FLAŞ!..FLAŞ!...FLAŞ!..ÖNCE KANSER,SONRA HÜRRİYET VURDU!..HÜRRİYET GAZETESİ KANSERLE MÜCADELE EDEN BAŞARILI MUHABİRİNİ NİÇİN İŞTEN ÇIKARTTI?..
Hürriyet uzun süredir amansız bir hastalıkla mücadele eden ve milli eğitim konusunda başarılı haberlere imza atan Ankara bürosunun deneyimli muhabirlerinden Kamuran Zeren'i işten çıkarttı.
Hürriyet Gazetesi´nin yayın politikası ve patronaj tarafından kullanılış biçimi, Ertuğrul Özkök´ün taktiksel haberleri üzerine kitapları dolduracak kadar eleştiri yazıldı çizildi.
Ama Doğan Grubu´nun amiral gemisi Hürriyet´teki insani dramlar ve kıyımlar hep göz ardı edildi. Medya Hürriyet Gazetesi´ni adeta görmezden geldi. Hiç iç karışıklığı ve iç hesaplaşması, hakları yenilen personelleri yokmuş gibi davranıldı.
Oysa büyük gazetenin ardında bıraktığı çok hikaye var. Onlardan sonuncusu Ankara Bürosu´nun deneyimli muhabiri Kamuran Zeren´in işten çıkartılış biçimi.
Kamuran Zeren uzun süredir, amansız bir hastalıkla mücadele ediyor. Hani Hürriyet´in haftasonu eklerini doldurduğu Ayşe Arman´ın sayısız röportaj yaptığı, "hastalığı şöyle yendi böyle yendi" hikayelerine konu olan hastalıkla.
Üstelik Zeren´in hastalıkla mücadelesi Hürriyet´e yazı dizisi olanlardan bile daha zordu ve haber değeri taşıyordu. Çünkü amansız hastalık iki farklı biçimde Zeren´in vücudunu sarıyordu. Ama mücadele etti ve iki ameliyat geçirip ayakta ve hayatta kalmayı başardı.
Bu arada zaman zaman mecburi olarak ve kanuni hakkı gereği rapor alıyordu. Ama raporlu günlerinde bile gazeteye uğrayıp çalıştığına, haber yazdığına tüm Ankara büro şahitti.
Ama Filiz Akın´a, Kazım Kanat´a gelince yazı dizisi olup süslü püslü insani hikayeler biçiminde kaleme alınan hastalık, kendi muhabirlerinde görülünce "insanlık"tan eser kalmadı.
Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu ve Ankara Haber Müdürü Faruk Bildirici, geçen hafta -sanki bilmiyormuş gibi- Zeren´e performansındaki düşüklüğün nedenini sordu.
Bununla da yetinilmeyip, İstanbul İnsan Kaynakları aracılığıyla Zeren´e neden bu kadar çok sağlık raporu aldığı sorularak savunması istendi.
Zeren, savunmasında aslında tüm Hürriyet çalışanlarına malum olan ve makul gerekçelerini açıkça sıralayarak hastalıkla olan mücadelesini anlattı.
Yazı dizilerinde, "hayattan kopmadım, hayata sarılarak aştım, işime dört elle sarıldım, kendimi koyvermedim, moralimi yüksek tuttum" gibi sunulan hastalık, gerçek hayatta Hürriyet´in yönetiminde farklı yankı buldu. Kamuran Zeren´in moralini de hayatla olan bağını da hiçbiri düşünmedi.
Çünkü Zeren, savunması istendikten bir gün sonra işten çıkartıldı. Enis Berberoğlu, amansız hastalıkla iki cephede savaşan Zeren´den çıkış belgesini imzalamasını istedi.
Herşey planlanmıştı ve çok belliydi. Zeren belgeyi imzalarken teknik servis haberlerini yazmak için kullandığı programdaki şifrelerini kullanıma kapatmıştı bile.
Sezen Aksu o en dramatik şarkısında "hayallerle gerçekler ayrı ayrı yaşar" diyor ya... Hürriyet´te de haberlerle gerçekler ayrı ayrı yaşıyor.
Yazı dizileriyle, dramatize hikayeler eşliğinde destanlar yazılan hastalık, kendi muhabirlerini işten atmak için gerekçe oluyor.
