"GAZETECİLİK CEM YILMAZ VE SEZEN AKSU'YA BIRAKILMAYACAK KADAR ÖNEMLİDİR!..
Radikal düşen tirajını toparlamak için son çare magazin ve sanat dünyasının ünlülerinden medet umuyor.Orhan Pamuk'un hazırladığı gazeteden sonra,bu kez Sezen Aksu "23 Nisan" tarzı yayın yönetmenliği yapacak.Oray Eğin işte bu denemelere tepki gösterdi
Fark etmişsinizdir, iki gündür şakasını yapıyorum, belki bir başkası Radikal'de olan bitenlerle ilgili vahim durumu yazar diye. Hiç kimseden ses çıkacağa benzemiyor; iş başa düştü demektir. Bir tek dün Ertuğrul Özkök, haklı olarak Orhan Pamuk'un bir günlük yayın yönetmenliğinden daha 'zekice' bir sonuç beklediğini yazdı.
Tehlikeyi görmüyor musunuz? Radikal'in asıl yaptığı gazeteciliği öldürmektir.
Bir kere pazar günü Cumhuriyet'in geçmişiyle ilgili bir haberin manşete taşınması bana gazeteciliğin fazlasıyla kişisel amaçlar için kullanıldığı izlenimini verdi. Bellki bir garez, bir hesap var ortada.
Gazeteci olmayanlarda böylesi bir iş kazasını anlamak mümkün olsa da kabullenmek imkansız. Şunu merak ediyorum: Orada gazetecilik mi yapılıyor evcilik mi oynanıyor?
Bundan sonra yayın yönetmenliği koltuğuna oturacak isimler listesi şaka gibi. Ben espri yapmıştım, Sezen Aksu gerçek oldu. Duyduğum kadarıyla iki hafta sonra konuk genel yayın yönetmeni de Cem Yılmaz olacak. Eş-dost-ahbap ilişkileriyle gazetecilik yapılıyor işte; evcilik oynuyorlar düpedüz...
Türkiye'de çıkan bir gazetenin böylesi bir lüksü var mı, onu da düşünmek gerek. Burası her an haberle kaynayan bir ülke, üstelik gazetelerin de tek bir çıkış amacı var: Toplumu bilgilendirmek ve haberdar etmek. Ulusal bir gazetenin bir günlük de olsa manşetini kişisel bir meseleye ayırma hakkı olmamalı. Burası gündemin hiç değişmediği, İsveç gibi hayatın rutin bir akışının olduğu dolayısıyla gazetelerde böylesi oynamalara müsait bir ülke de değil üstelik.
Türkiye, çocukların şehit olduğu, genç kızların tecavüze uğradığı, insanların giderek karanlıkta sokağa çıkmamaya başladığı, terörün gündelik ha-yata nüfuz ettiği bir ülke.
Dünkü Vatan, Guetemalalı kıza tecavüz edenleri manşete çıkarmış mesela. Böyle bir haber Radikal'in olsa, bunu Sezen Aksu'nun gözünden mi okuyacağız, Cem Yılmaz'ın mı? Haber vermenin toplumsal sorumluluk olduğu bir ülkede Cem Yılmaz'ın gözüyle bunları okumanın adı nedir?
Ben söyleyeyim: Ayıptır. Çok merak ediliyorsa Sezen Aksu'nun ya da Cem Yılmaz'ın günümüz haberleriyle ilgili ne düşündükleri, Neşe Düzel görevlendirilir ve onlarla bir söyleşi yapar. Ama kalkıp gazetenin en kutsal koltuğu olan genel yayın yönetmenliğinin karşısına bu evcilik oyununa katılanların isimlerini yazmak büyük bir meslek utancıdır. Bu ne sempatiklik, ne jest ne de zekice yapılan bir komikliktir; olsa olsa mesleğin kimlere kaldığının işaretidir.
Ben gazeteciliğin Sezen Aksu'ya kalmasından dolayı utanç duyuyorum.
Cem Yılmaz'ın genel yayın yönetmeni yapılmasının ayıbını bu meslekten silemeyeceğimizden korkuyorum. Bir günlük de olsa...
Susmayın. Mesleğinize sahip çıkın. Gazetecilik Cem Yılmaz'a bırakılacak kadar basit değildir. Radikal'in bu hamlesine sempatiyle yaklaşanlar, alkışlayanlar suçun bir parçası olduklarını unutmasınlar: Bu mesleğin ölümünde katiller kadar, failleri alkışlayanların da katkısı vardır.
