Financal Times yazdı: 'Erdoğan'ın tek adam olma mücadelesinin riskleri...'
İngiliz gazete, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi ısrarının risklerini yazdı.
İngiliz Financial Times gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi ısrarının Türkiye'nin ekonomik ve sosyal istikrarı açısından tehlike oluşturabileceğini yazdı.
Türkiye'de son günlerde yaşanan siyasi gelişmelerin değerlendirildiği haber, Türkiye'nin istikrarının Avrupa Birliği'nin çok büyük çıkarına olduğunu hatırlatarak başlıyor.
"Erdoğan hakkında kim ne düşünürse düşünsün, korkusuzluğunun herkes tarafından takdir edilmesi gerek" diyen Financial Times, Erdoğan'ın son 14 yılda ordu, hukuk sistemi, basın ve teknokratlar üzerinde kurduğu hâkimiyetle AKP'yi birçok Türk için devletle eş anlamlı hale getirdiğini belirtiyor.
Ama Financial Times'a göre elinde topladığı bu güç Erdoğan için yeterli değil:
"Erdoğan'ın şu an için tek önceliği, kendi tek adam yönetimini meşru kılacak olan başkanlık sistemini kabul ettirmek. Bu uğurda Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu bile görevi bırakmaya zorladı. Az da olsa bağımsız hareket etme cüretini göstermiş olan Davutoğlu'nun yerine, bu hafta sonu yapılacak olan Ak Parti kongresinde daha uysal ve 'düşük profilli' bir isim getirilecek."
Gazete başbakan değişikliğinin, Erdoğan'ın anayasada istediği değişiklikleri yapmasına yardımcı olabileceğini belirtiyor.
“Erdoğan'ın hâkimiyetinin zararlı etkileri ortada”
Ancak Financial Times'a göre Erdoğan'ın bu tahakkümünün Türkiye'ye zarar veren etkileri bulunuyor. Gazete bunları Kürtlerle çatışmanın yeniden alevlenmesi, ekonominin risk altında olması ve Avrupa değerlerinden uzaklaşma olarak sıralıyor:
"Cumhurbaşkanı, Kürtlerle barış şansını, seçimi kazanabilmek için feda etti. HDP'nin geçen yazki yükselişinin karşısında milliyetçiliği kullanarak içten içe yanan ateşi yeniden körükledi. [...] Kürler bir zamanlar daha fazla siyasi ve kültürel özerklik için anayasa değişimini bir şans olarak görüyordu. Şimdi süreçten tamamen dışlanırlarsa, şiddete alternatif bulmakta zorlanırlar".
Gazete Türkiye'nin ekonomisinin de risk altında olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. "Aralıksız süren seçim propagandası, yapısal reformları durdurdu" diyen gazete, kabinede ekonomiden sorumlu isimlerin değiştirilebileceğini ve yeni Merkez Bankası Başkanı'na faizleri düşürmesi için baskı yapılabileceğini belirtiyor.
“AB'nin bu kabullenişi tehlikeli”
Financial Times, şu an Erdoğan'ı kontrol edebilecek hiçbir güç olmadığını belirtiyor ve Erdoğan'ın Batılı değerleri açıkça hiçe saymasına rağmen, Avrupa Birliği'nin göçmen anlaşması nedeniyle Türkiye ile anlaşmazlığa düşmek istemediği için tepki gösteremediği yorumunu yapıyor:
"Bu kabulleniş tehlikeli. Türkiye'nin uzun dönemli sosyal ve ekonomik istikrarı, Avrupa Birliği'nin çok büyük çıkarına... AB liderleri, Erdoğan'ın otokrat heveslerine sonsuza kadar razı olmayacaklarını belli etmeli. Zaten kırılgan olan göçmen anlaşmasını yırtıp bir kenara atamazlar ama Erdoğan'ın bu davranışlarının AB üyeliği süreciyle uyuşmadığını açıkça söylemeliler."
Yazı Erdoğan'ın başbakanlığının ilk yıllarında, çatışma ve ekonomik krizlerle dolu 90'lı yılların geride bırakılmasında çok etkili olduğu, ancak şu an sınırsız güç için her şeyi ikinci plana atarak, Türkiye'yi o günlere geri dönme riskine attığı yorumuyla son buluyor.
