Gazeteci - yazar Önay Yılmaz'dan tüyler ürperten bir polisiye
Gerilim - polisiye türünün nitelikli yazarlarından Yılmaz, yeni kitabında bu kez intikam peşinde koşan iki psikopat katili ele alıyor.
Gerilim - polisiye türünün nitelikli yazarlarından Yılmaz, "Senin de Canın Yanacak" isimli yeni kitabında bu kez intikam peşinde koşan iki psikopat katili ele alıyor. Ve her zaman olduğu gibi kahramanları dedektif Çetin Akın ile gazeteci Ahmet Kerim, bu iki psikopat katilin tüyler ürpertici akıl almaz cinayetlerini aydınlatabilmek için nefesleri kesen bir mücadeleye giriyorlar.
“Heybeliada Cinayetleri” ve “Günbatımı Cinayetleri” kitaplarıyla thriller türünü sevenlerin gönlünde taht kuran Yılmaz, Destek Yayınları'ndan çıkan son kitabıyla okuyucularını yine sayfaların başına mıhlayacak.
Arka kapaktan:
"Tüylerinizi ürpertecek nefes kesen bir gerilim!
O bir kiralık katildi...
Müşterisi ondan altı kişiyi öldürmesini istiyordu...
Ancak bu işte bir gariplik vardı; çünkü öldüreceğialtı kişiden üçünü onun seçmesini şart koşmuştu!
Bu ne demekti?
Bu nasıl bir intikam planıydı?
İntikam değilse eğer, nasıl bir çılgınlık, nasıl bir psikopatlıktı?
Ama yapacaktı! Hem de gözünü kırpmadan...
Çünkü o da bir psikopattı ve ancak bir psikopat titizliğiyle hazırlanabilecek kendi korkunç intikamının peşindeydi..."
ÖNAY YILMAZ KİMDİR?
İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Bu kent benim her şeyim; varoluşum, kimliğim… Bebekliğimi, çocukluğumu, eğitimimi, ilk başarımı, başarısızlığımı, aşklarımı, sevgilerimi, hayal kırıklıklarımı, mutlulukları, sevinçleri, üzüntüleri, kırgınlıkları, ilk şiirimi, ilk romanımı kısaca beni ben yapan her şeyi hep bu şehirde yaşadım ve paylaştım. Dolayısıyla bu şehir bana ait ve ben de bu şehre aitim.
Bu şehirde okudum ve bu şehrin üniversitelerinden birinden (şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi) mezun olduktan sonra gazetecilik mesleğine 1984 yılında muhabir olarak Hürriyet Gazetesi’nde başladım. Hürriyet gazetesinde on yıl çalıştım ve çok şey öğrendim. Hürriyet benim mesleği öğrendiğim gerçek bir okulum oldu. Çetin Emeç gibi efsane bir genel yayın yönetmeniyle çalışma imkânı da buldum. Daha sonra Hürriyet gazetesinden ayrıldım ve o zamanki adıyla Inter Star televizyonunda televizyon muhabiri olarak çalışmaya başladım. Ama televizyon maceram kısa sürdü ve bir süre sonra bir teklif üzerine kendimi Milliyet gazetesinde buldum.
İnsanın kendisini ailesinde gibi hissettiği Milliyet, mesleki anlamda kendimi geliştirdiğim ve giderek olgunlaştığım gazete oldu. Burada çok sayıda başarılı habere imza attım. Çok sayıda ödülün sahibi oldum. Üç kez (1996, 1997, 2005) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başarı Ödülü’ne layık görüldüm. Son olarak da 2010 Bülent Dikmener Ödülü’nü kazandım. Ve bu gazetede yazar olmaya karar verdim. Bir yazı dizisi olarak gazete için hazırladığım Nazilerle Beş Yıl adlı seri yazıyı 2005 yılında kitap haline getirerek de yazarlık serüvenim başlamış oldu.
Gazetecilik yaşamımda, ilk çevre muhabirliğini başlatmakla ilk çevre haberlerini yapmakla ve geliştirmekle gurur duyuyorum. Çevre muhabirliğinin yanı sıra bilim muhabirliği de bana atfedilen sıfatlar arasında yerini aldı. Sadece muhabirlik değil yöneticilik (Milliyet İstanbul Haber Şefliği) de yaptım. Ancak gazetecilik mesleğinin bir muhabirlik mesleği olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Eğer bir gazetede bir muhabir olarak çalışmamışsanız gazetecilik yaptım dememelisiniz. Gazeteciliğin doğası muhabirliktir. Ama ne yazık ki gazetelerde en çok ezilen ve en kolay harcananlarda muhabirlerdir. Türkiye medyası ya da Türkiye basını bu hatadan dönmedikçe, bu yanlışı düzeltmedikçe, kısaca muhabirliğe yatırım yapmadıkça gazeteciliğin gelişimi de pek mümkün olmayacaktır.
Hürriyet gazetesinde çalıştığım yıllarda meslektaşım ve aynı zamanda şimdi o da benim gibi yazarlığı seçmiş olan aynı zamanda da Elçiye Zeval Olmaz adlı başarılı bir kitaba imza atan Güzin Özen Yılmaz ile evlendim.
2012 yılında daha çok yazarlığa zaman ayırabilmek için aktif gazetecilik hayatımı noktaladım. İstanbul’dan ayrılma planları yapıyorum ama dediğim gibi bütünleştiğim, bir parçam haline gelen bu şehirden nasıl ayrılacağımı bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki o da bu şehri İstanbul’dan öyle kolay kolay kopamayacağım.