Eğer suça ortak olacaksanız bari benim bir arkadaşımın beş yaşındaki oğlu Aren'i de bir günlüğüne gazetenin genel yayın yönetmeni yapın. Ben gözümle gördüm, çok güzel gazete hazırlıyor, çok güzel manşetler atıyor. Denemeye değer, Cem Yılmaz'dan da Sezen Aksu'dan da iyi olacağına eminim.http://
Tehlikeyi görmüyor musunuz? Radikal'in asıl yaptığı gazeteciliği öldürmektir.
Bir kere pazar günü Cumhuriyet'in geçmişiyle ilgili bir haberin manşete taşınması bana gazeteciliğin fazlasıyla kişisel amaçlar için kullanıldığı izlenimini verdi. Bellki bir garez, bir hesap var ortada.
Gazeteci olmayanlarda böylesi bir iş kazasını anlamak mümkün olsa da kabullenmek imkansız. Şunu merak ediyorum: Orada gazetecilik mi yapılıyor evcilik mi oynanıyor?
Bundan sonra yayın yönetmenliği koltuğuna oturacak isimler listesi şaka gibi. Ben espri yapmıştım, Sezen Aksu gerçek oldu. Duyduğum kadarıyla iki hafta sonra konuk genel yayın yönetmeni de Cem Yılmaz olacak. Eş-dost-ahbap ilişkileriyle gazetecilik yapılıyor işte; evcilik oynuyorlar düpedüz...
Türkiye'de çıkan bir gazetenin böylesi bir lüksü var mı, onu da düşünmek gerek. Burası her an haberle kaynayan bir ülke, üstelik gazetelerin de tek bir çıkış amacı var: Toplumu bilgilendirmek ve haberdar etmek. Ulusal bir gazetenin bir günlük de olsa manşetini kişisel bir meseleye ayırma hakkı olmamalı. Burası gündemin hiç değişmediği, İsveç gibi hayatın rutin bir akışının olduğu dolayısıyla gazetelerde böylesi oynamalara müsait bir ülke de değil üstelik.
Türkiye, çocukların şehit olduğu, genç kızların tecavüze uğradığı, insanların giderek karanlıkta sokağa çıkmamaya başladığı, terörün gündelik ha-yata nüfuz ettiği bir ülke.
Dünkü Vatan, Guetemalalı kıza tecavüz edenleri manşete çıkarmış mesela. Böyle bir haber Radikal'in olsa, bunu Sezen Aksu'nun gözünden mi okuyacağız, Cem Yılmaz'ın mı? Haber vermenin toplumsal sorumluluk olduğu bir ülkede Cem Yılmaz'ın gözüyle bunları okumanın adı nedir?
Ben söyleyeyim: Ayıptır. Çok merak ediliyorsa Sezen Aksu'nun ya da Cem Yılmaz'ın günümüz haberleriyle ilgili ne düşündükleri, Neşe Düzel görevlendirilir ve onlarla bir söyleşi yapar. Ama kalkıp gazetenin en kutsal koltuğu olan genel yayın yönetmenliğinin karşısına bu evcilik oyununa katılanların isimlerini yazmak büyük bir meslek utancıdır. Bu ne sempatiklik, ne jest ne de zekice yapılan bir komikliktir; olsa olsa mesleğin kimlere kaldığının işaretidir.
Ben gazeteciliğin Sezen Aksu'ya kalmasından dolayı utanç duyuyorum.
Cem Yılmaz'ın genel yayın yönetmeni yapılmasının ayıbını bu meslekten silemeyeceğimizden korkuyorum. Bir günlük de olsa...
Susmayın. Mesleğinize sahip çıkın. Gazetecilik Cem Yılmaz'a bırakılacak kadar basit değildir. Radikal'in bu hamlesine sempatiyle yaklaşanlar, alkışlayanlar suçun bir parçası olduklarını unutmasınlar: Bu mesleğin ölümünde katiller kadar, failleri alkışlayanların da katkısı vardır.
Eğer suça ortak olacaksanız bari benim bir arkadaşımın beş yaşındaki oğlu Aren'i de bir günlüğüne gazetenin genel yayın yönetmeni yapın. Ben gözümle gördüm, çok güzel gazete hazırlıyor, çok güzel manşetler atıyor. Denemeye değer, Cem Yılmaz'dan da Sezen Aksu'dan da iyi olacağına eminim.http://