Tokat yiyoruz…
İki gün sesimiz çıkıyor, sonra susuyoruz.
Topluca kovuluyoruz…
Hemen unutuveriyoruz.
Yetmiyor, katlediliyoruz.
Doğru düzgün sesimizi bile çıkaramıyoruz.
Velhasıl kelam, herkesin derdini haber yapıyoruz, bir kendi söküğümüzü dikemiyoruz.
Yoldaşlarım, bugün sitemim size, kendime, herkese.
Bir eksiğiz…
Çünkü bir meslektaşımız daha katledildi.
Kocaeli’de öldürülen gazeteci Güngör Arslan, ne ilk ne de son kurban.
Olayın detaylarına girmek istemiyorum.
Yazan çizen çoktu…
Sayın Arslan’ın ölümünün anlam kazanabilmesi için, daha büyük bir pencereden bakmak istiyorum yaşananlara.
Arslan katledildi…
Sonrasında ne oldu?
Bültenlerin 5. haberi olarak kendine yer buldu.
İnternet sitelerinde detay haberdi.
Meslek kuruluşlarımız, oturdukları koltuklardan kuru kuru açıklamalar yaptı.
Mesela Gazeteciler Cemiyeti şöyle demiş:
Meslektaşlarımızın başı sağolsun. Gazetecilere artan şiddete karşı hiçbir önlem alınmıyor. Her yıl yüzlerce gazeteci şiddete uğruyor ve failler cezasız kalıyor. Failler bulunup cezalandırılmalı, takipçisi olacağız!
Kusura bakmayın ama bu klişe lafları bu uzun mu uzun ömrümde çok işittim!
Ben kendimi bildim bileli aynı cümleler.
Artık hiçbirine inancım yok.
Ortada duran gerçek şu:
Yine mesleğimize, meslektaşımıza sahip çıkamadık.
Genç okurlarım bilmezler.
Eskiden ülkede bir Bab-ı Ali kültürü vardı.
Gazeteciler arası rekabet elbette tam gazdı ama habercilik için yürütülürdü bu rekabet.
Öyle ayak oyunları çok oynanmazdı, oynansa da ayıplanırdı.
Şimdiyse birbirinin ayağını kaydırmak artık bir zorunluluk, kariyerinizde yükselmek istiyorsanız.
Aslında bu çürüme plazalara geçişle başladı.
Şirketlerin kurumsal kuralları özellikle Aydın Doğan medyası vesilesiyle, gazeteciliğe sirayet etti.
Sonrasında ipsiz sapsız ne kadar insan varsa, medya patronu yapıldı.
Uyuşturucu kaçakçısı bile.
Ha sizi şaşırtayım, tüm bunlar AK Parti iktidarından önce oldu.
Hani Doğan medyanın palazlandırdığı kendini medya şöhretlisi olanlar var ya, her gün ağlıyorlar, Erdoğan medyayı bitirdi diye.
O bitiş için, ölüp de badem gözlü olan kör Aydın Doğan’a bakmaları gerek.
Neyse, bu medya patronları, böl ve yönet taktiğini iyi uyguladı.
Biz de uyduk.
Sonuçta ne direnecek gücümüz, ne de onurumuzu koruyacak halimiz kaldı.
Tokat atan köşesine döndü sesimiz çıkmadı.
Bir diğerimizin canı alındı, sustuk.
Bir mesleği kendi ellerimizle mezara gömdük.
Başımız sağ olsun.
BİR PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR HİKAYESİ…
Muhalif medyada bir reklam yayınlandı.
Pek su yüzüne çıkmadı ama o gün bu gündür ortalık toz duman!
Hani beşli çete var ya muhalefetin sık sık dillendirdiği…
Yok ülkeyi soydular, soğana çevirdiler.
Yok yemelere doymadılar…
Onların en has üyesi Cengiz Holding.
O Cengiz Holding, gitmiş Cumhuriyet, Odatv ve Sözcü’ye reklam vermiş.
Bu gazeteler de o reklamları bir güzeeel yayınlamışlar, tabii ki parası karşılığı.
Peki nerede kaldı muhaliflik?
Reklamı alırken, hiç mi kendi yaptığınız haberleri hatırlamadınız?
Ya da Cengiz Holding’le ilgili haber yaparak mahkemeye verilen meslektaşlarınıza saygı duymadınız?
Duymamışlar demek, bu ekonomik krizde sanırım paranın önemi her şeyi aşıyor.
Bu vesileyle aldığım ilginç bir duyumu da siz sırdaşlarımla paylaşmak isterim.
Reklam yüzünden ortalık yıkılınca, bu gazetelerin yöneticileri bilin bakalım dolaylı olarak kimi suçlamış.
İBB Başkanı İmamoğlu ve Murat Ongun’u.
Odatv’yi buradan ayırıyorum çünkü bu ikiliden baya bir para alıyor.
Ama diğer iki gazete İmamoğlu ve ekibinin kendilerine maddi yardım yapmadığından,
maliyetler artmış ve var olmak dahi zorlaşmışken, bir can suyu vermediğinden şikayet ediyormuş.
‘AK Parti belediye elindeyken pek çok gazeteciyi, medya kuruluşunu besledi,
bizimkiler bizi aç bırakıyor’ diyormuş.
Elbette bu argümanlar Cengiz’den alınan reklamı haklı çıkarmaz amma…
İddialar doğru mu?
Cevap evet mi hayır mı bilemem, tek bildiğim bir şey var o da muhalif medyada bir İmamoğlu -Ongun rahhatsızlığı olduğu…
CUMHURİYET’TEN AYRILANLARIN YENİ PROJESİ NE?
Hazır Cumhuriyet dedim…
Hemen bir başka kulisi takdirinize sunayım yoldaşlarım.
Biliyorsunuz ki Cumhuriyet gazetesi son birkaç ayda kabuk değiştirdi.
Liberal sol tandanslı ekip Alev Coşkun eliyle tasfiye edildi.
Onlarca emekçi ya kovuldu ya da ayrılmak zorunda kaldı.
Onların yerini ulusalcılar aldı.
Ayrılanların çoğunun işsiz kalması emekçileri yeni bir arayışa itti.
Eski genel yayın yönetmeni Aykut Küçükkaya, eski yazıişleri ekibiyle, işsiz muhabirlerinden yeni bir projeye yelken açma niyetinde.
Bu proje bir haber web sitesi.
Adı bile belli.
Şimdilik söylemeyeceğim.
Teknik hazırlıklar sürüyor.
Sitenin ana gövdesini 15 kişilik bir ekip oluşturacak.
Sonra ekibi büyütmeyi planlıyorlar.
Dijital proje start aldıktan sonra, bir haftasonu gazetesi de yapmayı düşünüyorlar.
Mali kaynak da bulunmuş durumda.
Ancak sır gibi saklıyorlar.
Kulağıma gelen bir şeyler var.
Emin olunca Keskin’iniz Kalem’iniz sizlere duyuracak.