"GAZETECİ OLANIN İYİ BİR POKER OYUNCUSU OLMASI GEREKİR!.." SERDAR TURGUT GAZETECİLİĞİ NEDEN POKER OYUNUNA BENZETTİ?

Hıncal Uluç iyi bir gazetecinin ya briç ya da satranç bilmesi gerektiğini yazdı.Uluç'u destekleyen Turgut yaşadığı tecrübelerden yola çıkarak bir eklemede bulundu: Pokeri de öğrenmeli.

Aslında gazetecilik o değildir Hıncal abi


Kusura bakma 80 yaşıma gelsem de abi demeyi sürdüreceğim. 20 yıl önce başlayan alışkanlık kolay bırakılamıyor. Yaşlı bir insan olarak ben sana yaşını filan hatırlatmak amacında değilim. Hem sonra bana telefonda dediğin gibi ben de senin yaşına geldiğimde aynen senin gibi gençleşeceğimi düşünüyorum.
Durup dururken neden bunları yazdığıma gelince... Birkaç gündür Haşmet Babaoğlu ile tatlı tatlı tartışıyorsunuz, okuyorum keyifle. Buna tabii ki maydanoz olacak değilim. Ben ilke olarak Türk filmi seyretmediğim için karışmak istesem de o konuda diyecek fazla lafım yok.
Şimdi çok ters bir laf söylediğimin farkındayım. Kalemimden kaçmış filan değil. Çok ender olanlar dışında Türk filmlerine tahammül edemiyorum ben. Geçen gün '2012' filmine gitmiştim. Gelecek programlar bölümünde maalesef Türk filmleri vardı. O kısa bölümde bile tahammül edemedim. Abartılı oyunculuklar, abartılı davranışlar, filmin içine yedirilmiş arabesk duygusallık ve tavırlar, feodal ilişki anlayışları, namusa vurgu ama namustan ne anlaşılması gerektiği konusunda fikir karışıklığı var bu filmlerde. Bir kısmı şu an gösterimde olduğundan her şeye rağmen verilen emeğe darbe vurmuş olmamak için filmlerin adlarını vermeyeceğim şimdi.
Ama asıl bu yazıyı yazma nedenim zaten bu değil. Dün yazında Haşmet'e cevap verirken iyi bir gazetecinin ya briç ya da satranç bilmesi gerektiğini yazmıştın. İletişim fakültesinden mezun bir kişi ile satranç veya briç bilen bir kişi birlikte işe başvurduklarında sen iletişim fakültesinden mezun olanı değil, briç/satranç bileni işe alacağını yazmışsın. Haklısın da...
Ben de aynen öyle yapardım ama bir şartla. Briç/satranç bilen işe girer girmez hemen poker oynamayı da öğrenmeli. Hatta poker oyununda ustalaşmalı.
Hıncal abi kaç yıldır bu mesleğin içindeyiz, gazeteci olanın aslında iyi bir poker oyuncusu olması gerekmiyor mu sence de...
Bu oyunda başarılı olabilmek için işin biraz rastgele şansa (random chance) kalmış durumda.
Ha tabii bir de elinde gerçekten bir şey olmadan blöf yapmayı, rest çekmeyi de iyi bileceksin.
Birçok gazeteci gerçekte yeteneği, bilgisi olmadığı halde bunlar varmış gibi hareket ediyor. Hatta bu türler çok daha rağbette oluyor, pokercinin usta kabul edileni gibi...
Poker oyununda diğer oyuncuları devamlı kollayacaksın hatta elindeki kartlardan daha çok diğer oyuncuların hareketleri senin için çok daha önemli olmalı.
Gazetecilikte de insanların hayatının önemli bölümü kendilerini geliştirmekle değil, ellerindekini daha iyi yapmaya çalışmakla değil, başkalarının ne yaptığını kollamakla geçer.
Biraz hınzırlık, puştluk oyunudur poker, aynen gazetecilik mesleği gibi. Eğer siz yetemezseniz bu oyunu oynamaya, karşınızdaki gibi hınzır, puşt olmazsanız, bir gün elindeki kartlara çok güvenmenize rağmen blöfü yiyiverir ve kaybedersiniz. Bizim meslekte de bilgili, kültürlü, eğitimli ve işini iyi yapar olmak yetmiyor Hıncal abi. Maalesef durum böyle. Hınzırlıkta, puştlukta uzmanlaşmışlar ellerinde hiçbir değecek kart olmadığı halde blöf yaparak, etrafa hot zot ederek, restler çekerek büyük oyuncu gibi gözüküyorlar. Kimse sadece elindeki kartlara da güvenmemeli. Çünkü bu oyunun eldeki kartların iyiliği, kalitesi ile ilgisi yok. Bu oyunun, blöflerin ve karşınızdakinin hayatını sizi çözümlemiş olmaya adamasıyla alakası var. Yalanlar üstüne kurulu bu oyunda aslında, karşınızdakiler çözümlerlerse mutlaka yenerler sizi.
Evet; belki gazetecilik de poker oyunu gibi bazı insanların mizacına uygun olmayabilir ama bu oyunun dışında kalayım ve briç/satranç oynayalım denilirse karşınızda bir puştlar ordusu bulabilirsiniz. Onlar hep birlikte seni yok etmek için uğraşabilir. Çünkü kendilerinin kıymetsizliğini hatırlatan oyunculara hiç tahammülleri yoktur bunların.
Evet Hıncal abi; senin meslek tecrübenle benimki farklı tabii ki... Belki de sen benden daha şanslısındır. Çünkü ben hep poker oyuncularına muhatap oldum meslek yaşamımda, çoğu zaman da yenildim. Hala daha ders aldığım söylenemez. Yenilmeyi kanıksadım. Sadece benim elimdeki kartlar iyi, kaliteli düşüncesi ile kendi kendimi avutuyorum o kadar. Şimdiye kadar gördüğüm de bunun kimseyi fazla alakadar etmediği ve alemde pek kıymeti olmadığıdır. 'Poker masasında kimse kimsenin arkadaşı olmaz' denilir ya; bu da kesinlikle doğru.


Serdar Turgut/AKŞAM