Gazeteciler de darbe girişimini kınadı: "İktidarın politikalarına karşı olsak da..."
TGS(Türkiye Gazeteciler Sendikası) yayınladığı bir mesajla geçen Cuma akşamı yaşanan darbe girişimine tepki gösterdi.
Yeni Şafak'ın muhabiri Mustafa Cambaz'ın öldürülmesi ile Hürriyet ve CNN Türk binasının basılmasını da kınayan TGS, mesajında "İktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle onlarca meslektaşımız cezaevlerinde tutsakken, yüzlerce meslektaşımız haberlerinden dolayı yargılanıyorken dahi darbeye karşıyız" ifadelerini kullandı.
TGS'nin mesajı şu şekilde:
TSK içerisinde bir grup askerin darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması Türkiye halkı için memnuniyet vericidir. Tarihi boyunca birçok darbe görmüş, halkı zulme uğramış, öldürülmüş, tutuklanmış, faili meçhullere kurban gitmiş bir ülkenin gazetecileri olarak darbelere karşı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Darbeciler, halkın doğru haber almasını engellemek için Yeni Şafak fotomuhabiri Mustafa Cambaz'ı öldürdü, TRT'ye zorla girerek gazetecilerin kafasına silah dayayıp bildiri okutturdu, CNN Türk ve Kanal D'ye girerek yayını sonlandırdı, Hayatın Sesi, Halk TV, Ulusal Kanal, Cem TV'nin yayınını kesti, yine de gerçeklerin halka ulaşmasını engelleyemedi.
İktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle onlarca meslektaşımız cezaevlerinde tutsakken, yüzlerce meslektaşımız haberlerinden dolayı yargılanıyorken dahi darbeye karşıyız. Çünkü; geçen gece medya kuruluşlarında yaşananlar bize göstermiştir ki darbeciler basın ve ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracaktır.
Türkiye bir an önce demokratikleşmeli, cezaevlerindeki gazeteciler serbest bırakılmalı, davalar düşürülmelidir.
Dün gece yaşamını yitiren Yeni Şafak foto muhabiri Mustafa Cambaz'ın ailesi başta olmak üzere yakının kaybeden herkese başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyoruz.
Emek ve demokrasiye sahip çıkacağımızı, basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz.
"Darbe girişimi sırasında ifade özgürlüğünün ne denli önemli olduğu ortaya çıkmıştır"
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Hüner de, muhalif medya organları olarak nitelendirilen internet sitelerine erişimin engellenmesini demokrasiye ve basın özgürlüğüne darbe olarak gördüklerini bildirdi.
Hüner, yaptığı yazılı açıklamada, parlamenter demokrasiye yönelik darbe girişiminin kabul edilemez olduğunu belirterek, yaşananların basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün, medyada çok sesliliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu hatırlattı.
Hüner, Medyascope, Gazeteport, Rotahaber, ABC Gazetesi ve Karşı Gazete'nin internet sitelerine erişimin engellenmesinin demokrasi ve basın özgürlüğüne ''darbe olduğunu'' vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Halkın bilg alma kanallarının açık olmasının parlementer demokrasiye yönelik her türlü tehdit algısını bertaraf edeceğine inanıyoruz. Türkiye ve Türk basını darbelerden büyük zarar görmüştür. Darbe girişimi sırasında, basın ve medyada çok sesliliğin, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün ne denli önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Gazeteciler ve medya kuruluşları toplumun tüm kurumlarına anında bilgi, haber vermişlerdir. Siyasiler görüşlerini farklı kanallarda topluma ulaştırmıştır. Darbe girişimine, gazeteciler ve medya kuruluşları toplumun tüm kurumlarıyla birlikte karşı durmuştur. Darbe girişiminin engellenmesinde medyanın önemli bir rolü olduğunun unutulmamasını diliyoruz. Basın özgürlüğü halkın bilgi alması için verilmiş anasayal bir haktır.
İnternet sitelerine erişiminin engellenmesini demokrasiye ve basın özgürlüğünü darbe olarak görüyoruz. Bir mahkeme kararı ya da herhangi bir soruştuma bulunmamaktadır. Hangi gerekçeyle fiili bir engelleme yapıldığını anlamak mümkün değildir.
