FLAŞ!.. FLAŞ!.. 'FATİH ALTAYLI'YLA YENİ GAZETEDE YAZMAK İÇİN GÖRÜŞÜYORUZ!..' BU İTİRAF HANGİ YAZARDAN GELDİ?..

'Fatih Altaylı´yla görüşüyoruz, bakalım, kısmetse olur, değilse olmaz.'

Sokak kapısının girişinde kocaman, aynalı bir gardırop var.





İnsan, "Bu ne ya?" oluyor. Oldum ve sordum. "Ha o mu? Eve sığmayan bir gardırop" dedi, "Atıyorum, ister misin?" Hani Amerikalılar kocaman kanepeleri, sallanan koltukları, masaları götürür çöpe koyarlar ya, Oray Eğin de kapısının önüne koymuş ve pek artistik durmuş. Gardırobun yanından geçip eve giriyorsunuz. Evinde en çok kitap ve CD var. Duvardan duvara bir kütüphane. Okuyor çocuk, bunu da gözünüze sokuyor! Işıklı bir bekár evi. Rahat, modern. Girişte minik bir arşiv odası var, insanlar hakkında dosya tutuyor, o dosyaları da o odada saklıyor! Şaka yapıyorum ama bir gün işine yarayacağını düşündüğü kupürleri, eski Gazete Pazar´ları filan sakladığı bir yer gerçekten var. Evin en şeker sakini, hiç kuşkusuz Raşit. Dünya güzeli bir Golden Retriever. Oray´a sorduğum her soruda kulağını dikti, acaba sahibi ne cevap verecek diye bekledi. Son olarak, röportaja eşlik eden şarap da Corvus´tu...


Hürriyet Gazetesi sizin için ne ifade ediyor?


- Türk basınının amiral gemisi. Olmazsa olmaz...

Hürriyet´te yazmak ister misiniz?

- Bu, bir şey mi?

Teklif değil çok üzgünüm!

- (Gülüyor) Hürriyet´te yazmak istemem diyen bir gazeteci kafasızdır. Ama "Böyle bir şeyi amaçlıyor musun?" dersen, hayır. Ben artık herhangi bir yerin seri ilan sayfasında bile yazsam, okunurum. Bu kadar iddialıyım. Tamam Hürriyet´in gücü yadsınamaz, ama günümüzde internet denilen bir şey var.

Ertuğrul Özkök´e hiç saldırmama sebebiniz bir gün Hürriyet´te yazabilme ihtimali olabilir mi?

- Ben şunu anlamıyorum: Hipokrat yemini etmiş doktorlar gibi, bu ülkede yazarlık yapan herkesin, ilk önce Ertuğrul Özkök´e küfretmesi mi gerekiyor? Birinci vazifemiz ona saldırmak mı? Nedir canım bu! Genel yayın yönetmenliğine bir şey diyemem, ama Ertuğrul Özkök Türkiye´nin en iyi muhabiri. Onu sevmek niye suç ki? Ben sana bir şey söyleyeyim mi, ona küfreden herkes, "Gel Hürriyet´te yaz" teklifini patlattığı anda, kapısına dizilir.

Dokunulmazlık yok

Ufuk Güldemir size ne kattı?

- Bir sürü şey.

Neler öğrendiniz ondan?

- Cesur olmayı.

Ne kadar süre birlikte çalıştınız?

- Valla, benim medyada çok sevdiğim iki patron var Ercan Arıklı ve Ufuk Güldemir. İkisine hayranım, en sevdiğim tarafları da hiç birlikte çalışmamış olmamız! Ercan Arıklı, "Hangi dergide ne yapmak istiyorsan yap" dedi, ben istemedim. Onlarla dost kalmak, onların tecrübelerinden faydalanmak benim için daha önemliydi. Ufuk Güldemir´den bir de habere zeká katmasını öğrendim. Beni baştan çıkaran zekádır.

Soner Yalçın´dan ne öğrendiniz?

- En yakın arkadaşım sayılır Soner. Hayatta en güvendiğim insandır. Dünya görüşlerimiz uymasa da, birlikte çok eğleniriz. Mesleki zekásına ve çalışkanlığına hayranım.

O söylüyor, siz yazıyormuşsunuz...

- Olur mu öyle şey!

Siz söylüyormuşsunuz Tuğçe Tatari yazıyormuş...

- Saçma, ona bakarsan "Ertuğrul Özkök söylüyor, Ahmet Hakan yazıyor" diyorlar. Bu dedikoduların sonu yok.

Fehmi Koru´yla alıp veremediğiniz ne var?

- Cumhurbaşkanı´nın akrabası olarak, geçmişte eleştirdiği her şeyi şimdi yapıyor. Ama gazetecilik yapmıyor. Benim için çok önemli bir düzenin en önemli simgesi.

Sezen Aksu´ya saldırmak, "Ben varım" ya da "Var olmak istiyorum, ilgi çekmek istiyorum" dememin bir yolu mu?

- Ne alakası var! Herkes onun hakkında yazdıklarımın doğru olduğunu biliyor, ama "dokunulmaz" bir insan ya, kimse yazmaya cesaret edemiyor.

Her boku da siz biliyorsunuz!

- (Gülüyor) Yoo herkes biliyor ama bir tek ben yazabiliy