FETÖ'ye finansal destek davası
- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ/PDY'ye finansal destek sağlamakla suçlanan 23'ü tutuklu 46 kişinin yargılandığı davanın görülmesine başlandı - FETÖ'ye finansal destek davasının ilk duruşmasında tutuklu sanıklar ifade verdi- Tutuksuz sanıkların ifadelerini yarınki duruşmada alacak mahkeme..
ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansal destek sağlamakla suçlanan 23'ü tutuklu 46 kişinin yargılandığı davanın görülmesine başlandı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Tamer Efedayıoğlu, Hasan Hüseyin Küçükbalcı, Yılmaz Önder Köprülü, Faruk Kapusuz, İbrahim Ümit Soyer, Ramis Çığın, Selim Annadınç, Ali Akça, Yusuf Ziya Köse, Hüseyin Bilgili, Murat Yanıkgönül, Kemal Yüzüak, Ekrem Akgümüş, Halil İbrahim Azili, Yasin Gökbak, İlhan Coşkun, Mehmet Şahin, Nail Karagöz, Selami Annadınç, Tolga Kaba, Haydar Atılgan, Nurset Salih Bayrak ve İsmail Okkalı ile tutuksuz sanıklar Mehmet Zihni Taşkan, Yusuf Kocadağ, Metin Büyükşahin, Mehmet Türksoy, İlhan Karaduman, Atilla Kart, Muhammer Bilgen, Özcan Özdemir, Mevlüt Yıldırım ve avukatları katıldı.
Duruşmada, kimlik tespiti ve iddianamenin özetlenmesinin ardından sanıkların beyanına geçildi. Tutuklu sanıklardan Tamer Efedayıoğlu, beyanında, banka hesabından ABD'deki Respect Institute INC. adlı kuruluşa 10 bin dolar gönderilmesiyle bir ilgisinin bulunmadığını söyledi.
Parayı çalıştığı Yalçın Motorlu Araçlar AŞ'nin sahibi İsmail Yalçın'ın gönderdiğini öne süren Efedayıoğlu, şöyle devam etti:
"İsmail Yalçın, 26 Mart 2014'te beni yanına çağırdı. Yalçın'ın yanında Süleyman isimli soyadını bilmediğim ancak görsem teşhis edebileceğim biri vardı. İsmail bey bana 'Süleyman bey ile Bank Asya'ya kadar gider misin? Orada bir havale işi var' dedi. Ben de kabul ettim. Bankaya gittik. Ben havalenin neyle ilgili olduğunu sordum. O da 'Bir hayır işi' karşılığını verdi. 'Ne hayrı?' diye sorduğum Süleyman bey, 'ABD'de bir kilisenin camiye çevrilmesi işi" dedi. Bankaya gittik. Bizim şubede maaş hesabımız vardı. Süleyman bey görevlilerle görüşüp bir süre sonra yanıma geldi ve bana 'Sizin maaş hesabı TL. Göndereceğimiz para dolar olduğu için döviz hesabı açtırdık' dedi. Bana emrivaki yaptı. Bu çok hoşuma gitmedi. 10 bin doları Süleyman'a kimin verdiğini görmedim ancak İsmail Yalçın'ın verdiğini değerlendiriyorum. 14 ay sonra beni emniyetten çağırdılar. İş yerini aradım ve İsmail beye havaleyle ilgili arandığımı söyledim. İş yerine gittiğimde İsmail beyin yanına Süleyman ile adının Serkan olduğunu öğrendiğim biri geldi. Serkan hemen konuya girdi. Yaptıkları işte yasa dışı bir durumun söz konusu olmadığını ancak parayı İsmail beyden alıp yatırdığımı söylersem bunun hukuksal açıdan sorun oluşturacağını belirtti ve parayı benim yatırdığım yönünde ifade vermemi istedi. Ben işimi de kaybetme korkusuyla emniyette paranın benim olduğunu söyledim. Şirket avukatımızı aradım. O da aynı şeyleri söyledi. Avukatların yönlendirmesiyle emniyette bu yönde ifade verdim. Mahkemeye çıkarılana kadar neyle suçlandığımı dahi bilmiyordum."