Parlamenter demokrasiye karşı her türlü girişimin, kalkışmanın, darbenin karşısındaysak, demokrasi ve basın özgürlüğüne karşı yapılan hukuksuzluğa da karşıyız. Bunun biran önce son bulmasını diliyoruz. Basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin egemen olması taleplerimizi yineliyoruz...''
TGS'nin mesajı şu şekilde:
TSK içerisinde bir grup askerin darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması Türkiye halkı için memnuniyet vericidir. Tarihi boyunca birçok darbe görmüş, halkı zulme uğramış, öldürülmüş, tutuklanmış, faili meçhullere kurban gitmiş bir ülkenin gazetecileri olarak darbelere karşı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Darbeciler, halkın doğru haber almasını engellemek için Yeni Şafak fotomuhabiri Mustafa Cambaz'ı öldürdü, TRT'ye zorla girerek gazetecilerin kafasına silah dayayıp bildiri okutturdu, CNN Türk ve Kanal D'ye girerek yayını sonlandırdı, Hayatın Sesi, Halk TV, Ulusal Kanal, Cem TV'nin yayınını kesti, yine de gerçeklerin halka ulaşmasını engelleyemedi.
İktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle onlarca meslektaşımız cezaevlerinde tutsakken, yüzlerce meslektaşımız haberlerinden dolayı yargılanıyorken dahi darbeye karşıyız. Çünkü; geçen gece medya kuruluşlarında yaşananlar bize göstermiştir ki darbeciler basın ve ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracaktır.
Türkiye bir an önce demokratikleşmeli, cezaevlerindeki gazeteciler serbest bırakılmalı, davalar düşürülmelidir.
Dün gece yaşamını yitiren Yeni Şafak foto muhabiri Mustafa Cambaz'ın ailesi başta olmak üzere yakının kaybeden herkese başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyoruz.
Emek ve demokrasiye sahip çıkacağımızı, basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz.
"Darbe girişimi sırasında ifade özgürlüğünün ne denli önemli olduğu ortaya çıkmıştır"
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Hüner de, muhalif medya organları olarak nitelendirilen internet sitelerine erişimin engellenmesini demokrasiye ve basın özgürlüğüne darbe olarak gördüklerini bildirdi.
Hüner, yaptığı yazılı açıklamada, parlamenter demokrasiye yönelik darbe girişiminin kabul edilemez olduğunu belirterek, yaşananların basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün, medyada çok sesliliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu hatırlattı.
Hüner, Medyascope, Gazeteport, Rotahaber, ABC Gazetesi ve Karşı Gazete'nin internet sitelerine erişimin engellenmesinin demokrasi ve basın özgürlüğüne ''darbe olduğunu'' vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Halkın bilg alma kanallarının açık olmasının parlementer demokrasiye yönelik her türlü tehdit algısını bertaraf edeceğine inanıyoruz. Türkiye ve Türk basını darbelerden büyük zarar görmüştür. Darbe girişimi sırasında, basın ve medyada çok sesliliğin, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün ne denli önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Gazeteciler ve medya kuruluşları toplumun tüm kurumlarına anında bilgi, haber vermişlerdir. Siyasiler görüşlerini farklı kanallarda topluma ulaştırmıştır. Darbe girişimine, gazeteciler ve medya kuruluşları toplumun tüm kurumlarıyla birlikte karşı durmuştur. Darbe girişiminin engellenmesinde medyanın önemli bir rolü olduğunun unutulmamasını diliyoruz. Basın özgürlüğü halkın bilgi alması için verilmiş anasayal bir haktır.
İnternet sitelerine erişiminin engellenmesini demokrasiye ve basın özgürlüğünü darbe olarak görüyoruz. Bir mahkeme kararı ya da herhangi bir soruştuma bulunmamaktadır. Hangi gerekçeyle fiili bir engelleme yapıldığını anlamak mümkün değildir.
Parlamenter demokrasiye karşı her türlü girişimin, kalkışmanın, darbenin karşısındaysak, demokrasi ve basın özgürlüğüne karşı yapılan hukuksuzluğa da karşıyız. Bunun biran önce son bulmasını diliyoruz. Basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin egemen olması taleplerimizi yineliyoruz...''