GAZETE EKLERİNDE ÇALIŞANLARIN GÜNAHI NE?

Vatan yazarı Haşmet Babaoğlu, kendi gazetesi ile Akşam'ın eklerinin kapanması üzerine "eleştirel" bir yazı yazdı.Babaoğlu bu yazıda Hürriyet ve Sabah yöneticilerine de teşekkür etti...

Sevgili okurlar sizi ne kadar ilgilendirir, bilmem ama bugün biraz bizim gazetelerin mutfağıyla ilgili bir konuda dertleşmek istiyorum.

Hatta buna dertleşmek dememeli!

Benimki içten bir tavsiye sadece.

Yakınlarıma, çalışma arkadaşlarıma hep söylemişimdir, şimdi de size söyleyemekten kendimi alıkoyamıyorum.

Eğer eşiniz dostunuz, kızınız oğlunuz, sevdiğiniz bir genç heves eder de gazeteci olmak isterse, "aman" deyin, "aman, sakın bir gazete ekinde görev alma, alırsan da ne yap et, kısa zamanda ana gazeteye geç.

Çünkü üzülürsün, sen insanlar için hayatın tatlarının peşinde koşarken senin tadını kaçırırlar, işsiz kalma ihtimalin yüksek olur vesaire..."

Neden peki?

Gazete yöneticileri yeri geldiğinde onca emek harcanmış gazete eklerine paket kağıdı veya peynir, ekmek, domatesten oluşan öğle sofrasına altlık muamelesi yaptıkları için halkı suçlar.

Bunlara zaman zaman çok bilmiş ve meslekte yıllanmış köşe yazarları da katılır.

Ama gazetelerde mali veya editoryal sorunlar çıktığında ilk iş olarak ekleri ve eklerde çalışanları feda edenler onlardır.

Genel olarak eklerde çalışanlara müebbet stajyer gözüyle bakanlar da onlardır.

"Olmadı" derler!

Onlar için bu kadar basittir!

"Mali yük katlanılabilir olmaktan çıktı" derler.

Eh.Doğrudur ama başlarken hesabını neden yapmadın diye onlara kimse sormaz.

Bunları neden yazdığıma gelince, şimdilerde bir gazetemiz daha günlük eklerini kapatıp 40´a yakın çalışanını tasfiye ediyor...

Oysa biliyorum; ne umutlarla o gazeteye gitmiş, o eklerde çalışıyor olmanın güvencesiyle kendi geleceklerine dair ne yatırımlar yapmışlardı!

Bu açıdan sevgili okurlarla paylaşmak istediğim bir nokta daha var ki, bizim meslekte çalışanların trajikomik halini gösterir.

Gazetelerin günlük ve haftalık ekleri yaşam tatları ve sevinci üzerine odaklanır, malum.

Patron ve şirketin insan kaynakları departmanı tarafından "unutulmaya" terk edilmiş yazarlar, çizerler, muhabirler üç otuz paraya sizi en güzel eğlence yerlerinden, en keyifli tatil köşelerinden, sağlıklı ve uzun yaşamdan, güzel konserlerden haberdar etmekle görevlidir.

Bu "saçma" halin ağırlığını yaşadıkları yetmiyormuş gibi bir de gazete içindeki diğer bölümlerde çalışanlarca hafife alınırlar.

Yine de insanlık halidir; bazıları ayaklarını bastıkları zeminin kayganlığını unutur, köşesinden yayın yönetmenine aşk (yalakalık) serenatları yapar, bazısının gözünü hırs bürür, bir afra tafrayla önüne gelene laf dokundurur.

Oysa sonunda (çok da geç olmadan) gerçek onlara dokunur.

Ekte çalışana maalesef yol görünür.

O "yaşam hazlarını, yaşam sevinçleri"ni dile getiren gazeteciler için şimdi sıra işsizlik depresyonu ve gelecek kaygısındadır.

Bugün Akşam´ın, yarın başka bir gazetenin eklerinde çalışanlar aynı gerçekle yüzleşir.

Son not: Bu noktada iki gazetenin yöneticilerine; eklerine yıllardır ana gazete gibi özen ve saygıyla yaklaşan Hürriyet´le, yakın zamanlarda aynı bakış açısına yakınlaştığını gözlemlediğim Sabah´a mesleğim adına teşekkürü borç biliyorum.

Haşmet Babaoğlu/Sabahhttp://