Terör örgütü FETÖ ile herhangi bir bağlantısının olmadığını, böyle bir parayı yatıracak maddi gücü de bulunmadığını aktaran Efedayıoğlu, "Ben cezaevindeyken darbe girişimi oldu. Sorumlusu olarak Fetullah Gülen'i görüyorum ve onu lanetliyorum. O hainlerle aynı çatı altında bulunmak çok zoruma gidiyor. Ben ne örgüt üyesiyim ne hain ne de alçağım. Önce tutuksuz yargılanmamı, sonra da beraatımı istiyorum." dedi.
Tutuklu sanıklardan Hasan Hüseyin Küçükbalcı da kızının İncek'te Atlantik Eğitim Kurumlarına ait özel bir okulda eğitim gördüğünü, okul aile birliği toplantıları vesilesiyle okuldan bazı öğretmenlerle tanıştığını söyledi.
Küçükbalcı, "Böyle bir toplantıda öğretmenler bizi yurt dışından gelen öğrencilerle tanıştırdı. Bize CD izlettiler, broşürler verdiler. Bu tür faaliyetleri basından izliyorduk. Bu kişilerin Türkçe konuşmaları, İstiklal Marşı'nı okumaları beni bir Türk olarak gururlandırıyordu. O zaman devlet büyüklerimiz de aynı görüşteydi. Yurt dışındaki bir okulun 30-40 bilgisayar ihtiyacı bulunduğunu belirtip benden yardım talep ettiler. Bir defaya mahsus 35 bin dolar gönderdim." diye konuştu.
Küçükbalcı, 17-25 Aralık sürecinde örgütün gerçek yüzünü gördüğünü ve kızını okuldan aldığını, kendisiyle aynı gün aynı miktarda para gönderen kişileri ise tanımadığını beyan etti.
Parayı yatırdığı ABD'deki Respect Institute INC. hakkında bilgisi bulunmadığını, kızının okulundan tanıştığı kişilerin yönlendirmesiyle söz konusu hesaba para yatırdığını öne süren ve örgüt üyeliği suçlamasını reddeden Küçükbalcı beraatını istedi.
- "Annem adına hayır yaptım"
Tutuklu sanıklardan Yılmaz Önder Köprülü de ABD'deki kuruluşa para yatırdığı dönemde annesini kaybettiğini, onun adına bir hayır yapmak istediğini belirtti. İlk başta Diyanet İşleri Başkanlığının etkisiyle Afrika'da su kuyusu açtırmayı düşündüğünü belirten Köprülü, Cuma namazı çıkışında camide görüştüğü kişilerin anlatımıyla söz konusu kuruluşa 12 bin 500 dolar yatırdığını ifade etti.
Respect Institute INC. adlı kuruluşun ABD'de İslamiyet ve Türk kültürüne hizmet ettiğini düşündüğünü aktaran Köprülü, bir süre sonra kurumdan kendisine Türkçe ve İngilizce teşekkür yazısı geldiğini, bunun üzerine 12 bin 500 dolar daha gönderdiğini anlattı.
Faruk Kapusuz ise dinini yaşamaya çalışan biri olduğunu, çok sayıda kuruluşa yardımlarda bulunduğunu dile getirdi.
Soyadı ve adresini bilmediği Mehmet adlı bir kişinin ABD'deki kuruluştan bahsederek, "Türkiye lehine faaliyetlerde bulunan bu kuruluşa benim adıma para göndereceğini söyledi. Ben de kabul ettim. Bankaya gitmedim, sadece Mehmet'in bana getirdiği dekontu imzaladım." dedi.
