GAZETECİLİĞİN DUAYEN İSMİNDEN BİR BAŞKA DUAYEN ALTAN ÖYMEN'E BÜYÜK ÖVGÜ!
BEN, meslek büyüğümüz olan Altan Öymen'i, kendini tüketerek başkalarına sürekli ışık veren bir kandile benzetirim.
78 yaşında bir delikanlı
BEN, meslek büyüğümüz olan Altan Öymen’i, kendini tüketerek başkalarına sürekli ışık veren bir kandile benzetirim. Öymen, basın dünyasında birçok gazetecinin hocasıdır.
Onu, 1972 yılında, ANKA Ajansı’nı kurduğu günden beri tanırım. ANKA, iyi habercilik yapan dinamik bir ajanstı. O tarihlerde, tirajı milyona vuran Günaydın Gazetesi’ni yönetiyordum. ANKA, özel istihbarat servisimiz gibiydi, sadece bize servis yapıyordu.
1970’li yıllarda, Çin, “Kızıl Çin” adıyla, demir yumruk altında yönetilen, kapıları dünyaya sımsıkı kapalı bir ülkeydi. Tüm gazeteciler Çin’e gidip röportaj yapmak için yanıp tutuşuyordu ama bunu kimse başaramıyordu.
***
Altan Öymen, imkânsızı başardı, Çin’e vize aldı. Napolyon’un “İmkânsızlık, yalnız sersemlerin sözlüklerinde bulunan bir kelimedir” sözlerini doğru çıkardı.
Altan Öymen, bir ay sonra Kızıl Çin’den, muhteşem bir röportajla döndü. Adını beraber koyduk:
“UYANAN DEV: ÇİN”
Röportajı, birinci sayfadan başlayarak yayınladım. Altan Öymen gibi bir gazetecinin hazırladığı röportaj nasıl olur, tahmin etmek zor değil...
Günaydın Gazetesi hızla tiraj aldı, röportaj Türkiye’de günlerce konuşuldu, tartışıldı. Altan Öymen, bugün dünya ticaretine hâkim olan Çin’in muhteşem geleceğini daha o günlerde görmüştü.
***
Bu anımı niye anlattım?
Altan Öymen, geçtiğimiz pazar günü Hilton Oteli’nin Şadırvan Salonu’nda, gazetecilikteki 60’ıncı yılını kutladı.
Öymen, kutlama gecesine beni ve eşim Emel’i de davet etti ama o tarihte İstanbul’dan çok uzaklarda olduğumuz için katılamadık. 60’ıncı yıl gecesine giden dostlarım “Görkemli bir toplantı oldu” dediler. Ben de sevgili dostumuzu bu sütunda kutluyorum.
***
Altan Öymen, 60 yıl önce 18 yaşında iken, 2 Aralık 1950 günü Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladığını anlatır. Pek çok gazetede, ajansta, muhabirlikten köşe yazarlığına ve genel yayın yönetmenliğinden patronluğa kadar, her dalda görev yapmıştır.
1972 yılındaki sıkıyönetim sırasında Diyarbakır’da “uçak kaçırma suçundan” tutuklandı ama tabii ki, bu suçlama asılsız çıktı, serbest bırakıldı.
1975 yılında, rahmetli Uğur Mumcu ile birlikte “hayali mobilya ihracatı” yolsuzluğunu ortaya çıkardı.
1977’de milletvekili seçilip Turizm ve Tanıtma Bakanı oldu. Bu arada CHP Grup Başkanvekilliği yaptı.
1999’da, Deniz Baykal’ın istifası üzerine CHP Genel Başkanı seçildi ve partiyi yenilemeye çalıştı. Ancak, 2000 yılındaki kurultayda, CHP yine “Deniz Baykal” dedi.
***
Öymen, gazetecilerin “Altan Abisi”dir. Halen Radikal Gazetesi’nde köşe yazarı olarak mesleğe devam eden Altan Öymen, 78 yaşında bir delikanlıdır ve hâlâ ilk günkü gibi gazetecilik heyecanı içindedir.
Yazıyı, Aydın Doğan’ın, Altan Öymen için söylediği sözlerle bitiriyorum:
“Uzun yıllar birlikte mesai yaptığımız için Altan Öymen’deki gazetecilik ruhunun ne kadar kuvvetli olduğunu en iyi bilen insanlardan biriyim... Altan Öymen gazeteciliğinde ‘ne kadar tez canlı ve ataksa’, uzun yıllar süren başyazarlığında ‘bir o kadar soğukkanlı’ olmuştur... Hem gazeteci olarak onunla çalışmış, hem de dostluk etmiş olmak, benim için her zaman çok özel bir değer taşımıştır ve taşımaya devam edecektir.”
