FETÖ/PDY'ye finansal destek soruşturması

- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "insanların dini ve milli duygularını istismar ederek, himmet veya başka isimlerle topladıkları paraları FETÖ/PDY'ye hizmet eden şirket, dernek ve kuruluşlara aktardıkları" savunulan 12 kişi hakkında, "terör örgütü üyesi olmak", "Terörizmin Finansmanı Hakkındaki...

ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, "insanların dini ve milli duygularını istismar ederek, himmet veya başka isimler adı altında topladıkları paraları, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) hizmet eden şirket, dernek ve kuruluşlara aktardıkları" savunulan 12 kişi hakkında, "terör örgütü üyesi olmak", "Terörizmin Finansmanı Hakkındaki Kanuna muhalefet" ve "zimmet" suçlarından iddianame hazırlandı.

Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Velihattin Eldemir'in hazırlayıp, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği iddianamede soruşturmanın, S.P. adlı kişinin şikayeti üzerine başladığı bildirildi.

Buna göre şikayetçi, "Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde bir dosyan var. Bu dosyadan zarar görmek istemiyorsan cemaate yardım edeceksin" denilerek, kendisine şantaj yapıldığını ve Batıkent'teki bir okulda sınıf yapılması karşılığında kendisinden 21 bin lira alındığını anlattı. Sonradan bu okulun Samanyolu Koleji olduğunu, ancak herhangi bir sınıf yapılmadığını öğrendiğini ifade eden şikayetçi, Çankaya'da "ev toplantılarına" çağrıldığını, bu toplantılarda "Afrika'daki bulunan okullara yardımcı olmasının" istendiğini beyan etti. İş yerine gelen bazı kişilerin, "Sana 50 adet burs yazdık" dediklerini, her bursun 3 bin lira olduğunu bildiren şikayetçi, bunu veremeyeceğini söylediğinde, "Hiç değilse 15-20 tane ver" denildiğini ifade etti.

Şikayetçi, "Çankaya Park Vadi'de cemaatin toplantı yeri olarak kullanılan ve burada 'ağabey' olarak tanıtılan şahısların fotoğraflarını görürse teşhiste bulunabileceğini" söyledi.

"Bilgi sahibi" olarak ifadesi alınan S.P'nin kardeşi H.P. de "kardeşinin beyanının doğru olduğunu" belirtti.

"Bilgi sahibi" İ.Ç. de Aktif İşadamları Derneğinin düzenlediği ABD seyahatine, OSTİM'deki iş adamlarından oluşan grupla gittiklerini, kendilerini karşılayan şahısların "tur" adı altında Gülen cemaatine ait okulları gezdirdiklerini, iddianamenin şüphelilerinden ikisinin, "Cemaat adına Mali'de Türk okulu yapılacak. Bu okula 450 bin lira lazım. Siz de elinizden geleni yapın" dediklerini anlattı.

Bilgilerine başvurulan S.P, H.P, Ş.Ö. ve O.M. adlı kişilere fotoğraf teşhisi yaptırıldığı bilgisine yer verilen iddianamede, bu kişilerin, Çankaya'da, örgüt mensuplarının toplandığı yerin sorumlusu olan ve örgütün yurt dışındaki okulları için para toplayan şüphelilerden Asım Uçmaklı ile Oğuz Umucu'yu teşhis ettiği kaydedildi.

- MASAK raporları

İddianamenin devamında MASAK raporlarıyla "açık kaynak" çalışmalarıyla elde edilen bilgiler sıralandı. Şüphelilerin açık kaynaklarda "Gülenist Kuruluş", "Fethullah Gülen Okulu", "Gülen hareketi okulu" ile bağlantıları olduğu ifade edildi.

Sanıkların hesap hareketleri sıralanan iddianamede, "tüm tespitlerden, sanıkların parasal ilişkilerinin bulunduğu kişiler, çalıştıkları veya bağlantılı oldukları şirketlerin FETÖ/PDY ile ilişkili olduğunun" belirlendiği aktarıldı.

İddianamede, sanıkların birlikte hareket ederek, Çankaya'daki bazı dairelerde FETÖ/PDY'nin toplantılarını yaptıkları, toplantıya katılanlardan, örgüt üyelerinden veya örgüte sempati duyanlardan "himmet" adı altında topladıkları paralarla evlerin kirasını karşıladıkları ve örgüt adına hizmet eden kuruluşlar, dernekler, şirketler veya örgüt elamanları aracılığı ile FETÖ/PDY'ye para aktardıkları kaydedildi.

Sanıkların, birbirlerinden bağlantısız gözükmek suretiyle gizliliğe riayet ettikleri, FETÖ/PDY üyelerince para transferi için kullanılan Asya Katılım Bankası A.Ş. aracılığı örgüte finansman sağladıkları belirtilen iddianamede, örgüte finansman destek sağlayıp, FETÖ/PDY üyesi oldukları, insanların dini ve milli duygularını istismar ederek topladıkları paraları, kendi hesaplarında tutarak veya örgüt adına hizmet eden şirket, dernek ve kuruluşlara aktararak, Yardım Toplama Kanununa muhalefet ettikleri ve zimmet suçunu işledikleri anlatıldı.

İddianamede sanıkların, "sağlanan maddi kaynaklar ile Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirerek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini iş yapamaz hale getirmek, hükümeti düşürmek, meşru hükümete paralel devlet yapılanması oluşturmak amacında olan FETÖ/PDY örgütüne maddi kaynak sağlayarak, Terörizmin Finansmanı Kanunu'na muhalefet ettikleri" bildirildi.

