GAZETECİLERİN GİREMEDİĞİ ŞEMDİNLİ'DE NELER OLUYOR?

Şemdinli'de neler oluyor sorusuna yanıtı Fikret Bila, bölgeye giden CHP Heyetinden aldı...

Şemdinli’de iki haftayı aşkın süredir çatışmalar sürüyor. PKK’nın Şemdinli’yi ele geçirmek üzere başlattığı saldırılara karşılık veren güvenlik güçlerinin operasyonları devam ediyor.
Bu süre içinde hükümet cephesinden detaylı bir açıklama gelmedi. Şemdinli’ye giriş-çıkışlar kontrol altına alındı. Bölgeye gazeteciler sokulmuyor.
Bu koşullarda CHP heyeti, Şemdinli’ye girdi, halkla ve yetkililerle görüştü. Neler olup bittiğini anlamaya çalıştı.
CHP heyetinden İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’le dün konuştum. Yüksel, gözlemlerini paylaşırken şu bilgileri verdi:

“Suriyeli ve İranlılar da var
“Önce şunu söylemeliyim ki, olayın Suriye ve İran boyutu da var. Bu nedenle farklı noktalara gidebilir. Örneğin Vali, Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü’nden aldığımız bilgiye göre Şemdinli’ye saldıran PKK’lılar arasında Suriye ve İran uyruklular var. Güvenlik güçleri, 5 PKK’lının cenazesine ulaşmışlar. Yaptıkları kimlik incelemesinden, birinin Çukurca’dan, birinin Şırnak’tan olduğunu tespit etmişler. İkisinin ise Suriye, birinin de İran uyruklu olduğu anlaşılmış. Bu durum da gösteriyor ki, PKK’nın Şemdinli’ye çok yakın olan kamplarında Suriye ve İran uyruklu PKK’lıların sayısı azımsanmayacak ölçüde.”

“Halkı kışkırtma”
Yüksel’in aldığı bilgiler ve gözlemlerine göre, PKK, Şemdinli’de halkı güvenlik güçlerine karşı kışkırtmaya çalıştı; ancak başarılı olamadı. Yüksel’in gözlemleri şöyle:
“Yetkililer, bize PKK’nın halkın içine sızdığını, köylere girdiğini belirttiler. Buralardan saldırarak halkı güvenlik güçleriyle karşı karşıya getirmeye çalışmışlar, ancak halktan böyle bir destek görmemişler. Bulundukları yerleri terk etmişler. Anladığımız kadarıyla bu saldırının amacı Şemdinli’yi ele geçirmek, halka ‘hâkimiyet bizde’ mesajı vermek. Ancak güvenlik güçlerinin müdahalesiyle bunu başaramamışlar. Şemdinli civarındaki 10 mezradan 6’sında yaşayanlar, iki ateş arasında kalmış ve mezralarını terk etmişler. Kalan 4 mezradakiler ise, kadın ve çocukları göndermişler.”

Çatışmalar sürüyor
Yüksel, Şemdinli’de bulundukları süre içinde çatışmaların devam ettiğini belirterek, şu bilgileri paylaştı:
“Biz, Şemdinli’ye geldiğimizde de çatışmalar kente çok yakın yerlerde devam ediyordu. Üstümüzden top mermileri geçiyordu. Helikopterlerin biri gidiyor, biri geliyordu. Çatışma sesleri yakından duyuluyordu.”

Neden bitmiyor?
Yüksel’e çatışmaların iki haftayı aşkın süredir devam ettiğini anımsatarak, nedenini sorduğumda şu karşılığı verdi:
“Uzun sürmesinin nedeni başlangıçta PKK’lıların halkın arasına girmiş olmaları. Diğer önemli neden ise, bölgede sınır kontrolünün olmaması. PKK’nın Hakurk ve Haftanin kampları, Şemdinli’ye çok yakın. Oraya kaçıyorlar ve tekrar gelebiliyorlar. Coğrafya buna müsait. Bir grup kampa kaçarken, bir başka grup gelebiliyor. Ayrıca teröristler, ağır silahlar kullanıyorlar. Doçka gibi. Bulundukları yerlerde direnmeye çalışıyorlar, kampa kaçmaları kolay oluyor ve hemen yeni bir grup gönderebiliyorlar.”

150 terörist, 500 asker
Yüksel, operasyona katılan asker ve teröristlerin sayısı hakkında kamuoyuna yansıyan bilgilerin gerçeği yansıtmadığını da belirterek, şöyle devam etti:
“Operasyona 2.500 askerin katıldığı yolunda haberler yapıldı, PKK’lıların da 300-500 kişilik bir grup olduğu yönünde bilgiler yer aldı. Bu rakamlar gerçeği yansıtmıyor. Bizim yetkililerden aldığımız bilgiye göre 100-150, en fazla 200 kişilik bir PKK grubu söz konusu. Operasyona katılan asker sayısı ise 500-600 civarında.”

Halkın isteği
Yüksel, Şemdinli’de vatandaşlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüştüklerini ve taleplerini dinlediklerini de aktararak şu bilgiyi verdi:
“Eskiden biz rozetlerimizi takıp gezemezdik. Bu kez Şemdinli’de de, Hakkâri’de de halk bizi çok iyi karşıladı. Vatandaşların işsizlik, yoksulluk şikâyetlerinin yanı sıra taleplerinin başında huzur, geliyor. ‘Huzur istiyoruz’ diyorlar. Bu sorunu CHP’nin çözebileceğini ifade eden çok sayıda vatandaşımız oldu. CHP’ye ayrıca kurucu parti sorumluluğu da yüklüyorlar. ‘Bu işi siz çözersiniz, daha önce birliği, beraberliği CHP sağlamıştı’ diyorlar. Hatta sorumluluk yüklerken, ‘80 yıldır niye çözmediniz?’ diye eleştirilerde de bulundular. Sivil toplum örgütleri de tek kelimeyle ‘barış istiyoruz, bunun için herkes üzerine düşeni yapmalıdır’ dediler. CHP, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun önerdiği gibi dört partinin bir araya gelerek çözüm üretmesi konusunda her türlü özveriye hazırdır.”

Fikret Bila/Milliyet