Gazeteciler hafta sonu yıpranmıyor mu?

Geçtiğimiz hafta Medyaradar ailesine katılan usta gazeteci Cezmi Sayılgan, yeni yazısında gazetecilerin yıpranma hakkından, basın kartlarının yeni rengine kadar birçok dikkat çeken konuyu ele aldı.

CEZMİ ABİ cezmiabi@medyaradar.com

Tüm basın emekçilerinin 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı'nı en içten dileklerimle kutluyorum. Tarihini, 2. Meşrutiyet döneminde sansürün kaldırıldığı günden alan Basın Bayramı, biz basın çalışanları için en müstesna günlerden biridir. Bu müstesna günü maalesef sektörümüzdeki birçok sorunun gölgesinde kutlayacağımızı da belirtmek isterim.

Bunların başında hiç şüphesiz yıpranmayla ilgili uygulama gelmektedir. SGK tarafından 2017'nin Ekim ayında yayımlanan tebliğ ile Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda belirtilen tatil günleri ile yıllık izin, ücretsiz izin, ücretli izin, sıhhi izin ve eğitim kurs süreleri basın emekçilerinin yıpranması kapsamında değerlendirilmiyor.

Halkın haber alabilmesi için 15 Temmuz'da meydanlara, afetlerde sahaya, askeri harekatlarda cepheye koşan basın mensuplarının yıpranma hakkından kısıntıya gitmek ne tasarrufla ne de mantıkla açıklanabilir. Bu olsa olsa sineğin yağını çıkartmaktan başka bir şey değildir.

Türkiye'nin dört bir yanında binlerce basın çalışanını emekliliğine göz dikmek kimseye fayda sağlamaz. Birçok siyasetçinin kameralar önünde yanlış olan bu uygulamanın değiştirileceği yönündeki açıklamalarını da hatırlatarak, bu basın bayramında gerekli adımın atılmasının anlamlı olacağını düşünüyorum.

Bir sözüm de bir vakitler bizlerle çalışıp birlikte ter döktüğümüz şimdi yönetici olan kibir abidesi bazı arkadaşlarımıza.. Çalıştığı mesai arkadaşlarını gördüğünde bir selamı esirgeyen büyük büyük yorumcular …Ara ara bu konuyu gündeme getirip arkadaşlarına bir faydası olursa diyorum...Sizler artık az yıpranıyor olabilirsiniz ama hala sahada yıpranıyor arkadaşlarınız…

- "YANLIŞ KART BEYEFENDİ!"

Malumunuz olduğu üzere "Basın Kartı" sahibi basın mensupları toplu taşımadan ücretsiz yararlanmaktadır. Geçen gün özel halk otobüsünde bu hakkımı kullanırken başıma gelenleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Özel halk otobüslerinde basın kartını muavine gösterip de kötü muameleye (bakış ya da söz) maruz kalmayanımız yoktur.

Son dağıtılan basın kartımı aldıktan birkaç gün sonra özel halk otobüsünün birine binmek durumunda kaldım. Biner binmez kartımı gösterdim ama muavinin "yanlış kart beyefendi!" sözleriyle bir an duraksadım. Karta baktım, muavine baktım, "hayır doğru" dedim ve kartı muavine doğru uzattım. Bakışlarındaki manasızlığı hissedince "yeni basın kartı" deme gereği hissettim. Kartı alan muavin, arkalı önlü baya bir inceledikten sonra hiçbir şey demeden geri verdi. Ben de daha fazla polemiğe girmeden yerime oturdum. Evet, SARI renkle ile özdeşlemiş yılların basın kartı artık TURKUAZ… Birçok meslektaşım gibi ben de henüz buna alışamadım. Yenilik birçok şeyde iyidir ama "basın kartının renginde keşke olmasaydı" demekten de kendimi alamıyorum.

- ÇORBADA BENİM DE TUZUM VAR

Mesleklerin yeterliliğini belirleyen ve mesleği icra edenlere yeterlilik belgesi veren MYK'nin, yıllarca yaptığım haber kameramanlığı mesleğini de yeterlilik vermesi için ön ayak oldum…
Süreç esnasında Katkılarını esirgemeyen Kurum Başkanı Adem Ceylan’a ve bürokratlarına da gazeteci arkadaşlarım adına teşekkür ederim..

Yürütülen çalışmaların neticesinde, MYK ile Türkiye Haber Kameramanları Derneği arasında Haber Kameramanı (Seviye 6) ulusal meslek standardının ve ulusal yeterliliğinin hazırlanması amacıyla 6 Haziran 2018 işbirliği protokolü imzalandı. Bu protokolün gereği olarak hazırlanan taslak, bu ay başında ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne sunuldu.

Bu aşamanın tamamlanmasının ardından daha çok usta çırak ilişkisiyle yürüyen haber kameramanlığı, artık yazılı kuralları ve yeterlilikler olan bir meslekler arasında yerini alacak. Çorbada tuzumun bulunması ve yıllarca evime ekmek götürdüğüm haber kameramanlığına vefa borcumu biraz da olsa ödeyebilme düşüncesi bana büyük gurur ve mutluluk veriyor.

-TOZLU RAFLARDA DEĞİL YOUTUBE’DA…
Haber kameramanları kimi zaman tarihi olayların en yakın şahitleri olurken kimi zaman da kendileri o olayların baş aktörü olabiliyor. Başbakanlık merdivenlerine atılan bir yazar kasayı çeken bir kameramanın bir diğer meslektaşı eylem sırasında hedef haline gelebiliyor. Yani anlatacak anı çok. Türkiye Haber Kameramanları Derneği bu anıların eş dost sohbetleri ile sınırlı kalmaması, gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için çok önemli bir projeyi hayata geçirdi. Olayların şahidi ya da mağduru olan kameramanların geçmişte yaşadıkları o an’ları anlattıkları videolar Türkiye Haber Kameramanları Derneği YOUTUBE kanalında yayınlanmaya başlandı. Bu projeyi hayata geçirmesinden dolayı dernek başkanı AYTEKİN POLATEL ve yönetim kuruluna teşekkür eder başarılar dilerim.

Tüm yazılarını göster