GAZETECİLERİN TÜRKİYE GEZİSİ İSVEÇ'TE TARTIŞMA YARATTI!
14 gazetecinin Türkiye'de 5 gün süresince ağırlaması ve tüm masraflarının devlet bütçesinden karşılanması İsveç'te gazetecilik etiği tartışmasını başlattı.
Hükümetin İsveç’ten davet ettiği 14 gazetecinin Türkiye’de 5 gün süresince ağırlaması ve tüm masraflarının devlet bütçesinden karşılanması İsveç’te gazetecilik etiği tartışmasını başlattı.
Nisan ayının başlarında Türkiye’nin Stockholm Büyükelçliği İsveç’ten bir grup gazeteciyi Türkiye’ye götürmek için girişimde bulundu. İhlas Haber Ajansı İsveç Temsilcisi Metin Altınışık yönetimde bulunduğu Yabancı Gazeteciler Derneği’ne geziyi örgütleme önerisi getirdi. Ancak bu öneri derneğin yönetim kurulu toplantısında reddedildi. Derneğin böylesi bir geziye katkıda bulunamayacağı kendisine iletildi.
15 Nisan günü aralarında İHA İsveç Temsilcisi Metin Altınışık ve Cumhuriyet Gazeteci İsveç Temsilcisi ve NTV Muhabiri Osman İkiz’in yer aldığı 14 kişilik grup Türkiye’ye geldi. Başbakanlık tarafından hazırlanan program uyarınca Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış başta olmak üzere yetkililerle bir dizi görüşmelerde bulundu.
Gezi KCK Başın davasının duruşmasının başladığı günlerde yapılması İsveç’te hem tepki çekti hem de gazetecilik etiği tartışmalarını alevlendirdi.
26’sı tutuklu 46 gazetecinin yargılanması süreken, İsveç’ten gelen gazetecilerin Egemen Bağış ve diğer yetkililerle görüşmeleri ve çeşitli hediyeler vermeleri tepkilere neden oldu.
İsveç’in ikinci büyük gazetesi, 820 bin tirajlı Expressen’de yayımlanan bir makalede "dünyanın en büyük gazeteci hapishanesinin Türkiye’de bulunduğu hatırlatıyor" ve gezi gazetecilik etiği açısından sorgulanıyor.
Svart-Vitt Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kurdo Baksi ve Murat Kuseyri’nin imzalarının yar aldığı makalede “Sınır Tanımayan gazeteciler”in raporunda ifade özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin 179 devlet arasında 154. sırada olduğuna, Çin ve İran’dakinden fazla gazetecinin cezaevlerinde bulunduğuna, son 3 yıl içinde 10 bine yakın kişinin terörle mücadele yasalarına muhaleffetten tutuklandığına dikkat çekildikten sonra şu görüşlere yer veriliyor:
“68 gazeteci ve 115 civarında sendikacı eleştirel konuşma yaptııkları veya makale yazdıkları için cezaevlerinde. Buna rağmen aralarında İsveç Gazeteciler Federasyonu (SJF) üyelerinin de bulunduğu 14 gazeteci Türkiye’ye gitti. Tüm giderleri; uçak, yiyecek masrafları, kaldıkları 5 yıldızlı otellerin faturası cezaevindeki gazetecileri ‘terörist’, ‘katil’ ve ‘tecavüzcü’ olarak suçlayan AB Bakanı Egemen Bağış’ın lobi bütçesinden karşılandı. Dünyanın en büyük toplu gazetecilik davası başlar, 26’sı tutuklu 46 gazeteci yargılanırken İsveçli gazeteciler her biri 650 kron ödeyerek aldıkları hediyeyi Egemen Bağış’a veriyordu.”
Makalede Fransa, Almanya ve Belçika’dan gelen gazetecilerin tutuklu meslekdaşlarını desteklemek için mahkemeler önünde gösteriler yaparken İsveçli gazetecilerin Türk yetkililerle dostluk ilişkisi geliştirmeleri, lüks otel ve restoranlarda ağırlanmayı kabul etmeleri eleştiriliyor.
