FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni: Gazetecilerin basın özgürlüğü olmadığı gibi can güvenlikleri de yok

FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk, Sözcü'den Yüksel Şengül'ün sorularını yanıtladı.

FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk, haberciliğin en önemli boyutunun, bağımsız ve özgür olduğunu söyledi. Şentürk, "Gazetecilerin basın özgürlüğü olmadığı gibi can güvenlikleri de yok" dedi.

Sözcü'den Yüksel Şengül'ün sorularını yanıtlayan Şentürk'ün açıklamaları şöyle:

– Türkiye'nin en çok izlenen televizyon kanalında haber yöneticiliği yaparken sizi en çok neler etkiliyor?


Televizyonun haber bölümünün yazı işleri tarafı, akış tarafı, haber seçme tarafı, habere boyut kazandırma tarafı zaten bütün ekibimizin haşır neşir olduğu şeylerdir. Yöneticiliğin en önemli yanı insanı yönetmenizdir. Onları yüzde 100 işe odaklandırmak ve aile sıcaklığını hissettirmek bana göre yöneticiliğin asıl zor tarafıdır.

– FOX'un yayın ilkeleri nedir?

10 yılı aşkındır TV dünyasındaki mücadelesini sürdüren FOX, siyasal anlamda tarafsız, özel hayat konusunda saygılıdır. Çocuk istismarı, intihar olayları, özel hayatta anneyi babayı ve aileyi refüze edecek durumları haberde değerlendirmiyoruz.

– Habercilikte Türkiye dünya genelinde ne durumda?

Batılı meslektaşlarımla yaptığım kıyaslamada şunu görüyorum ki, yaşadığımız olaylar gazeteciliğimizi ve haberciliğimizi bileyip geliştiriyor. Türkiye gündemi baş döndüren hızla değişiyor. Ülkemizin coğrafyasında haber bolluğu var, gündem sürekli değişmektedir. Belki teknoloji olarak Batı bizim önümüzde olabilir ama habercilik tecrübesi anlamında Türk meslektaşlarımın önde olduğunu düşünüyorum.

“Habercilik seçme sanatıdır"
– Bağımsızlık da önemli…


Elbette… Haberciliğin en önemli boyutu, bağımsız ve özgür haberciliktir. Anayasa'nın 26 ve 27. maddelerinde ‘Basın özgürdür, hürdür ve müdahale edilemez' yazsa da maalesef Türkiye'de bunun uygulaması yoktur. Ülkemizdeki gazetecilerin habercilikte özgür olduğunu söylemek zordur. Ayrıca bu coğrafyada yaşayan gazetecilerin basın özgürlüğü olmadığı gibi can güvenlikleri de yoktur.

– Oturduğunuz koltuk, size çok büyük sorumluluklar yüklüyor. Tehditler ve riskler, haber seçiminizi etkiliyor mu?

Haber seçimi sırasında, ‘Bunu yapmayalım baskı görürüz, şunu vermeyelim tehditler gelir' şeklinde düşünmüyoruz. Siyaseti tarafsız şekilde yapıyoruz, halka sunuyoruz. FOX her siyasi partiye aynı mesafede durmaktadır. Ana haberin süresi 45 dakika olduğu için elimizdeki tüm haberleri elbette kullanamıyoruz. Habercilik bir toplama değil, seçme sanatıdır.



– Haberleri neye göre seçiyorsunuz?

Haberleri seçerken dikkat ettiğimiz en önemli şey, halkın dilindeki siyaset ve ekonomi konularını verebilmektir.

“Sonuna kadar Atatürkçüyüz"
– FOX'un sahibi yabancı. Bunun avantaj ve dezavantajları nedir?


Bu yayın kuruluşunun tek gelir kaynağı, reklam ve reytinglerdir. Sistem bunun üzerine kuruludur. Bu açıdan bakınca uluslararası kurumsal bir şirkette çalışmak inanılmaz keyifli ve avantajlıdır. Etik değerler çerçevesinde haberciliğimizi mükemmel yapmaya çalışırken, kanalın ekonomik durumunu da göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Patronumuz yabancı olsa da FOX bu ülkenin kanalıdır. FOX çalışanları hem millidir, hem yerlidir, sonuna kadar da Atatürkçüdür.

