FT ekonomideki kötü gidişi yazdı: Tekleyen büyüme hikayesi Türkiye!
Financial Times gazetesi yaklaşan seçim ve ekonomideki sorunlar çerçevesinde Türkiye'nin ekonomik geleceğini yazdı.
İngiliz Financial Times gazetesinin bugünkü sayısında, yaklaşan seçim ve ekonomideki sorunlar çerçevesinde Türkiye'nin ekonomik geleceğini değerlendiren bir makale yer aldı. Daniel Dombey imzalı yazıda “Türkiye'nin büyük ölçüde iç talep ve aktif inşaat sektörüne dayalı ekonomik modeli artan gerilim altında” denildi.
Financial Times’ta “Tekleyen büyüme hikayesi Türkiye” başlığıyla yer alan makale şöyle:
Türkiye'nin son on yıl içindeki güçlü büyümesi birçok gelişmekte olan ülkeden farklı duruyordu.
Ancak Türkiye'nin büyük ölçüde iç talep ve aktif inşaat sektörüne dayalı ekonomik modeli artan gerilim altında.
Büyüme, 2010 ve 2011'deki % 9'dan, 2014 yılında keskin biçimde % 3'ün altına düştü.
Ülke çapında, tüketici güveni beş yılın en düşük seviyesine düşerken, işsizlik yüzde 11 ile son beş yılın en yüksek düzeyine çıktı.
Gayri safi yurtiçi hasıla birkaç yıldır kişi başına 10.000 dolar civarında sıkışmış halde.
Türk lirası dolar karşısında Mayıs 2013'ten bu yana yaklaşık yüzde 40 değer kaybetti.
Bu zeminde, hükümet içinde son yıllarda büyümeyi yaratan modelin geleceği hakkında bir tartışma başladı.
ATILIM ARAYIŞI
Bazıları, bir yandan ekonomik ve hukuki reformlar yapılırken, diğer yandan katma değeri daha yüksek ürünler üretmeye yönelik temel bir değişim ihtiyacı olduğunu savunuyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştirenler yatırımın, rekabet gücündeki yetersizlikler nedeniyle aksadığını savunuyor.
Birçok uluslararası bankacı, Türkiye ekonomisinin kısa vadede başarılı olması için hala yeterince küresel likidite olduğunu söylüyor.
Ama Erdoğan'ın daha düşük faiz oranları için yürüttüğü kampanya petrol fiyatlarındaki düşüşün faydalarını gölgede bıraktı.
Lira, dolar karşısında keskin biçimde düştü.
Türk işletmeleri yeni pazarlar bulmadaki esneklikleri ile ünlüdür. Ancak iç ekonomi yavaşlarken, büyük ve kalıcı ihracat artışları elde etmek de zorlaşıyor.
Talebi, Avrupa'daki ekonomik sorunlar ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika'daki bir çok piyasaları içine çeken kaos da olumsuz etkiledi.
Bu tür eğilimler ülkenin mevcut ekonomik durumunun sürdürülebilir olmadığı konusunda bir fikir birliği yarattı ama çözüm konusunda bir mutabakat yok.
CUMHURBAŞKANLIĞI VE GELECEK
Türkiye'nin siyasi ve büyük ölçüde ekonomik geleceği, Erdoğan'ın mahkemeler veya Meclis'ten pek muhalefet gelmeyecek bir başkanlık sistemini hayata geçirip geçirememesine bağlı.
Dış dünyadaki değişikliklere rağmen, cumhurbaşkanının kolay paranın siyaset ve ekonomik getirilerine bel bağlamasından kaygı duyuluyor.
Türkiye’nin ikilemi bu. Bir dönemin ekonomik başarısı, liderinin gücü elinde toplamasına yardımcı oldu.
Şimdi muarızları, daha fazla güç konsantrasyonunun Türkiye'nin geleceğine zarar vereceği uyarısında bulunuyor.
