GAZETE PATRONLARINA BİK'TEN KÖTÜ HABER!
Kocaeli'de bir seminerde konuşan Basın İlan Kurumu (BİK) Başkanı Mehmet Atalay, eşini, çocuğunu, kızını, oğlunu asgari kadrodan gösteren gazete sahiplerini uyardı.
Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Mehmet Atalay, ’’Bundan sonra belki yeni bir düzenlemeyle birinci derecede yakınlar bir gazetede asgari kadrodan gösterilmeyecek, bunun çalışmasını yapıyoruz’’ dedi.
Valiliklerin basın ve halkla ilişkiler müdürlerinin katılımıyla BİK Darıca Tatil Köyü’nde düzenlenen seminerde konuşan Atalay, Sakarya’da BİK Kontrol Kurulu üyelerine düzenlenen silahlı saldırı nedeniyle semineri üzgün oldukları bir dönemde gerçekleştirdiklerini belirterek, BİK’in ilk defa şehit verdiğini, ilk defa ağır yaralıları bulunduğunu bildirdi.
Saldırıda yaralananlara acil şifa dileyen Atalay, hayati tehlikeyi atlattıklarını ancak sıkıntının hala büyük olduğunu, yaralıların yeniden ameliyata girdiklerini kaydetti.
’’İnşallah her iki arkadaşımız da en kısa zamanda sağlıklarına kavuşacaktır’’ diyen Atalay, gazetecilik ve mesleği uğruna canını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.
İnsanların hiçbir zaman özgürlükleri uğruna sıkıntı çekmekten geri durmadığını dile getiren Atalay, şöyle konuştu:
’’BİK, yıllardır özgür bir basının yeşermesi için, gerçekten gazetecilik yapmak isteyen insanlara yardımcı olmak için çaba harcıyor. BİK 51 yıldır onları destekliyor, ’yandaş medya olsunlar, yanımızda yer alsınlar’ diye değil. BİK’in bu tür hesapları yok, hiçbir zaman da olmadı. Basın özgürlüğüne sonuna kadar saygı duyuyor ve destekliyoruz.
Gerçekten habercilik yapsınlar, ülkemizde demokrasinin yeşermesine, insan hak ve özgürlüklerinin yerine getirilmesine katkıda bulunsunlar. Bir yanlışlık, eksiklik varsa giderilmesine katkıda bulunsunlar ama birilerinin haksız kazanç elde ettiği, ürküterek, korkutarak, tehdit ederek, şantaj yaparak sömürdüğü bir alan değildir BİK.’’
Valiler ile belediye başkanlarını basın özgürlüğü karşısında son derece hassas gördüğüne işaret eden Atalay, Türkiye’de ’’Yalan haber, göz göre göre yalan haber yazmasınlar, şantaj yapmasınlar, istediklerini yazsınlar, aleyhimize yazsınlar, biz hiç rahatsız olmayız’’ diyen bir anlayışın hakim olduğunu savundu.
’’Yük olmaya değil, yük almaya geldik’’
’’Bir taraftan da gazeteci gözüyle bakmaları gerekiyor. Gazeteci ne istiyor, istediği haberi alabiliyor mu, istediği anda yayınlayabiliyor mu, bir soru sorduğu zaman cevabını alabiliyor mu?’’ diyen Atalay, ’’Sıkıntıları gidermek için koordinatör vazifesi görmeye çalışıyoruz.
Düzenleyici, denetleyici ve destekleyici bir kurum olmak istiyoruz. ’Yük olmaya değil, yük almaya geldik’ sloganıyla illerimize gidiyoruz. İllerimize giderken de amacımız o ilde daha iyi gazetecilik yapılsın, gazetecilerimiz, meslektaşlarımız daha iyi şartlarda çalışsınlar’’ diye konuştu.
Yalnızca yerel basına değil, ulusal basın ve büyük gazetelere de büyük oranlarda ilan verdiklerine değinen Atalay, şunları kaydetti:
’’Reklamlarına aracılık ediyoruz ama yerel basının önemini biliyoruz. BİK, fedakarlık yaparken, daha çok imkan bulmaya çalışırken, yeni organizasyonlar, yeni hamleler, yeni hukuki düzenlemelerle gazetelere, gazetecilere daha çok imkan sağlamaya çalışırken, gazetelerimizin de kendilerini geliştirmeleri ve BİK’in verdiği ilanın dışında reklamı da keşfedecek, reklam için cazip hale gelecek bir düzenlemeye ihtiyacı var. Gazetecilerimizin bayiye, insanlara, tüketicilere ulaşması lazım. Bir ürünü pazarlamak gazete yoluyla da olabilir. Gazetecilik yapmazsanız amacınıza ulaşamazsınız.