Savcılık ifadesi ile mahkemede verdiği ifade arasındaki çelişki sorulan Kapusuz, FETÖ ile bir bağlantısının bulunmadığını savundu.
Sanıklardan İbrahim Ümit Soyer de çalıştığı inşaat firmasının cemaate ait bir okulu inşa ettiğini, bu okula sık sık yurt dışından gezmeye gelenler olduğunu, Respect Institute INC. adını ilk kez bu kişilerden duyduğunu anlattı.
Soyer, "Bu faaliyetlerin sürdürülmesi için bağış kabul ettiklerini söylediler. Yaptıkları benim de hoşuma gitti. Bağış sözü verdim. Bir gün firmanın muhasebe işlerine bakan Abdullah isimli biri bana bu sözümü hatırlatarak talepte bulundu. Abdullah isimli şahsa para verdim. O bankaya gitti, parayı yatırdı. Ben de dekontu imzaladım." diye konuştu.
Kendisiyle aynı gün para yatıran kişileri tanımadığını savunan Soyer, Respect Institute INC. adlı kuruluşun FETÖ ile bağlantılı olduğunu bilmediğini öne sürerek, mahkeme başkanının sorusu üzerine Abdullah adlı kişinin soyadını bilmediğini belirtti.
Ramis Çığın da taşeron inşaat işi yaptığını, iş yaptığı bir kişinin yönlendirmesiyle söz konusu parayı gönderdiğini öne sürdü. Pişman olduğunu belirten Çığın, "Bir halt ettik. Bu benim şahsi kusurum. Hata yaptığımı kabul ediyorum. Buna dangalaklık da diyebilirsiniz." dedi.
- "ABD bizden zengin"
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, bu beyanlar üzerine, "Türkiye'de bu kadar yardıma ihtiyaç duyan insan varken ABD gibi zengin bir ülkeye yardım ediyorsunuz. Oradaki insanlar bizden zengin. O devlet bizden zengin. Hiç mi şüphelenmediniz? Gönderdiğiniz miktarlar da az değil. Bir yere 10 bin dolar veriyorsan insan nereye verdiğini düşünmez mi? Bu parayı nereye verdik, doğru yere mi gitti? İçinizde hiç kuşku olmadı mı? 10 bin dolar. Türkiye'de asgari ücret belli. Bir işçinin bir yıllık maaşı. Türkiye'de yüzlerce üniversite var. Neresi olduğunu, ne iş yaptığını bilmediğiniz yerlere bağış yapıyorsunuz." şeklinde konuştu.
Sanıklardan Selami Annadınç, örgüte ait eğitim kurumunun öğrenci taşıma işini aldığını ve söz konusu kurumun kendisine sponsorluk teklifinde bulunduğunu anlattı.
- "Verdiğim paranın karşılığını kat ve kat kazandım"
Kurumun Amerika'da bir yere 100 bin dolar göndermesini istediğini ve kendisinin de 80 bin dolar havale yaptığını belirten Annadınç, "Verdiğim paranın karşılığını kat ve kat kazandım bunlar ticarette normal. Benim yerimde başka bir firma olsaydı onlara daha fazla miktar teklif ederdi. Üç ay cezaevinde yatınca aklım başıma geldi." ifadesini kullandı.
Söz konusu okulun FETÖ'ye ait bir okul olduğunu bildiğini ve kendisinin iş dışında herhangi bir bağlantısının bulunmadığını anlatan Annadınç, yapmış olduğu bir sponsorluğun bu noktaya geleceğini düşünmediğini dile getirdi.
Başka bir sanık Ali Akça ise Türkçe Olimpiyatlarını düzenleyen ve mahallelerinde oturan öğretmen olduklarını söyleyenlerin kendisiyle yakından ilgilendiğini ifade etti.
Öğretmenlerin ilgi göstermesinin kendisinin mutlu ettiğini aktaran Akça, daha sonra kendisine bir hayır yapması teklifinde bulunulduğunu kaydetti.
