"GAZETECİLER TECRİT EDİLİYOR DENİYOR KİMSENİN KILI KIPIRDAMIYOR!"

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, "Silivri'de gazetecilere tecrit" iddialarını bugünkü köşesine taşıdı..

‘Tecrit’ deniliyor kıllar kıpırdamıyor

HEY! Sizler...

12 Eylül döneminde hapishanelerdeki mahkûmların tek kişilik hücrelere tıkılıp insandan soyutlanmalarına “en büyük zulüm” diyenler!

Hey! Sizler...
“F tipi” hapishanelere “Tecridi getiriyor!” diyerek itiraz edenler! Ve sırf bu nedenle “F tipi”ne karşı ölümüne mücadele verenler!
Hey! Sizler...
Avrupalı ağabeylerinizden Abdullah Öcalan’ın bile tecrit edilmemesi gerektiğini öğrenerek İmralı’ya Öcalan’ın kafa dengi birkaç mahkûm gönderenler!
İşitiyor musunuz?
Silivri Hapishanesi’nden “Tecrit... Tecrit... Tecrit...” sesleri yükseliyor.

* * *
İşte bakın:
Bir akşam vakti Silivri Cezaevi tutuklularından Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’ı ayırmışlar.
Balbay’ı ayrı, Özkan’ı ayrı hücreye koymuşlar.
Her ikisini de kelamsız, insansız, konuşmasız, yani sessiz bir sürece mahkûm etmişler.
Ve böylece ortaya “tartışmasız” bir tecrit uygulaması çıkmış.
Madem “tecrit”, bir insanlık suçudur. Madem “tecrit”, hapse koyularak cezalandırılan birinin ikinci bir cezaya tabi tutulması anlamına gelir.
Madem “tecrit”, ölümüne mücadele edilmesi gereken esaslı bir insan hakkı ihlalidir.
Madem “tecrit”, düşmanın bile başına gelmemesi gereken bir zulümdür.
Madem “tecrit”, Abdullah Öcalan’a bile reva görülmemesi gereken bir işkencedir.
O halde...
“Ama bana Ergenekoncu derler” falan diye ürküp sessizce geçiştirmek yerine...

Kalkıp bir ses verin.
Neydi bizim ahlak ilkemiz?
Mazluma kimlik sorulmaz.
O zaman söyleyin bakalım:
Mazluma kimlik sorulmayacağına göre tecride uğrayana kimlik sorulur mu?

Ahmet Hakan / www.hurriyet.com.tr