FOTOMAÇ HINCAL ULUÇ'U ÇILDIRTTI! ''BEN GERİ ZEKALI MIYIM?''
Çarşamba günü Fotomaç Gazetesi'nde yayınlanan son röportajı ve atılan başlık Hıncal Uluç'u çileden çıkarttı.
İŞTE HINCAL ULUÇ’UN YAZISI...
Ben galiba zavallıyım..
VALLAHİ artık inanmaya başlayacağım ki, ben düşündüğünü ifade etmekten aciz bir zavallıyım..
Her hafta Fotomaç’la bir sohbetimiz oluyor.. Gene oldu. Çarşamba gazeteyi açtım.. "Galatasaray’ı Terim- Denizli ikilisi çalıştırsın" demişim ben. Birinci sayfadaki anonsun başlığı bu.. İçerde yazının başlığı bu..
Bre aman.. Söyleşiyi iki kez okudum.. Hayır.. Dediklerimi aynen yazmışlar.. Ama benim dediklerim onlara "Ticari" gelmemiş, bir sallama başlık atmışlar ki, heyecanlı olsun..
Yahu Fatih Terim de, Mustafa Denizli de dünyanın her ama her takımını çalıştıracak çapta hocalardır.. Niye ikisi birden tek bir takımı çalıştırsınlar.. Böyle bir şeye gerek var mı?.. Ben bunu hem de Martin Luther King gibi "I have a dream / Bir rüyam var" diye sunacak kadar geri zekalı mıyım?.
Bu ne demek bilir misiniz?.
"Hıncal Ağbi seninle iki gün tam sayfa yazacak kadar konuştuk, ama sen öyle boş konuştun ki, içinden manşet çıkmaz. Bu yüzden bu manşeti uydurduk.."
O zaman yayınlama kardeşim. Okurla alay etme hakkın var mı?:
Bakın ben ne dedim?..
"Benim bir hayalim var.. Galatasaray’da futbol işlerinin başına Fatih Terim geçmeli.. Bu kulübün kapısından 6 yaşında girenlerden başlayarak, A takımından jübile yapanlara dek.."
Niye dedim?.
Çünkü kulüpte futbolu alışıla geldiği gibi başkanın, ya da görev verilmiş amatör yönetim kurulu üyelerinden birinin değil, uzman profesyonellerin yönetmesi gerektiğine inanıyorum. Galatasaray’da futbolun profesyonel CEO’su olmalı.. Yani Baş Yetkili Yöneticisi..
Adayım Fatih Terim.. Çünkü Terim’in nasıl bir organizasyoncu olduğunu yakından biliyorum. Galatasaray’da iken, bana sınıf duvarındaki kara tahtaya kadar bizzat planladığı çocuklar için alt yapı tesislerini gezdirirken nasıl mutlu, nasıl gururlu olduğunu biliyorum. Fatih, yaşamı futbol olan birisi.. Florya onun cenneti.. Mutlu olduğu yer.. Sabahın köründe girer, gece yarısına kadar.. Hatta yatmacasına.. O kadar içindedir.. A takımı hocası olduğu halde, her takımla ilgilenir, boş oldukça hepsinin maçını izlerdi..
Florya’yı ve futbolu Fatih’e emanet et. Bırak planlasın, bırak uygulasın..
"A takımı için Fatih Terim düşünülüyor" dediğinde Bülent "O ceket Fatih’e artık dar gelir" diye bunları anlattım..
Fatih, tüm futbolun tek yetkili başı olmalı..
Mustafa Denizli, A takımı teknik direktörü.. Yani sadece A takımını yönetecek adam..
Mustafa bir futbol dehasıdır.. Ama hayatı futbol değildir. O işiyle hayatını ayırmıştır. Gerektiğinde 24 saatini verenlerden değildir. İşini iyi yapar, bitirince çıkar ve bir başka hayatın içine girer.. Benim gibi.. Yani şimdiki benim gibi.. Bana dünyayı bağışlasanız, Genel Yayın Müdürlüğü yaptıramazsınız. O 24 saatlik iştir. Benim işim öğleyin biter. Özel yaşamım başlar..
Şimdi Fatih Terim futbolun CEO’su, Denizli de teknik direktör olunca, maçta, kulübede ikisi yan yana oturacaklar..
Benim rüyam işte buydu.. Denizli ile Fatih’in yan yana oturduğu, gerektiğinde kafa kafaya verdiği kulübe..
Denizli böyle çalışır mı?. Çalışır.. Çalıştı.. Galatasaray’da ilk teknik direktör olduğu yıl, Derwall, CEO da değil, danışman sıfatıyla yanındaydı.. Derwall’i ilgiyle dinler, ama gene kendi kafasındakini, kendi inandığını, kendi kararını uygulardı.
Denizli, yakın dostu, arkadaşı Fatih’in yanında oturmasından rahatsız olmaz, mutluluk duyar.. Fatih hoca, bir şey söylerse de dinler.. Ama o kadar. Sonra gene bildiğini yapar.. Terim’in dediğine aklı yatarsa, onu, yatmazsa kendi kafasındakini.. Denizli, herkesi dinleyip kendi inandığını yapan adamdır.
