gazetecilik artık mümkün değildir.

Bunu da önce kendi üzerimde ispat etmeye çalıştım.

Küçük ve büyük yanlarım dahil, karakterimin her tarafını, bütün rengimi okura açan, şeffaf bir gazetecilik zihniyetini benimsedim.

Geleceğin parlak yazarlarının da bu zihniyetteki insanlar arasından çıkacağını gördüm.

Nereden bakarsanız bakın, gazetecilikte yeni bir dönem açılıyor.

Yani klasik gazeteciler için hayat zorlaşıyor, ama insana ait hiçbir şeye şaşırmayan gazeteciliğin yıldızı parlıyor.

Ertuğrul Özkök/Hürriyet