İletişim fakülteleri öğrencileri boşta gezerken, hiçbir özelliği olmayan, ’Nasılsa BİK’ten ilan alıyoruz’ diye eşini, çocuğunu, kızını, oğlunu asgari kadrodan göstermelerini kabul etmiyoruz. Gerçekten baba mesleği gazetecilik olabilir, ona saygı duyuyorum. Bundan sonra belki yeni bir düzenlemeyle birinci derecede yakınlar bir gazetede asgari kadrodan gösterilmeyecek, bunun çalışmasını yapıyoruz.’’
Daha önce asgari kadrodan gösterilenlerin dozer operatörlüğü yapmadığını, gerçekten gazetecilik yaptıklarını tespit etmeleri halinde buna söyleyecek sözleri olmadığını anlatan Atalay, ’’Oğlu muhabir, çalışıyor, çırpınıyor, koşuşturuyor. Kızı yazı işleri müdürü, tamam kabul. Herkes gazetenin başında, tamam kabul. Bu tür çalışanlara itirazımız yoktur, asgari kadroda kabul edeceğiz ama asgari kadroda oldukları halde işinin başında olmayanların olduğu gazetelerin ilan hakları düşecek. Bu konuda kuralları işletmeye devam edeceğiz’’ ifadelerini kullandı.
Şantaj haberciliği
Şantaj haberciliği yapanlara seslenen Atalay, ’’Şantaj haberciliği, Basın İlan Kurumu için bitmiştir. Korkutarak, ürküterek, birilerine saldırarak, manşet haberlerde birilerini korkutarak habercilik yapacağını, Basın İlan Kurumu’ndan ilan alacağını düşünüyorsa aldanıyor. Belediyeleri tehdit edeceğini düşünüyorsa, kurumlara fatura yollayıp ’sizin borcunuz şudur’ diye reklam alıyorsa, alamadığı reklamın karşılığında da aleyhinde habercilik yapıyorsa ve biz bunu tespit ediyorsak, kusura bakmasınlar, buna kayıtsız kalamayız’’ dedi.
Kimsenin gücünü hem basın hem Basın İlan Kurumu hem de devletin üzerinde sınamaya kalkışmaması gerektiğini belirten Atalay, görevlerine bundan sonra daha hassas, daha iyi yapmaya devam edeceklerini söyledi.
Kontrol kurulu üyelerinin en ücra köşelere kadar gideceğini anlatan Mehmet Atalay, ’’Riskli bölgede denetimlere bizzat ben de katılacağım. Genel Müdür olarak riskli denetim, kontrol olan yerlerde kontrol kurulu üyeleriyle birlikte ben de orada, onlar görevini yaparken eşlik edeceğim. Her zaman Anadolu’da arkadaşlarımızın yanında olacağız’’ şeklinde konuştu.
’’Basının diğer kurum ve kuruluşlarıyla el ele vereceğiz’’
’’Gümbür gümbür habercilik yapılan bir ülke, tüm Anadolu’da, en ücra köşedeki zenginliklerini Türkiye ve dünyaya tanıtan, mal eden bir ülke olabilmenin yolu güçlü bir basından geçiyor’’ diyen Atalay, bir ülkenin kalkınabilmesi, bir yanlışın düzeltilebilmesi, sesinin gür çıkabilmesi için basınının güçlü olması gerektiğini vurguladı.
Basının özgürlük alanına hiç dokunulmaması gerektiğine dikkati çeken Atalay, ’’BİK ve beraber çalıştığı ekibin hep özgürlüklerden yana olması lazım ama asla şantaja, iftira ve yalana da boyun eğmemesi lazım. Adam gibi gazetecilik yapanlarla yapmayanların ayırt edilmesinde bire bir çalışıyoruz. Basının diğer kurum ve kuruluşlarıyla el ele vererek, BYEG, RTÜK, Anadolu Ajansı, TRT ve pek çok kurumumuzla el ele vererek, gönül gönüle sorunları çözmek için gayret sarf edeceğiz’’ diye belirtti.
