"Fetullahçı Terör Örgütü" adına istihbari bilgi toplama davası

- Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin kişisel bilgilerini, Emniyet Genel Müdürlüğünün "DEVA 1-2" programları üzerinden sorguladıkları ve elde ettikleri verileri FETÖ'ye aktardıkları öne sürülen polisler hakkında "silahlı örgüte üye olma" suçundan açılan davanın görülmesine...

ANKARA (AA) - Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin kişisel bilgilerini, Emniyet Genel Müdürlüğünün "Detaylı Veri Analizi (DEVA) 1-2" programları üzerinden sorguladıkları ve elde ettikleri verileri "Fetullahçı Terör Örgütü"ne (FETÖ) aktardıkları öne sürülen 10 polis hakkında "silahlı örgüte üye olma" suçundan açılan davanın görülmesine devam edildi.

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Samih Şimşek, Yunus Taşdemir, Mehmet Yılmaz, Kenan Taşkın, Okan Tanju Baydak, İsmail Ünal ve Muhittin Avcı ile avukatları katıldı.

Sanıklardan Fazlı Şen de duruşmayı Van'dan sesli ve görüntülü sistemle takip etti.

Sanık Yunus Taşdemir, savunmasında hakkındaki iddiaları kabul etmeyerek, DEVA Programına yasa dışı girmediğini ileri sürdü. Taşdemir, şunları anlattı:

"Şırnak Şerafettin Elçi Havaalanının açılışına 26 Temmuz 2013'de dönemin Başbakanı, eşi ve sıralı devlet bürokratları katılmışlardı. Açılışla ilgili birtakım bilgilerin daha sorasında bu programa girilmesi gerekiyordu. Daha öncesinde farklı bir büroda, yani A Büroda çalışıyordum. İddia edildiği eylem tarihi itibarıyla da C Büroda görevliydim. Daha öncesinde böyle bir evrak görmemiştim. Benzer işler yapmıştım fakat makam önemi ve mevki itibarıyla yüksek kişilerin veri girişleriyle ilgili hata yapmamak bakımından, danışarak girdilerin TC kimlik numaraları sorgulamak suretiyle yapılması gerektiğini öğrendim. Bu kapsamda eşinin TC kimlik numarasını girdim ve veri girişlerini bu şekilde temin ettim. Açılışla ilgili olmasına yine bunu AK Parti faaliyeti olarak girmemiz gerekiyordu. Bu girişi de temin ettim. Bunun dışında herhangi bir şekilde yasa dışı bir iş ve işlem gerçekleştirmedim. Bana verilen yasadan kaynaklı görevimi yaptım."

DEVA Programının kapalı devre bir program olduğunu, internet erişimine açık olmadığını söyleyen Taşdemir, programın veri tabanında kişilerin, kimlik, adres, iletişim, eğitim bilgileri varsa siyasi partilere üyelik bilgilerinin yer aldığını kaydetti.

Sanık Okan Tanju Baydak da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kimlik bilgilerini usulsüz sorgulamadığını savunarak, "Akdeniz Olimpiyatları açılışı için dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan gelmişti ve burada birtakım temaslarda bulunmuştu. Gelmeden bir gün öncesinde de bu veri girişlerinin tarafımca gerçekleştirilmesi noktasında da görevlendirme yapıldı. Mersin'de yapılan etkinlikleri sisteme girmek için sorgulama yaptım. Kendi şifremi kullandım. Başka birisinin şifresini kullanmam ya da sistemde kayıtlı olan dışında farklı bilgiyi sorgulamam gibi bir durum söz konusu değil" diye konuştu.

Devlet sırrı içeren herhangi bir bilginin sistemde yer almadığını ileri süren Baydak, terör örgütü üyesi olmadığını, diğer sanıkları da tanımadığını savundu.