Türkiye'de son günlerde yaşanan siyasi gelişmelerin değerlendirildiği haber, Türkiye'nin istikrarının Avrupa Birliği'nin çok büyük çıkarına olduğunu hatırlatarak başlıyor.
"Erdoğan hakkında kim ne düşünürse düşünsün, korkusuzluğunun herkes tarafından takdir edilmesi gerek" diyen Financial Times, Erdoğan'ın son 14 yılda ordu, hukuk sistemi, basın ve teknokratlar üzerinde kurduğu hâkimiyetle AKP'yi birçok Türk için devletle eş anlamlı hale getirdiğini belirtiyor.
Ama Financial Times'a göre elinde topladığı bu güç Erdoğan için yeterli değil:
"Erdoğan'ın şu an için tek önceliği, kendi tek adam yönetimini meşru kılacak olan başkanlık sistemini kabul ettirmek. Bu uğurda Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu bile görevi bırakmaya zorladı. Az da olsa bağımsız hareket etme cüretini göstermiş olan Davutoğlu'nun yerine, bu hafta sonu yapılacak olan Ak Parti kongresinde daha uysal ve 'düşük profilli' bir isim getirilecek."
Gazete başbakan değişikliğinin, Erdoğan'ın anayasada istediği değişiklikleri yapmasına yardımcı olabileceğini belirtiyor.
“Erdoğan'ın hâkimiyetinin zararlı etkileri ortada”
Ancak Financial Times'a göre Erdoğan'ın bu tahakkümünün Türkiye'ye zarar veren etkileri bulunuyor. Gazete bunları Kürtlerle çatışmanın yeniden alevlenmesi, ekonominin risk altında olması ve Avrupa değerlerinden uzaklaşma olarak sıralıyor:
"Cumhurbaşkanı, Kürtlerle barış şansını, seçimi kazanabilmek için feda etti. HDP'nin geçen yazki yükselişinin karşısında milliyetçiliği kullanarak içten içe yanan ateşi yeniden körükledi. [...] Kürler bir zamanlar daha fazla siyasi ve kültürel özerklik için anayasa değişimini bir şans olarak görüyordu. Şimdi süreçten tamamen dışlanırlarsa, şiddete alternatif bulmakta zorlanırlar".
Gazete Türkiye'nin ekonomisinin de risk altında olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. "Aralıksız süren seçim propagandası, yapısal reformları durdurdu" diyen gazete, kabinede ekonomiden sorumlu isimlerin değiştirilebileceğini ve yeni Merkez Bankası Başkanı'na faizleri düşürmesi için baskı yapılabileceğini belirtiyor.
“AB'nin bu kabullenişi tehlikeli”
Financial Times, şu an Erdoğan'ı kontrol edebilecek hiçbir güç olmadığını belirtiyor ve Erdoğan'ın Batılı değerleri açıkça hiçe saymasına rağmen, Avrupa Birliği'nin göçmen anlaşması nedeniyle Türkiye ile anlaşmazlığa düşmek istemediği için tepki gösteremediği yorumunu yapıyor:
"Bu kabulleniş tehlikeli. Türkiye'nin uzun dönemli sosyal ve ekonomik istikrarı, Avrupa Birliği'nin çok büyük çıkarına... AB liderleri, Erdoğan'ın otokrat heveslerine sonsuza kadar razı olmayacaklarını belli etmeli. Zaten kırılgan olan göçmen anlaşmasını yırtıp bir kenara atamazlar ama Erdoğan'ın bu davranışlarının AB üyeliği süreciyle uyuşmadığını açıkça söylemeliler."
Yazı Erdoğan'ın başbakanlığının ilk yıllarında, çatışma ve ekonomik krizlerle dolu 90'lı yılların geride bırakılmasında çok etkili olduğu, ancak şu an sınırsız güç için her şeyi ikinci plana atarak, Türkiye'yi o günlere geri dönme riskine attığı yorumuyla son buluyor.