Atalay, saldırıdan dolayı toplantıyı erteleyebileceklerini, acıların büyük, yaraların taze olduğunu ancak sıcağı sıcağına toplantıyı yapmak istediklerini, ’’Programımızı aksatmıyoruz, bilakis hızlandırıyoruz’’ kanaatinin oluşmasını istediklerini sözlerine ekledi.
Valiliklerin basın ve halkla ilişkiler müdürlerinin katılımıyla BİK Darıca Tatil Köyü’nde düzenlenen seminerde konuşan Atalay, Sakarya’da BİK Kontrol Kurulu üyelerine düzenlenen silahlı saldırı nedeniyle semineri üzgün oldukları bir dönemde gerçekleştirdiklerini belirterek, BİK’in ilk defa şehit verdiğini, ilk defa ağır yaralıları bulunduğunu bildirdi.
Saldırıda yaralananlara acil şifa dileyen Atalay, hayati tehlikeyi atlattıklarını ancak sıkıntının hala büyük olduğunu, yaralıların yeniden ameliyata girdiklerini kaydetti.
’’İnşallah her iki arkadaşımız da en kısa zamanda sağlıklarına kavuşacaktır’’ diyen Atalay, gazetecilik ve mesleği uğruna canını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.
İnsanların hiçbir zaman özgürlükleri uğruna sıkıntı çekmekten geri durmadığını dile getiren Atalay, şöyle konuştu:
’’BİK, yıllardır özgür bir basının yeşermesi için, gerçekten gazetecilik yapmak isteyen insanlara yardımcı olmak için çaba harcıyor. BİK 51 yıldır onları destekliyor, ’yandaş medya olsunlar, yanımızda yer alsınlar’ diye değil. BİK’in bu tür hesapları yok, hiçbir zaman da olmadı. Basın özgürlüğüne sonuna kadar saygı duyuyor ve destekliyoruz.
Gerçekten habercilik yapsınlar, ülkemizde demokrasinin yeşermesine, insan hak ve özgürlüklerinin yerine getirilmesine katkıda bulunsunlar. Bir yanlışlık, eksiklik varsa giderilmesine katkıda bulunsunlar ama birilerinin haksız kazanç elde ettiği, ürküterek, korkutarak, tehdit ederek, şantaj yaparak sömürdüğü bir alan değildir BİK.’’
Valiler ile belediye başkanlarını basın özgürlüğü karşısında son derece hassas gördüğüne işaret eden Atalay, Türkiye’de ’’Yalan haber, göz göre göre yalan haber yazmasınlar, şantaj yapmasınlar, istediklerini yazsınlar, aleyhimize yazsınlar, biz hiç rahatsız olmayız’’ diyen bir anlayışın hakim olduğunu savundu.
’’Yük olmaya değil, yük almaya geldik’’
’’Bir taraftan da gazeteci gözüyle bakmaları gerekiyor. Gazeteci ne istiyor, istediği haberi alabiliyor mu, istediği anda yayınlayabiliyor mu, bir soru sorduğu zaman cevabını alabiliyor mu?’’ diyen Atalay, ’’Sıkıntıları gidermek için koordinatör vazifesi görmeye çalışıyoruz.
Düzenleyici, denetleyici ve destekleyici bir kurum olmak istiyoruz. ’Yük olmaya değil, yük almaya geldik’ sloganıyla illerimize gidiyoruz. İllerimize giderken de amacımız o ilde daha iyi gazetecilik yapılsın, gazetecilerimiz, meslektaşlarımız daha iyi şartlarda çalışsınlar’’ diye konuştu.
Yalnızca yerel basına değil, ulusal basın ve büyük gazetelere de büyük oranlarda ilan verdiklerine değinen Atalay, şunları kaydetti:
’’Reklamlarına aracılık ediyoruz ama yerel basının önemini biliyoruz. BİK, fedakarlık yaparken, daha çok imkan bulmaya çalışırken, yeni organizasyonlar, yeni hamleler, yeni hukuki düzenlemelerle gazetelere, gazetecilere daha çok imkan sağlamaya çalışırken, gazetelerimizin de kendilerini geliştirmeleri ve BİK’in verdiği ilanın dışında reklamı da keşfedecek, reklam için cazip hale gelecek bir düzenlemeye ihtiyacı var. Gazetecilerimizin bayiye, insanlara, tüketicilere ulaşması lazım. Bir ürünü pazarlamak gazete yoluyla da olabilir. Gazetecilik yapmazsanız amacınıza ulaşamazsınız.