Özetle, ben Fatih Terim’i de, Mustafa Denizli’yi de iyi bilirim.. Hayalim, bildiklerime dayanıyor, düşlerime değil..
Ben galiba zavallıyım..
VALLAHİ artık inanmaya başlayacağım ki, ben düşündüğünü ifade etmekten aciz bir zavallıyım..
Her hafta Fotomaç’la bir sohbetimiz oluyor.. Gene oldu. Çarşamba gazeteyi açtım.. "Galatasaray’ı Terim- Denizli ikilisi çalıştırsın" demişim ben. Birinci sayfadaki anonsun başlığı bu.. İçerde yazının başlığı bu..
Bre aman.. Söyleşiyi iki kez okudum.. Hayır.. Dediklerimi aynen yazmışlar.. Ama benim dediklerim onlara "Ticari" gelmemiş, bir sallama başlık atmışlar ki, heyecanlı olsun..
Yahu Fatih Terim de, Mustafa Denizli de dünyanın her ama her takımını çalıştıracak çapta hocalardır.. Niye ikisi birden tek bir takımı çalıştırsınlar.. Böyle bir şeye gerek var mı?.. Ben bunu hem de Martin Luther King gibi "I have a dream / Bir rüyam var" diye sunacak kadar geri zekalı mıyım?.
Bu ne demek bilir misiniz?.
"Hıncal Ağbi seninle iki gün tam sayfa yazacak kadar konuştuk, ama sen öyle boş konuştun ki, içinden manşet çıkmaz. Bu yüzden bu manşeti uydurduk.."
O zaman yayınlama kardeşim. Okurla alay etme hakkın var mı?:
Bakın ben ne dedim?..
"Benim bir hayalim var.. Galatasaray’da futbol işlerinin başına Fatih Terim geçmeli.. Bu kulübün kapısından 6 yaşında girenlerden başlayarak, A takımından jübile yapanlara dek.."
Niye dedim?.
Çünkü kulüpte futbolu alışıla geldiği gibi başkanın, ya da görev verilmiş amatör yönetim kurulu üyelerinden birinin değil, uzman profesyonellerin yönetmesi gerektiğine inanıyorum. Galatasaray’da futbolun profesyonel CEO’su olmalı.. Yani Baş Yetkili Yöneticisi..
Adayım Fatih Terim.. Çünkü Terim’in nasıl bir organizasyoncu olduğunu yakından biliyorum. Galatasaray’da iken, bana sınıf duvarındaki kara tahtaya kadar bizzat planladığı çocuklar için alt yapı tesislerini gezdirirken nasıl mutlu, nasıl gururlu olduğunu biliyorum. Fatih, yaşamı futbol olan birisi.. Florya onun cenneti.. Mutlu olduğu yer.. Sabahın köründe girer, gece yarısına kadar.. Hatta yatmacasına.. O kadar içindedir.. A takımı hocası olduğu halde, her takımla ilgilenir, boş oldukça hepsinin maçını izlerdi..
Florya’yı ve futbolu Fatih’e emanet et. Bırak planlasın, bırak uygulasın..
"A takımı için Fatih Terim düşünülüyor" dediğinde Bülent "O ceket Fatih’e artık dar gelir" diye bunları anlattım..
Fatih, tüm futbolun tek yetkili başı olmalı..
Mustafa Denizli, A takımı teknik direktörü.. Yani sadece A takımını yönetecek adam..
Mustafa bir futbol dehasıdır.. Ama hayatı futbol değildir. O işiyle hayatını ayırmıştır. Gerektiğinde 24 saatini verenlerden değildir. İşini iyi yapar, bitirince çıkar ve bir başka hayatın içine girer.. Benim gibi.. Yani şimdiki benim gibi.. Bana dünyayı bağışlasanız, Genel Yayın Müdürlüğü yaptıramazsınız. O 24 saatlik iştir. Benim işim öğleyin biter. Özel yaşamım başlar..
Şimdi Fatih Terim futbolun CEO’su, Denizli de teknik direktör olunca, maçta, kulübede ikisi yan yana oturacaklar..
Benim rüyam işte buydu.. Denizli ile Fatih’in yan yana oturduğu, gerektiğinde kafa kafaya verdiği kulübe..
Denizli böyle çalışır mı?. Çalışır.. Çalıştı.. Galatasaray’da ilk teknik direktör olduğu yıl, Derwall, CEO da değil, danışman sıfatıyla yanındaydı.. Derwall’i ilgiyle dinler, ama gene kendi kafasındakini, kendi inandığını, kendi kararını uygulardı.
Denizli, yakın dostu, arkadaşı Fatih’in yanında oturmasından rahatsız olmaz, mutluluk duyar.. Fatih hoca, bir şey söylerse de dinler.. Ama o kadar. Sonra gene bildiğini yapar.. Terim’in dediğine aklı yatarsa, onu, yatmazsa kendi kafasındakini.. Denizli, herkesi dinleyip kendi inandığını yapan adamdır.
Özetle, ben Fatih Terim’i de, Mustafa Denizli’yi de iyi bilirim.. Hayalim, bildiklerime dayanıyor, düşlerime değil..