"GAZETECİLERİ GÖRÜNCE BACAKLARIM BOŞALIYORDU"!..ŞEHRAZAT İLK KEZ KONUŞTU!..

Sezon finali canlı yayımlanan "Binbir Gece"nin başrol oyuncusu Bergüzar Korel, canlı yayınlanan finalin perde arkasını anlattı. Bergüzar Korel ve Şehrazat arasında benzerlik var mı?

İtiraf ediyorum, onunla buluşmaya giderken topuklu ayakkabı giydim, saçımı da topuz yaptım. Maksat geri kalmayayım! Ama Bergüzar Korel saçları açık, makyajsız, ayağında sandaletlerle girdi Les Ottomans'dan içeri... Geri kalmayayım derken hevesim kursağımda kaldı.
Eskişehir'den yol yorgunu geldi randevumuza, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın (TEGV) Sokak Tiyatrosu çalışması için çocuklarla oyun çıkarıyor orada. O kadar ayağının tozuyla geldi ki, üzerindeki elbiseyi bile biraz önce alıp giymişti.
Yediğim ikinci gol de karakteriyle ilgiliydi. Ağır, ciddi, haydi bir itirafta daha bulunayım biraz sıkıcı olduğunu sanıyordum. Halbuki neşeli, konuşkan, sıcakkanlı bir kadınla karşılaştım. Eskilerin "resmi samimi"' dediklerinden biri Bergüzar Korel. İçtenliğine şüphe yok ama birdenbire canciğer kuzu sarması da olmuyor.
Ciddiyeti konusunda yanılmadım ama. Hayata bakışı ciddi Bergüzar Korel'in. "Binbir Gece" dizisinin başarısı, getirdiği ün döndürmemiş gözünü belli ki. Sakin sakin yürüyor yolunda. Ben konuştukça sevdim onu, dahası beğendim. Hele ki Arnavut olduğunu öğrenince kan çekti, besbeter sevdim.
Üçüncü gol ise Tan Sağtürk konusunda ağlarıma takıldı. Konuşmak istemedi özel hayatından. "Röportajda Tan adı geçmezse beni tefe koyarlar" dedim, verdiği cevabı aynen aktarıyorum: "Utandı, yanakları kızardı yazarsın." Yazdım işte, başka soru sormayın!

"Binbir Gece"nin sezon finalinin canlı yayımlanacağını ne zaman öğrendiniz?
İki sene önce ilk toplantıda. Bana önce "Sen Şehrazat'sın" dediler, sonra da "Finali canlı yapacağız".

Sonuçtan memnun musunuz?
Canlı yayın dönüp arkama baktığım zaman benim için çok zevkli bir şeydi.

Çok da eleştirildi ama...
"Görün bakın herkes kıskançlığından çatlasın" diye yapılmadı bu iş. İyi niyetle bir şey denendi. Herkes bir kusur buldu, hatta hakarete varan yazılar okudum. Neden? Kimsenin ekmeğiyle oynamadık ki. Ben böyle bir deneyimin içinde yer aldığım için çok mutluyum.

Nasıldı o gece, onu anlatır mısınız?
Ben heyecanlandığım zaman donup kalıyorum. Beni görenler "A, heyecanlı değil misin?" diyordu. Halbuki çevredeki her şey uğultu... Bir kere çok üşüdük ama yayında o soğuğu hiç hissetmedim. Finalde ne yaptığımı, o sahneyi nasıl oynadığımı hatırlamıyorum. Sadece yönetmenimiz Kudret'in (Sabancı) "Mevzuya gir" dediğini duydum kulaklıktan. Sadece onu hatırlıyorum. Son reklam arasında -ki 9 dakikaydı-, bana o kanın akacağı ekipmanın bağlanması gerekiyordu. Sadece orada biraz çıldırdım yetişemeyeceğim diye.

Zor değil miydi canlı oynamak?
Bir yandan oynamaya çalışıyorsunuz, bir yandan kulaklığınızdan direktifler geliyor. Çok komik bir şey bu. Son sahnede Kudret "Kan aksııın" diye kulaklıktan sesleniyor. Uzaktan kumandalı mekanizma harekete geçecek diye bekliyoruz. Ben önce ağrıdan bağırmaya başladım ama bir zaman sonra kan gelmiyor diye panikledim. Güya canım yanıyor; ama aslında ya kan akmazsa diye ağlıyordum.

Ne yapardınız kan akmasaydı?
Hiçbir şey, oynayacaktım yine.

Final bölümündeki birçok sahne için "O öyle olur mu?" dedi seyirci.
Sonuçta biz oyuncuyuz ve bize ne söyleniyorsa o sırada onu yapıyoruz.

"Şehrazat'ı mazur görüyorum"

Kendinizi rahat hissetm