"FUTBOLCULAR! İLK HEDEFİNİZ HIRVAT KALESİDİR,İLERİ!.." ENGİN ARDIÇ,YEDEK KULÜBESİNDE DURAN ATATÜRK RESMİ İÇİN SÖYLENENLERİ NASIL Tİ'YE ALDI?..

Atatürk posterinin "yerde durması" çok tartışma yaratacak, çok eleştiri alacakmış!.. Herhalde bel hizasından yukarıda olması gerekiyor! Abdest almadan da el sürülmeyecek."Travma" öyle olmaz böyle olur hemşerim!

MEĞER MAÇA GİTMİŞMİŞ!


Biz şaka edelim dedik, bazı arkadaşlar kaka etmeye karar vermişler... Haberi verenler, hem Hürriyet'i hem SABAH'ı mahvedecek bir gazete çıkarmak amacıyla bir araya gelen ama "şimdilik Internet'le idare eden" arkadaşlar...


Hani Ardahan'ın bir köyünde her yılın belli günlerinin belli saatlerinde dağa gölge düşüyormuş, düşen gölge Atatürk'e benziyormuş, bu olay şenliklerle kutlanıyormuş ve "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye sloganlar atılıyormuş ya...
Biz de dedik ki, Almanya maçında da gölge belirsin, hem maçı kazanalım hem de başbakan korksun, hükümet düşsün, parti kapatmaya da gerek kalmasın...
Meğerse Atatürk bundan önceki Hırvatistan maçında da sahadaymış!
Evet, hem de yedek kulübesinde, Fatih Terim'in "kurmay heyetinin" arasında!
Yedek kulübesinin bir köşesine bir Atatürk posteri koymuşlar, bu "manevi varlık" bir yandan maçı seyretmiş, bir yandan da çocuklara güç vermiş, maçı öyle kazanmışlar.
Maçın 119. dakikasında golü yiyince hemen dönüp ona bakmışlar... Sanırım Atatürk şöyle demiş. "Futbolcular! İlk hedefiniz Hırvat kalesidir, ileri!.."
Bu gazla 122. dakikada golü atmışlar. Atatürk, penaltılar boyunca da onlarla birlikte olmuş, Hırvat oyuncuların elini kolunu bağlamış.
Bunu ciddi ciddi yazdılar, fotoğrafını da koydular, fakat ortaya da bir sorun çıkardılar: Atatürk posterinin "yerde durması" çok tartışma yaratacak, çok eleştiri alacakmış!.. Herhalde bel hizasından yukarıda olması gerekiyor! Abdest almadan da el sürülmeyecek.
"Travma" öyle olmaz böyle olur hemşerim!
Bunun üzerine, kurmay heyetinden pabucun pahalı olduğunu gören birisi, başına dert almamak için, bunun bir poster değil, "dosya kapağı" olduğunu açıkladı. Atatürk'ü o kadar severmiş ki, evinin salonunda beş ayrı yerde Atatürk resmi asılıymış, dosyalarının kapağına da yapıştırırmış, mesele bundan ibaretmiş.
Böylece milli takım yöneticileri "çarpılmaktan" kurtuldular.
Fakat, kulübede herhangi bir afiş, pankart falan filan bulundurmak UEFA kurallarına aykırı.
Dolayısıyla Atatürk bu akşam bizim çocukların yanında olamayacak.
Öyleyse ne halt edeceğiz?
"Allah yardım eder" desek laikliğe aykırı.
Acaba Atatürk'ün söylev ve demeçlerinin cep baskısından küçük birer muska yaptırsak da çocukların boynuna mı assak?
Ama UEFA kurallarına göre maçta "takı" da yasaktır.
Nutuk'un bazı sayfalarını koparıp ıslatsak da suyunu sıkıp maçtan önce çocuklara mı içirsek? Bildiğiniz gibi, yalnız yabancılarla yapılacak futbol karşılaşmalarına değil, belgevşekliğine, saçkırana ve ayak parmakları arasında çıkan mayasıla da iyi gelir.
Fakat UEFA maçtan önce "doping kontrolu" yaparsa yanarız!
Bir kayalığın gölgesi karşı yamaca vurunca şenlik yapan köylüleri bir yana bırakalım, onlar Köy Enstitüleri yeniden açılınca kurtulacaklar.
Fakat bunları yazan arkadaşlar, cumhuriyet çocukları...
Yani, Atatürk'ün bize gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine gelmiş, kendilerine rehber olarak aklı ve bilimi seçmiş insanlar...
Ve de "dinci iktidarla" arslanlar gibi mücadele içindeler...
Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum, sonra gene küfürbaz diyeceksiniz.


Engin Ardıç/SABAH