FilmLoverss 2019’un en iyi filmlerini seçti

4. The Irishman

The Irishman, yüzeyde bir mafya hikâyesi üzerinden, düzenbazlığın ve sahtekârlığın kol kola yürüdüğü bir sistemin nasıl meşru ve yasal yollarla sürdürülebileceğini, yasaya takıldığı zaman da bunun o kadar da mühim bir değişiklik yaratmadığını gösterirken, yüzeyin altında derin katmanlar hâlinde savaş, sınıf bilinci, aile, hukuk sistemi ve sosyal statülere dair vurucu bir anlatı sunuyor. Daha önce birçok Scorsese eserinde tanıklık ettiğimiz gibi şimdi de The Irishman’de gördüğümüz karmaşık ve suça ya da şiddete yatkın karakterlerin nereden beslendiğini yargıdan ve güzellemeden bağımsız, sinematik bir unsur hâline getirebilmesi, Scorsese’nin ustalıkla yaptığı şeylerden yalnızca biri. Yönetmenin siyahlardan ve kadınlardan uzak İtalyan Amerikalı sineması artık günümüz sinema tartışmalarında eksik ve sorunlu olarak değerlendirilebilecek olsa da bu dünyadan bir Martin Scorsese’nin geçiyor olmasına şahit olduğumuz için kendimizi hâlâ şanslı sayabiliriz.


Yeni dizi 'Kör Nokta' reytinglerde ne yaptı? Son seçim anketinin sonuçları çok konuşulacak! Köylülerin ‘suskunluk yeminine’ dair olay iddia! Galatasaray'dan Kadıköy çimlerinde şok hareket Serkan Keskin ve Meriç Aral dünyaevine girdi! Metin Arolat'a zor veda: Gözyaşlarını tutamadı!