Tutuklu sanık Akça, yurt dışındaki bir okulda sınıf yaptırması istendiğini, bu kapsamda para gönderdiğini ve isminin Türkçe öğretilen bir yerde olması için yardımda bulunduğunu belirtti.
Benzin istasyonu sahibi Hüseyin Bilgili de çocuklarının örgüte ait okullarda eğitim gördüğünü, bu nedenle bir minnet borcu hissettiğini bildirdi.
Söz konusu Respect Institute INC. adlı kuruluşa bağış yapmasının istendiğini dile getiren Bilgili, eğitim veren bir kurum olması nedeniyle yardımda bulunduğunu kaydetti.
Sosyal medyadan FETÖ'ye ilişkin paylaşımlarda bulunduğunun sorulması üzerine Bilgili, "Hoşuma giden her türlü paylaşımları Twitter'da retweet yapıyorum. FETÖ üyesi değilim. Sadece geçmişte çocuklarımızın buralarda okuması nedeniyle tanıdığım bir çevre." ifadelerini kullandı.
Sanıklardan Kemal Yüzüak da daha önceden tanıdığı bir kişinin Amerika'da ilahiyat eğitimi veren bir kuruma bağış yapmasını istemesi üzerine yardımda bulunduğunu aktardı.
Söz konusu kurumu havale yapmadan önce araştırdığını ancak FETÖ ile herhangi bir bağlantı bulamadığını dile getiren Yüzüak, "10 bin dolar yardımda bulundum. FETÖ ile bağlantısını bilseydim yardımda bulunmazdım." ifadelerine yer verdi.
Yüzüak, örgüte ait bankanın evine yakın olması ve havale ücretlerinin ucuz olması nedeniyle bu bankadan havaleyi yaptığını kaydetti.
- "Para vereceğini duyunca peşinden ayrılmazlar"
Yapı denetim firması sahibi olan Halil İbrahim Azili de örgüte ait eğitim kurumlarının inşaatlarının kontrollerini yaptığını ve bu nedenle buradakilerle tanıştığını söyledi.
Bir çocuğun örgüte ait eğitim kurumlarında eğitim gördüğünü, sağlık sorunları yaşamasının ardından ilgilenildiğini vurgulayan Azili, "Çocuğum ameliyat oldu. İlgilendiler. 'Bunlara bir bağış yapayım' dedim. Bunlar da bir özellik vardır para vereceğini duyunca peşinden ayrılmazlar, cenazene düğününe gelirler. Hasan Coşkun isimli kişi de yanıma geldi yardım talep etti. Peşimi bırakmadı. 'Tamam yatıralım lanet olsun' dedim." diye konuştu.
Coşkun'un örgüt üyesi olduğunu ifade eden Azili, kendisinden Almanya'ya gönderilmek üzere yardım talep edildiğini ancak daha sonra havale yaptığı paranın Amerika'ya gittiğini öğrendiğini anlattı.
Tutuklu sanıkların ifadelerinin ardından mahkeme heyeti, yarın tutuksuz sanıkları dinledikten sonra ara karar verecek.
- İddianame
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Musa Yücel'in yürüttüğü soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, sanıkların, 2013-2014 yıllarında 601 bin 848 ABD dolarını Bank Asya üzerinden yurt dışındaki "Gülenist" kuruluşlara transfer ettiklerine yer verildi.
MASAK'ın ihbarı üzerine başlatılan soruşturmada, The Respect Institute Inc. isimli kuruluşa 2013-2014 yıllarında Türkiye'deki 147 farklı kişinin 171 işlemde 2 milyon 112 bin 332 ABD doları aktardığı kaydedilen iddianamede, FETÖ'nün toplanan paralarla ABD Kongre seçimlerindeki adaylara bağışta bulundukları belirtildi.
Sanıkların, "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçlarından cezalandırılması talep ediliyor.