Rahmi TURAN / HÜRRİYET
BEN, meslek büyüğümüz olan Altan Öymen’i, kendini tüketerek başkalarına sürekli ışık veren bir kandile benzetirim. Öymen, basın dünyasında birçok gazetecinin hocasıdır.
Onu, 1972 yılında, ANKA Ajansı’nı kurduğu günden beri tanırım. ANKA, iyi habercilik yapan dinamik bir ajanstı. O tarihlerde, tirajı milyona vuran Günaydın Gazetesi’ni yönetiyordum. ANKA, özel istihbarat servisimiz gibiydi, sadece bize servis yapıyordu.
1970’li yıllarda, Çin, “Kızıl Çin” adıyla, demir yumruk altında yönetilen, kapıları dünyaya sımsıkı kapalı bir ülkeydi. Tüm gazeteciler Çin’e gidip röportaj yapmak için yanıp tutuşuyordu ama bunu kimse başaramıyordu.
***
Altan Öymen, imkânsızı başardı, Çin’e vize aldı. Napolyon’un “İmkânsızlık, yalnız sersemlerin sözlüklerinde bulunan bir kelimedir” sözlerini doğru çıkardı.
Altan Öymen, bir ay sonra Kızıl Çin’den, muhteşem bir röportajla döndü. Adını beraber koyduk:
“UYANAN DEV: ÇİN”
Röportajı, birinci sayfadan başlayarak yayınladım. Altan Öymen gibi bir gazetecinin hazırladığı röportaj nasıl olur, tahmin etmek zor değil...
Günaydın Gazetesi hızla tiraj aldı, röportaj Türkiye’de günlerce konuşuldu, tartışıldı. Altan Öymen, bugün dünya ticaretine hâkim olan Çin’in muhteşem geleceğini daha o günlerde görmüştü.
***
Bu anımı niye anlattım?
Altan Öymen, geçtiğimiz pazar günü Hilton Oteli’nin Şadırvan Salonu’nda, gazetecilikteki 60’ıncı yılını kutladı.
Öymen, kutlama gecesine beni ve eşim Emel’i de davet etti ama o tarihte İstanbul’dan çok uzaklarda olduğumuz için katılamadık. 60’ıncı yıl gecesine giden dostlarım “Görkemli bir toplantı oldu” dediler. Ben de sevgili dostumuzu bu sütunda kutluyorum.
***
Altan Öymen, 60 yıl önce 18 yaşında iken, 2 Aralık 1950 günü Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladığını anlatır. Pek çok gazetede, ajansta, muhabirlikten köşe yazarlığına ve genel yayın yönetmenliğinden patronluğa kadar, her dalda görev yapmıştır.
1972 yılındaki sıkıyönetim sırasında Diyarbakır’da “uçak kaçırma suçundan” tutuklandı ama tabii ki, bu suçlama asılsız çıktı, serbest bırakıldı.
1975 yılında, rahmetli Uğur Mumcu ile birlikte “hayali mobilya ihracatı” yolsuzluğunu ortaya çıkardı.
1977’de milletvekili seçilip Turizm ve Tanıtma Bakanı oldu. Bu arada CHP Grup Başkanvekilliği yaptı.
1999’da, Deniz Baykal’ın istifası üzerine CHP Genel Başkanı seçildi ve partiyi yenilemeye çalıştı. Ancak, 2000 yılındaki kurultayda, CHP yine “Deniz Baykal” dedi.
***
Öymen, gazetecilerin “Altan Abisi”dir. Halen Radikal Gazetesi’nde köşe yazarı olarak mesleğe devam eden Altan Öymen, 78 yaşında bir delikanlıdır ve hâlâ ilk günkü gibi gazetecilik heyecanı içindedir.
Yazıyı, Aydın Doğan’ın, Altan Öymen için söylediği sözlerle bitiriyorum:
“Uzun yıllar birlikte mesai yaptığımız için Altan Öymen’deki gazetecilik ruhunun ne kadar kuvvetli olduğunu en iyi bilen insanlardan biriyim... Altan Öymen gazeteciliğinde ‘ne kadar tez canlı ve ataksa’, uzun yıllar süren başyazarlığında ‘bir o kadar soğukkanlı’ olmuştur... Hem gazeteci olarak onunla çalışmış, hem de dostluk etmiş olmak, benim için her zaman çok özel bir değer taşımıştır ve taşımaya devam edecektir.”
Rahmi TURAN / HÜRRİYET