Önay Yılmaz'ın Yayımlanmış kitapları:
Nazilerle Beş Yıl (Remzi Kitabevi), 2005 yılında
Bandırma Yolcuları (Alfa Yayınları), 2008 yılında
117 Soruda Türkler (Alfa Yayınları), 2009 yılında
Poseidon’un Laneti (Güncel Yayınları), 2009 yılında
Ölüm Deltası (Destek Yayınları), 2010 yılında
Heybeliada Cinayetleri (Destek Yayınları), 2011 yılında
Günbatımı Cinayetleri 2013 yılında
“Heybeliada Cinayetleri” ve “Günbatımı Cinayetleri” kitaplarıyla thriller türünü sevenlerin gönlünde taht kuran Yılmaz, Destek Yayınları'ndan çıkan son kitabıyla okuyucularını yine sayfaların başına mıhlayacak.
Arka kapaktan:
"Tüylerinizi ürpertecek nefes kesen bir gerilim!
O bir kiralık katildi...
Müşterisi ondan altı kişiyi öldürmesini istiyordu...
Ancak bu işte bir gariplik vardı; çünkü öldüreceğialtı kişiden üçünü onun seçmesini şart koşmuştu!
Bu ne demekti?
Bu nasıl bir intikam planıydı?
İntikam değilse eğer, nasıl bir çılgınlık, nasıl bir psikopatlıktı?
Ama yapacaktı! Hem de gözünü kırpmadan...
Çünkü o da bir psikopattı ve ancak bir psikopat titizliğiyle hazırlanabilecek kendi korkunç intikamının peşindeydi..."
ÖNAY YILMAZ KİMDİR?
İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Bu kent benim her şeyim; varoluşum, kimliğim… Bebekliğimi, çocukluğumu, eğitimimi, ilk başarımı, başarısızlığımı, aşklarımı, sevgilerimi, hayal kırıklıklarımı, mutlulukları, sevinçleri, üzüntüleri, kırgınlıkları, ilk şiirimi, ilk romanımı kısaca beni ben yapan her şeyi hep bu şehirde yaşadım ve paylaştım. Dolayısıyla bu şehir bana ait ve ben de bu şehre aitim.
Bu şehirde okudum ve bu şehrin üniversitelerinden birinden (şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi) mezun olduktan sonra gazetecilik mesleğine 1984 yılında muhabir olarak Hürriyet Gazetesi’nde başladım. Hürriyet gazetesinde on yıl çalıştım ve çok şey öğrendim. Hürriyet benim mesleği öğrendiğim gerçek bir okulum oldu. Çetin Emeç gibi efsane bir genel yayın yönetmeniyle çalışma imkânı da buldum. Daha sonra Hürriyet gazetesinden ayrıldım ve o zamanki adıyla Inter Star televizyonunda televizyon muhabiri olarak çalışmaya başladım. Ama televizyon maceram kısa sürdü ve bir süre sonra bir teklif üzerine kendimi Milliyet gazetesinde buldum.
İnsanın kendisini ailesinde gibi hissettiği Milliyet, mesleki anlamda kendimi geliştirdiğim ve giderek olgunlaştığım gazete oldu. Burada çok sayıda başarılı habere imza attım. Çok sayıda ödülün sahibi oldum. Üç kez (1996, 1997, 2005) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başarı Ödülü’ne layık görüldüm. Son olarak da 2010 Bülent Dikmener Ödülü’nü kazandım. Ve bu gazetede yazar olmaya karar verdim. Bir yazı dizisi olarak gazete için hazırladığım Nazilerle Beş Yıl adlı seri yazıyı 2005 yılında kitap haline getirerek de yazarlık serüvenim başlamış oldu.
Gazetecilik yaşamımda, ilk çevre muhabirliğini başlatmakla ilk çevre haberlerini yapmakla ve geliştirmekle gurur duyuyorum. Çevre muhabirliğinin yanı sıra bilim muhabirliği de bana atfedilen sıfatlar arasında yerini aldı. Sadece muhabirlik değil yöneticilik (Milliyet İstanbul Haber Şefliği) de yaptım. Ancak gazetecilik mesleğinin bir muhabirlik mesleği olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Eğer bir gazetede bir muhabir olarak çalışmamışsanız gazetecilik yaptım dememelisiniz. Gazeteciliğin doğası muhabirliktir. Ama ne yazık ki gazetelerde en çok ezilen ve en kolay harcananlarda muhabirlerdir. Türkiye medyası ya da Türkiye basını bu hatadan dönmedikçe, bu yanlışı düzeltmedikçe, kısaca muhabirliğe yatırım yapmadıkça gazeteciliğin gelişimi de pek mümkün olmayacaktır.
Hürriyet gazetesinde çalıştığım yıllarda meslektaşım ve aynı zamanda şimdi o da benim gibi yazarlığı seçmiş olan aynı zamanda da Elçiye Zeval Olmaz adlı başarılı bir kitaba imza atan Güzin Özen Yılmaz ile evlendim.
2012 yılında daha çok yazarlığa zaman ayırabilmek için aktif gazetecilik hayatımı noktaladım. İstanbul’dan ayrılma planları yapıyorum ama dediğim gibi bütünleştiğim, bir parçam haline gelen bu şehirden nasıl ayrılacağımı bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki o da bu şehri İstanbul’dan öyle kolay kolay kopamayacağım.
Önay Yılmaz'ın Yayımlanmış kitapları:
Nazilerle Beş Yıl (Remzi Kitabevi), 2005 yılında
Bandırma Yolcuları (Alfa Yayınları), 2008 yılında
117 Soruda Türkler (Alfa Yayınları), 2009 yılında
Poseidon’un Laneti (Güncel Yayınları), 2009 yılında
Ölüm Deltası (Destek Yayınları), 2010 yılında
Heybeliada Cinayetleri (Destek Yayınları), 2011 yılında
Günbatımı Cinayetleri 2013 yılında