Baksi ve Kuseyri İsveç Gazeteciler Federasyonu’nun (SJF) belirlediği etik kuralların bu tür davetleri, hediye almayı veya firma ve devlet yetkilileriyle yakın ilişkiler içine girmemeyi öngördüğünü belirttikten sonra, SJF Yönetimine “Her gün gazetecileri tutuklayan bir rejimin davetini kabul eden üyeleriniz hakkında ne düşünüyor sunuz” sorusunu yöneltiyorlar.
Nisan ayının başlarında Türkiye’nin Stockholm Büyükelçliği İsveç’ten bir grup gazeteciyi Türkiye’ye götürmek için girişimde bulundu. İhlas Haber Ajansı İsveç Temsilcisi Metin Altınışık yönetimde bulunduğu Yabancı Gazeteciler Derneği’ne geziyi örgütleme önerisi getirdi. Ancak bu öneri derneğin yönetim kurulu toplantısında reddedildi. Derneğin böylesi bir geziye katkıda bulunamayacağı kendisine iletildi.
15 Nisan günü aralarında İHA İsveç Temsilcisi Metin Altınışık ve Cumhuriyet Gazeteci İsveç Temsilcisi ve NTV Muhabiri Osman İkiz’in yer aldığı 14 kişilik grup Türkiye’ye geldi. Başbakanlık tarafından hazırlanan program uyarınca Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış başta olmak üzere yetkililerle bir dizi görüşmelerde bulundu.
Gezi KCK Başın davasının duruşmasının başladığı günlerde yapılması İsveç’te hem tepki çekti hem de gazetecilik etiği tartışmalarını alevlendirdi.
26’sı tutuklu 46 gazetecinin yargılanması süreken, İsveç’ten gelen gazetecilerin Egemen Bağış ve diğer yetkililerle görüşmeleri ve çeşitli hediyeler vermeleri tepkilere neden oldu.
İsveç’in ikinci büyük gazetesi, 820 bin tirajlı Expressen’de yayımlanan bir makalede "dünyanın en büyük gazeteci hapishanesinin Türkiye’de bulunduğu hatırlatıyor" ve gezi gazetecilik etiği açısından sorgulanıyor.
Svart-Vitt Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kurdo Baksi ve Murat Kuseyri’nin imzalarının yar aldığı makalede “Sınır Tanımayan gazeteciler”in raporunda ifade özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin 179 devlet arasında 154. sırada olduğuna, Çin ve İran’dakinden fazla gazetecinin cezaevlerinde bulunduğuna, son 3 yıl içinde 10 bine yakın kişinin terörle mücadele yasalarına muhaleffetten tutuklandığına dikkat çekildikten sonra şu görüşlere yer veriliyor:
“68 gazeteci ve 115 civarında sendikacı eleştirel konuşma yaptııkları veya makale yazdıkları için cezaevlerinde. Buna rağmen aralarında İsveç Gazeteciler Federasyonu (SJF) üyelerinin de bulunduğu 14 gazeteci Türkiye’ye gitti. Tüm giderleri; uçak, yiyecek masrafları, kaldıkları 5 yıldızlı otellerin faturası cezaevindeki gazetecileri ‘terörist’, ‘katil’ ve ‘tecavüzcü’ olarak suçlayan AB Bakanı Egemen Bağış’ın lobi bütçesinden karşılandı. Dünyanın en büyük toplu gazetecilik davası başlar, 26’sı tutuklu 46 gazeteci yargılanırken İsveçli gazeteciler her biri 650 kron ödeyerek aldıkları hediyeyi Egemen Bağış’a veriyordu.”
Makalede Fransa, Almanya ve Belçika’dan gelen gazetecilerin tutuklu meslekdaşlarını desteklemek için mahkemeler önünde gösteriler yaparken İsveçli gazetecilerin Türk yetkililerle dostluk ilişkisi geliştirmeleri, lüks otel ve restoranlarda ağırlanmayı kabul etmeleri eleştiriliyor.
Baksi ve Kuseyri İsveç Gazeteciler Federasyonu’nun (SJF) belirlediği etik kuralların bu tür davetleri, hediye almayı veya firma ve devlet yetkilileriyle yakın ilişkiler içine girmemeyi öngördüğünü belirttikten sonra, SJF Yönetimine “Her gün gazetecileri tutuklayan bir rejimin davetini kabul eden üyeleriniz hakkında ne düşünüyor sunuz” sorusunu yöneltiyorlar.