Bakalım haysiyet, şeref, erdem, insanlık edebiyatı yapan Hürriyet Ankara Büronun o çok güçlü yazarları yılların mesai arkadaşları Kamuran Zeren için iki satırcık yazabilecekler mi?
İçlerinden biri "ayıp ettin Enis" diyebilecek mi?
turktime
h
Ama Doğan Grubu´nun amiral gemisi Hürriyet´teki insani dramlar ve kıyımlar hep göz ardı edildi. Medya Hürriyet Gazetesi´ni adeta görmezden geldi. Hiç iç karışıklığı ve iç hesaplaşması, hakları yenilen personelleri yokmuş gibi davranıldı.
Oysa büyük gazetenin ardında bıraktığı çok hikaye var. Onlardan sonuncusu Ankara Bürosu´nun deneyimli muhabiri Kamuran Zeren´in işten çıkartılış biçimi.
Kamuran Zeren uzun süredir, amansız bir hastalıkla mücadele ediyor. Hani Hürriyet´in haftasonu eklerini doldurduğu Ayşe Arman´ın sayısız röportaj yaptığı, "hastalığı şöyle yendi böyle yendi" hikayelerine konu olan hastalıkla.
Üstelik Zeren´in hastalıkla mücadelesi Hürriyet´e yazı dizisi olanlardan bile daha zordu ve haber değeri taşıyordu. Çünkü amansız hastalık iki farklı biçimde Zeren´in vücudunu sarıyordu. Ama mücadele etti ve iki ameliyat geçirip ayakta ve hayatta kalmayı başardı.
Bu arada zaman zaman mecburi olarak ve kanuni hakkı gereği rapor alıyordu. Ama raporlu günlerinde bile gazeteye uğrayıp çalıştığına, haber yazdığına tüm Ankara büro şahitti.
Ama Filiz Akın´a, Kazım Kanat´a gelince yazı dizisi olup süslü püslü insani hikayeler biçiminde kaleme alınan hastalık, kendi muhabirlerinde görülünce "insanlık"tan eser kalmadı.
Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu ve Ankara Haber Müdürü Faruk Bildirici, geçen hafta -sanki bilmiyormuş gibi- Zeren´e performansındaki düşüklüğün nedenini sordu.
Bununla da yetinilmeyip, İstanbul İnsan Kaynakları aracılığıyla Zeren´e neden bu kadar çok sağlık raporu aldığı sorularak savunması istendi.
Zeren, savunmasında aslında tüm Hürriyet çalışanlarına malum olan ve makul gerekçelerini açıkça sıralayarak hastalıkla olan mücadelesini anlattı.
Yazı dizilerinde, "hayattan kopmadım, hayata sarılarak aştım, işime dört elle sarıldım, kendimi koyvermedim, moralimi yüksek tuttum" gibi sunulan hastalık, gerçek hayatta Hürriyet´in yönetiminde farklı yankı buldu. Kamuran Zeren´in moralini de hayatla olan bağını da hiçbiri düşünmedi.
Çünkü Zeren, savunması istendikten bir gün sonra işten çıkartıldı. Enis Berberoğlu, amansız hastalıkla iki cephede savaşan Zeren´den çıkış belgesini imzalamasını istedi.
Herşey planlanmıştı ve çok belliydi. Zeren belgeyi imzalarken teknik servis haberlerini yazmak için kullandığı programdaki şifrelerini kullanıma kapatmıştı bile.
Sezen Aksu o en dramatik şarkısında "hayallerle gerçekler ayrı ayrı yaşar" diyor ya... Hürriyet´te de haberlerle gerçekler ayrı ayrı yaşıyor.
Yazı dizileriyle, dramatize hikayeler eşliğinde destanlar yazılan hastalık, kendi muhabirlerini işten atmak için gerekçe oluyor.
Bakalım haysiyet, şeref, erdem, insanlık edebiyatı yapan Hürriyet Ankara Büronun o çok güçlü yazarları yılların mesai arkadaşları Kamuran Zeren için iki satırcık yazabilecekler mi?
İçlerinden biri "ayıp ettin Enis" diyebilecek mi?
turktime
h