Sanık Fazlı Şen de sesli ve görüntülü sistemle alınan savunmasında, atılı suçlamaları kabul etmediğini, açılan dava ile onurunun zedelendiğini söyledi. Şen, "İddianamede tek doğru taraf DEVA Programına giriş yapmak suretiyle sırf olmayan bilgilere bakmamdır. Bu da görevim gereği veri girişi esnasında gerçekleştirdiğim bir husus" dedi.

Şen de diğer sanıklar gibi örgüt suçlamalarını kabul etmediğini kaydetti.

Sanık Mehmet Yılmaz olay tarihinde Kars İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev yaptığını, 2013'te kendisine bazı eski tarihli evrakların elektronik ortama aktarılması görevi verildiğini söyledi. Yılmaz, şunları kaydetti:

"Bana, 2000 yılı öncesi evrakların tasnifi için ve elektronik ortama geçirilmesi için 10 klasör verildi. Kısa zamanda tamamlanması istendi. Klasörleri inceleyip veri girişlerini işliyordum. Bilmediğim konuları sıralı amirlerime iletiyordum. Dönemin Başbakanı, şu an Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili 1998'de okumuş olduğu bir şiirle ilgili bir tamim geldiğini görünce, makam itibarıyla hata yapmamak bakımından sorumlu büro amirime durumu danıştım. Sonrasında dönemin istihbarat şube müdürüne durum arz edildi. Onların talimatları doğrultusunda da o evrakın girişi DEVA Programına geçirilmedi. Bu talimat doğrultusunda işlemi ve sorgulamaları yaptım."

Sanık İsmail Ünal, örgüt üyesi olduğu suçlamasını kabul etmediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Çalıştığım dönemde DEVA Programına erişim yetkim vardı. 5 kez girişten bahsedilmekte. Mousenin her bir ekrana tıklanması log kayıtı olarak düşmüş. Yetkilerimi aşarak gizli olan bilgileri aldığım ve kullandığım iddiası doğru değil. Sosyal medyada bu tip bilgilere anında ulaşılabilir."

Sanık Muhittin Avcı, İskenderun İl Emniyet Müdürlüğünde görevli olduğunu, aşırı sol ve İslamcı gruplarla ilgili çalışmalar yaptığını söyledi.

Avcı, "O dönemde söz konusu veri girişi suçlamasıyla karşı karşıya kaldım. Aşırı sol ve dinci örgütlerin yapılanmasına ilişkin alan çalışması yaptığım için zaman zaman da bunların gösteri ve yürüyüşleri olduğundan dolayı, irtibatlı olması sebebiyle veri girişi esnasında bilgilerini kullandım." diye konuştu.

Sanık Samih Şimşek ise olay tarihinde Mersin İl Emniyet Müdürlüğünde çalıştığını, dava sonrası açığa alındığını, ilerleyen süreçte arkadaşlarının arayarak not defterine yazılı DEVA Programına ait giriş şifresini bulduklarını bildirdiklerini kaydetti.

Belirtilen tarihte sisteme giriş yapmadığını savunan Şimşek, HTS kayıtlarının istenmesini talep etti.

Mahkeme, sanıklar hakkında Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesindeki dava dosyasının incelenmek üzere istenmesine karar verdi.

İlgili il emniyet müdürlüklerine yazı yazılarak tüm sanıkların geçirmiş oldukları idari soruşturmaların istenmesini de karara bağlayan mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğünden DEVA Programı ile ilgili bazı bilgilerin istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

- İddianame

İddianamede, Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin kişisel bilgilerini, Emniyet Genel Müdürlüğünün "DEVA 1-2" programları üzerinden sorguladıkları ve elde ettikleri verileri "Fetullahçı Terör Örgütü"ne aktardıkları öne sürülen sanıkların "silahlı örgüte üye olma" suçundan cezalandırılması talep ediliyor.

Ayrıca sanıkların aynı konuyla ilgili "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" suçundan, Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılanmaları devam ediyor.