– Kulağımıza FOX'un satılacağıyla ilgili dedikodular geliyor…

Bu sorunun asıl muhatabı elbette genel müdürümüz Cenk Soner'dir. Benim cevap vermem gerekirse, basında da yer aldığı üzere Walt Disney Company, 21st Century FOX'u satın alma niyetini açıkladı. Bununla ilgili süreçler devam ediyor. Başarılı bir kanalız, reytinglerimiz bellidir, yaptığımız iş ortadadır.

Habere yurtsever, baba, evlat ve eş olarak bakar öyle yayınlarız
– Reyting için her şey mübah mıdır?


Elbette reyting, başka bir alanda iş yapmayan gazete ve televizyonlar için çok önemlidir. Çünkü reklam, reytinge göre verilir. Ayrıca reytingle elde ederek kasanıza koyduğunuz para, bağımsızlığınızın da teminatıdır. Elbette reyting dışında etik olmak zorundasınız. Gelir ve reyting prens ise etik prensestir. Bu ülkenin değerleri var. Ayrıca hepimiz insanız. Haber malzemesine, yurtsever olarak bakarsınız, baba, evlat, eş olarak bakarsınız. Sonra da yapılan haberin ne kadar vicdani ve rasyonel olduğuna karar verirsiniz. Bir habercinin vicdanıyla toplum vicdanı yan yana gelip örtüşüyorsa, bu güzel bir iş yaptığınız anlamına gelir. Televizyon haberciliğinde reyting ve vicdan rahatlığı bir arada olmalıdır.

“Net olmalıyız"
– Kimi zaman da izleyeni rahatsız eden ya da mutlu eden olaylar canlı yayın sırasında dile getirilebiliyor.


Bence televizyon haberciliğinin en güzel tarafı her açıdan ölçülebilir olması, net olmasıdır. Haberi de hatalarımızı da saklamıyoruz. Bizi izleyenler o anda mesaj atıp eleştirebiliyorlar. Fatih (Portakal) ve İsmail (Küçükkaya) de gelen tepkilere anında cevap veriyorlar. Yeri gelince hatalarını söylüyorlar, yeri gelince açıklama yapıyorlar. Hatasını saklayan yayın kuruluşu bilin ki haberi de saklıyordur. FOX hatalarını kabul eden, saklamayan bir yayın kuruluşudur.

"Türkiye'de bir ay sonra bile ne olacağını kestiremiyorum"
– Pek çok ekran yıldızını siz bulup çıkardınız. Habercilikte bir ekran yıldızı nasıl fark edilir, nasıl keşfedilir?


Günümüzün ekran yıldızları mutlaka doğal olmalıdır. Burada, yapmacık değil, gerçek doğallıktan söz ediyorum. Burada unutulmaması gereken de şudur, star olan izleyicidir. Bunu izleyiciye hissettirenler başarılı oluyorlar. Fatih (Portakal), İsmail (Küçükkaya), İlker (Karagöz), Gülbin (Tosun), Merve (Yıldırım) FOX ekranının en sevilen isimleri arasında. Çünkü kamera arkasında nasılsalar kamera önünde de öyle davranıyorlar. Hepsi seyircisini önemsiyor, onları star olarak gördüğü için de seviliyorlar. Seyirci FOX'un ekran yıldızlarını aileden biri gibi görüyor.

– Siz FOX ekranında görünmüyorsunuz…

Aslında ekranda görünmemek bana avantaj sağlıyor. Böylece dilediğim rahatlık içinde halkın arasında olabiliyorum. Halkın nabzını, toplumun, siyasetin ve ekonominin barometresini iyi tutmamız lazım. Alışverişe çıkarım, AVM'lere ve sinemalara giderim.

“Dış politika değişmezdi"
– Şu anki siyasi ortamı nasıl değerlendiriyorsunuz?


Türkiye'nin siyasal anlamda bugüne kadar pek çok çalkantılı dönemi oldu ama yine de yakın gelecek kestirilebilirdi. Üç ay ya da beş ay sonrasıyla ilgili tahminlerde bulunabilirdik. Şu anki tabloya baktığımızda, yalnız haberci değil vatandaş olarak da kestirilebilirliğin ortadan kalktığını söyleyebilirim. Türkiye bir ay sonrasını bile kestiremiyor.

– Neden?

Neden değil de nedenleri konuşmak gerekir… Dış politikadaki gelişmeler buna izin vermiyor. Ortadoğu eskisi gibi değil. Türkiye'nin dış ve iç politikası eskisi gibi değil. Eskiden hükümetler değişse de dış politika değişmezdi. Şimdi artık dış politika çok sık değişebiliyor. Dolayısıyla yarın ne olacağını kestirmek çok zor oluyor.