İletişim fakülteleri öğrencileri boşta gezerken, hiçbir özelliği olmayan, ’Nasılsa BİK’ten ilan alıyoruz’ diye eşini, çocuğunu, kızını, oğlunu asgari kadrodan göstermelerini kabul etmiyoruz. Gerçekten baba mesleği gazetecilik olabilir, ona saygı duyuyorum. Bundan sonra belki yeni bir düzenlemeyle birinci derecede yakınlar bir gazetede asgari kadrodan gösterilmeyecek, bunun çalışmasını yapıyoruz.’’
Daha önce asgari kadrodan gösterilenlerin dozer operatörlüğü yapmadığını, gerçekten gazetecilik yaptıklarını tespit etmeleri halinde buna söyleyecek sözleri olmadığını anlatan Atalay, ’’Oğlu muhabir, çalışıyor, çırpınıyor, koşuşturuyor. Kızı yazı işleri müdürü, tamam kabul. Herkes gazetenin başında, tamam kabul. Bu tür çalışanlara itirazımız yoktur, asgari kadroda kabul edeceğiz ama asgari kadroda oldukları halde işinin başında olmayanların olduğu gazetelerin ilan hakları düşecek. Bu konuda kuralları işletmeye devam edeceğiz’’ ifadelerini kullandı.
Şantaj haberciliği
Şantaj haberciliği yapanlara seslenen Atalay, ’’Şantaj haberciliği, Basın İlan Kurumu için bitmiştir. Korkutarak, ürküterek, birilerine saldırarak, manşet haberlerde birilerini korkutarak habercilik yapacağını, Basın İlan Kurumu’ndan ilan alacağını düşünüyorsa aldanıyor. Belediyeleri tehdit edeceğini düşünüyorsa, kurumlara fatura yollayıp ’sizin borcunuz şudur’ diye reklam alıyorsa, alamadığı reklamın karşılığında da aleyhinde habercilik yapıyorsa ve biz bunu tespit ediyorsak, kusura bakmasınlar, buna kayıtsız kalamayız’’ dedi.
Kimsenin gücünü hem basın hem Basın İlan Kurumu hem de devletin üzerinde sınamaya kalkışmaması gerektiğini belirten Atalay, görevlerine bundan sonra daha hassas, daha iyi yapmaya devam edeceklerini söyledi.
Kontrol kurulu üyelerinin en ücra köşelere kadar gideceğini anlatan Mehmet Atalay, ’’Riskli bölgede denetimlere bizzat ben de katılacağım. Genel Müdür olarak riskli denetim, kontrol olan yerlerde kontrol kurulu üyeleriyle birlikte ben de orada, onlar görevini yaparken eşlik edeceğim. Her zaman Anadolu’da arkadaşlarımızın yanında olacağız’’ şeklinde konuştu.
’’Basının diğer kurum ve kuruluşlarıyla el ele vereceğiz’’
’’Gümbür gümbür habercilik yapılan bir ülke, tüm Anadolu’da, en ücra köşedeki zenginliklerini Türkiye ve dünyaya tanıtan, mal eden bir ülke olabilmenin yolu güçlü bir basından geçiyor’’ diyen Atalay, bir ülkenin kalkınabilmesi, bir yanlışın düzeltilebilmesi, sesinin gür çıkabilmesi için basınının güçlü olması gerektiğini vurguladı.
Basının özgürlük alanına hiç dokunulmaması gerektiğine dikkati çeken Atalay, ’’BİK ve beraber çalıştığı ekibin hep özgürlüklerden yana olması lazım ama asla şantaja, iftira ve yalana da boyun eğmemesi lazım. Adam gibi gazetecilik yapanlarla yapmayanların ayırt edilmesinde bire bir çalışıyoruz. Basının diğer kurum ve kuruluşlarıyla el ele vererek, BYEG, RTÜK, Anadolu Ajansı, TRT ve pek çok kurumumuzla el ele vererek, gönül gönüle sorunları çözmek için gayret sarf edeceğiz’’ diye belirtti.
Atalay, saldırıdan dolayı toplantıyı erteleyebileceklerini, acıların büyük, yaraların taze olduğunu ancak sıcağı sıcağına toplantıyı yapmak istediklerini, ’’Programımızı aksatmıyoruz, bilakis hızlandırıyoruz’’ kanaatinin oluşmasını istediklerini sözlerine ekledi.