FÜSUN SAKA'NIN YOLLARI TEMPO İLE AYRILDI...YAYIN YÖNETMENİ MURAT SABUNCU,SAKA'YI HANGİ DUYGUSAL YAZIYLA UĞURLADI?
Tempo Dergisi´nde 12 yıldır editör-muhabir olarak görev yapan deneyimli gazeteci-yazar Füsun Saka'nın dergiyle yolları ayrıldı.Derginin Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Saka'nın ardından ne yazdı?
Tempo Dergisi Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Saka'nın ayrılışını iki hafta önce dergide yayınlanan şu yazıyla duyurdu:
Füsun yolun açık olsun
Füsun Saka...12 yıldır TEMPO´da çalışıyordu. Hayatına yeni bir yön vermek için kendi isteğiyle aramızdan ayrıldı. Ben onunla bir sene çalıştım. Her zaman zarif ve dost canlısı bir arkadaşımdı. Haberciliğiyle ve kişiliğiyle örnek bir gazeteciydi. Eminim bundan sonra yaptığı işlerde de hep başarılı olacak. Ataol Behramoğlu´nun bir şiiriyle ona güle güle diyorum. (Bu şiiri bana sevdireni de hiç unutmuyorum)
BEN Mİ ? EVET..
ben mi? evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoşgeldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde
tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu, ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi?evet. çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden
ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...
Füsun yolun açık olsun
Füsun Saka...12 yıldır TEMPO´da çalışıyordu. Hayatına yeni bir yön vermek için kendi isteğiyle aramızdan ayrıldı. Ben onunla bir sene çalıştım. Her zaman zarif ve dost canlısı bir arkadaşımdı. Haberciliğiyle ve kişiliğiyle örnek bir gazeteciydi. Eminim bundan sonra yaptığı işlerde de hep başarılı olacak. Ataol Behramoğlu´nun bir şiiriyle ona güle güle diyorum. (Bu şiiri bana sevdireni de hiç unutmuyorum)
BEN Mİ ? EVET..
ben mi? evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoşgeldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde
tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu, ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi?evet. çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden
ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...