GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ CAN ATAKLI'YI NEDEN RAHATSIZ ETTİ?
"35 yıllık gazeteciyim, o kalabalıkta 'selam verebileceğim' bir tanıdık bile yoktu."
İşte Vatan yazarı Can Ataklı’yı rahatsız eden o olay...
Rahatsız oldum
Çarşamba akşamüzeri cep telefonuma Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden bir mesaj geldi. “Gazetecilere özgürlük yürüyüşü bugün saat 19.30’da Taksim’de” yazıyordu.
Gazetecilikten başka hiçbir gailesi olmayan Vatan muhabiri Çağdaş Ulus’un gözaltına alınmasına çok canım sıkılmıştı.
Çağdaş çok genç bir muhabir arkadaşımız. Polis muhabiri olarak her türlü polisiye olaylarla ilgili haberler yaptığı gibi terör olayları ile de ilgili pek çok haberi var.
Sanıyorum Çağdaş’ın, haber alabilmek amacıyla yaptığı bazı görüşmeleri bahane ettiler herhalde, gerçek yakında ortaya çıkar.
İşte bu duyguyla, gazeteci dayanışmasına katkı sağlamak için kalkıp Taksim’e gittim.
Taksim ve İstiklal Caddesi herhangi bir gösteri olmasa bile her saat miting alanı gibi.
Taksim’de birkaç grup toplanmıştı. Biri Gerze’nin doğal kaynaklarının HES’lere kurban edilmesini protesto eden bir gruptu. Diğeri TRT için hazırlanan Ünye Fatsa arası belgeseli için bu ilçelerden gelenlerdi. Diğeri de “Özgür basın susturulamaz” yürüyüşüne katılacak bir kalabalık.
Şaşırdığım şu oldu, 35 yıllık gazeteciyim, o kalabalıkta “selam verebileceğim” bir tanıdık bile yoktu.
Elbette onlar gazeteci değil demiyorum ama, hiç kimseyi tanımıyor olmam da çok şaşırtıcı. Oysa tanıdığım gazeteci sayısı bini geçer, yüzlercesiyle de zaten çalışmışlığım vardır.
Yürüyüş başladı, sloganlar atılmaya başlandı. “Kürdistan AKP’ye mezar olacak.” Ne alaka?
Sonra “Hepimiz Kürt’üz, hepimiz BDP’yiz.” Peki bu ne alaka?
Canım sıkıldı. Kenara geçtim. Kortejin önümden geçmesini bekledim. Sonra kendi hayatıma geri döndüm.
Rahatsız oldum
Çarşamba akşamüzeri cep telefonuma Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden bir mesaj geldi. “Gazetecilere özgürlük yürüyüşü bugün saat 19.30’da Taksim’de” yazıyordu.
Gazetecilikten başka hiçbir gailesi olmayan Vatan muhabiri Çağdaş Ulus’un gözaltına alınmasına çok canım sıkılmıştı.
Çağdaş çok genç bir muhabir arkadaşımız. Polis muhabiri olarak her türlü polisiye olaylarla ilgili haberler yaptığı gibi terör olayları ile de ilgili pek çok haberi var.
Sanıyorum Çağdaş’ın, haber alabilmek amacıyla yaptığı bazı görüşmeleri bahane ettiler herhalde, gerçek yakında ortaya çıkar.
İşte bu duyguyla, gazeteci dayanışmasına katkı sağlamak için kalkıp Taksim’e gittim.
Taksim ve İstiklal Caddesi herhangi bir gösteri olmasa bile her saat miting alanı gibi.
Taksim’de birkaç grup toplanmıştı. Biri Gerze’nin doğal kaynaklarının HES’lere kurban edilmesini protesto eden bir gruptu. Diğeri TRT için hazırlanan Ünye Fatsa arası belgeseli için bu ilçelerden gelenlerdi. Diğeri de “Özgür basın susturulamaz” yürüyüşüne katılacak bir kalabalık.
Şaşırdığım şu oldu, 35 yıllık gazeteciyim, o kalabalıkta “selam verebileceğim” bir tanıdık bile yoktu.
Elbette onlar gazeteci değil demiyorum ama, hiç kimseyi tanımıyor olmam da çok şaşırtıcı. Oysa tanıdığım gazeteci sayısı bini geçer, yüzlercesiyle de zaten çalışmışlığım vardır.
Yürüyüş başladı, sloganlar atılmaya başlandı. “Kürdistan AKP’ye mezar olacak.” Ne alaka?
Sonra “Hepimiz Kürt’üz, hepimiz BDP’yiz.” Peki bu ne alaka?
Canım sıkıldı. Kenara geçtim. Kortejin önümden geçmesini bekledim. Sonra kendi hayatıma geri döndüm.