Aynı zamanda, yabancı fonlar her zamankinden daha titiz.
Türkiye iç ve dış şoklara hassas kalmaya devam ediyor ve büyüme son standartlara göre vasat.
Ekonomik zaferlerle dolu yılların anıları hala tazeyken, daha az hoşgörülü bir dünyaya uyum sağlamak zor olacak.
Financial Times’ta “Tekleyen büyüme hikayesi Türkiye” başlığıyla yer alan makale şöyle:
Türkiye'nin son on yıl içindeki güçlü büyümesi birçok gelişmekte olan ülkeden farklı duruyordu.
Ancak Türkiye'nin büyük ölçüde iç talep ve aktif inşaat sektörüne dayalı ekonomik modeli artan gerilim altında.
Büyüme, 2010 ve 2011'deki % 9'dan, 2014 yılında keskin biçimde % 3'ün altına düştü.
Ülke çapında, tüketici güveni beş yılın en düşük seviyesine düşerken, işsizlik yüzde 11 ile son beş yılın en yüksek düzeyine çıktı.
Gayri safi yurtiçi hasıla birkaç yıldır kişi başına 10.000 dolar civarında sıkışmış halde.
Türk lirası dolar karşısında Mayıs 2013'ten bu yana yaklaşık yüzde 40 değer kaybetti.
Bu zeminde, hükümet içinde son yıllarda büyümeyi yaratan modelin geleceği hakkında bir tartışma başladı.
ATILIM ARAYIŞI
Bazıları, bir yandan ekonomik ve hukuki reformlar yapılırken, diğer yandan katma değeri daha yüksek ürünler üretmeye yönelik temel bir değişim ihtiyacı olduğunu savunuyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştirenler yatırımın, rekabet gücündeki yetersizlikler nedeniyle aksadığını savunuyor.
Birçok uluslararası bankacı, Türkiye ekonomisinin kısa vadede başarılı olması için hala yeterince küresel likidite olduğunu söylüyor.
Ama Erdoğan'ın daha düşük faiz oranları için yürüttüğü kampanya petrol fiyatlarındaki düşüşün faydalarını gölgede bıraktı.
Lira, dolar karşısında keskin biçimde düştü.
Türk işletmeleri yeni pazarlar bulmadaki esneklikleri ile ünlüdür. Ancak iç ekonomi yavaşlarken, büyük ve kalıcı ihracat artışları elde etmek de zorlaşıyor.
Talebi, Avrupa'daki ekonomik sorunlar ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika'daki bir çok piyasaları içine çeken kaos da olumsuz etkiledi.
Bu tür eğilimler ülkenin mevcut ekonomik durumunun sürdürülebilir olmadığı konusunda bir fikir birliği yarattı ama çözüm konusunda bir mutabakat yok.
CUMHURBAŞKANLIĞI VE GELECEK
Türkiye'nin siyasi ve büyük ölçüde ekonomik geleceği, Erdoğan'ın mahkemeler veya Meclis'ten pek muhalefet gelmeyecek bir başkanlık sistemini hayata geçirip geçirememesine bağlı.
Dış dünyadaki değişikliklere rağmen, cumhurbaşkanının kolay paranın siyaset ve ekonomik getirilerine bel bağlamasından kaygı duyuluyor.
Türkiye’nin ikilemi bu. Bir dönemin ekonomik başarısı, liderinin gücü elinde toplamasına yardımcı oldu.
Şimdi muarızları, daha fazla güç konsantrasyonunun Türkiye'nin geleceğine zarar vereceği uyarısında bulunuyor.
Aynı zamanda, yabancı fonlar her zamankinden daha titiz.
Türkiye iç ve dış şoklara hassas kalmaya devam ediyor ve büyüme son standartlara göre vasat.
Ekonomik zaferlerle dolu yılların anıları hala tazeyken, daha az hoşgörülü bir dünyaya uyum sağlamak zor olacak.