İddianamenin kabulü halinde şüpheliler Emin Aytaş, Fevzi Umucu, Asım Uçmaklı, Asım Selçuk, Mikail Kılınç, Fatih Kaya, Hasan Hüseyin Zedef, Rüstem Kahraman, Hasan Koşar, Ekrem Bulut, Yasin Kılıççeker ile Oğuz Umucu Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacak.

- Örgüte ilişkin bilgiler

İddianamenin giriş kısmında FETÖ'nun kuruluşu, yapısı ve amaçlarıyla ilgili bilgilere yer verildi.

Örgütün uluslararası düzeyde "Batı ve Hristiyan Aleminde" sözde hizmetlerine "Ilımlı İslam/Dinlerarası Diyalog" stratejisi ile Asya-Avrupa ve Afrika ülkelerinde eğitim kurumları açarak faaliyetlerini sürdürdüğü, bu eğitim kurumlarında "Türk milli ve manevi değerlerinin öğretildiği" algısının ülke içerisinde oluşturulması için "Türkçe Olimpiyatları" adıyla etkinlik düzenledikleri kaydedilen iddianamede, bu şekilde milli ve dini hassasiyetleri olan insanların cemaate itibar etmelerinin sağlandığı belirtildi.

İddianamede şunlar kaydedildi:

"Örgütün örtülü olan asıl amacının ise yetiştirilen mensupların sağlanan maddi kaynaklar ile Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek olduğu gözlemlenmektedir. Uluslararası düzeyde ise büyük ve etkili siyasi ve ekonomik güç haline gelerek, Türkçe Olimpiyatlarında da söyledikleri gibi 'Yeni bir dünya düzeni' kurarak devletlerin uluslararası politikalarını örgüt menfaatleri doğrultusunda kullanmak, ülkelerin yönetiminde söz sahibi olmak, sosyo-ekonomik ihtiyaçları olan devletlerde taban oluşturmak, kendisine bağlı bürokratik kanallar oluşturarak bilgi transferini hedefi doğrultusunda kullanmanın amaçlandığı anlaşılmaktadır."

Fetullah Gülen'in, ilk etapta devlete karşı savaş vererek, hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif sistem kurmayı hedeflediği kaydedilen iddianamede, tüm devlet organlarında, yerel yönetimlerde ve sivil sektörde örgütlenmeyi ve ileride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için kısa vadede tüm kadrolara kendi mensuplarının getirilmesi veya bu kadroları işgal edenlerin kendisine bağlanmasını hedeflediği aktarıldı.

Devlet içerisinde yapılanmak ve etkinleşmek amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarına çeşitli yollarla örgüt üyelerinin sızmalarının sağlandığı, bunların, kamu kurum ve kuruluşundan sorumlu imamlar vasıtasıyla kurumlardaki bilgi akışını kendi hedefleri doğrultusunda örgütün hiyerarşik yapısına uygun olarak örgütsel bir tavır ile etkin biçimde kullandıkları bildirilen iddianamede, örgütün, kendisine engel olacakları bertaraf etmek ve hedefine koyduğu makamları boşaltmak için karalama ihbar, komplo, kumpas yöntemlerini kullandığına ve makamları ele geçirdiğine yer verildi.

İddianamede, örgütün, özellikle emniyet, yargı ve TSK içerisindeki elemanları vasıtasıyla operasyonel imkanları kullanarak, kendilerine karşı durabilecek herkesi, hatta seçimle iş başına gelmiş hükümet ve hükümet üyelerini bertaraf ettikleri ya da etmeye çalıştıkları vurgulandı.

- Finans faaliyetler

Örgütün kuruluş aşamasındaki faaliyetlerinin ağırlıklı olarak legal görünümlü kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla yürütüldüğü bildirilen iddianamede, şu bilgilere yer verildi:

"Dershaneler, özel kolejler, yurt ve öğrenci evleri ile gençliğe yönelik eğitim faaliyetleri gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Bu dönemde yurt içinde ve yurt dışında eğitim kurumları vasıtasıyla, çeşitli dallarda ulusal ve uluslararası başarılar elde etmek suretiyle örgüt propagandası yapılmış ve bu şekilde eğitim kurumlarına halkın rağbet etmesi sağlanarak sempatizan kitlesi genişletilmiştir. Örgüt televizyon, radyo, gazete, dergi gibi iletişim alanındaki faaliyetlere ağırlık vermekte, finansal kaynaklarıysa gruba mensup şirketler, basın-yayın alanında elde edilen gelirler, okul, yurt ve pansiyonlardan istifade eden öğrencilerden alınan paralar, toplanan kurbanlar ve derileri ile gruba ilgi duyan zengin iş adamlarının destekleriyle örgüt üyelerinden himmet adı altında alınan paralar olarak ortaya çıkmaktadır.

Örgütün kurumsal gelirleri konusunda herhangi bir sıkıntı bulunmamakta olup şirket, anonim şirket ya da holding olarak kurulan söz konusu kuruluşlar elde ettikleri kazançları, ticaret ya da bankacılık üzerinden sisteme sokmaktadır. Vakıflar adı altında faaliyet gösteren kurum/kuruluşlar için ise vakıflar için tanınan vergi muafiyetlerinden yararlanılmakta, bir kısım para bağış adı altında söz konusu vakıflara verilmektedir. Örgütün şahıslardan topladığı himmet adı verilen parayı sorunsuz bir şekilde sisteme sokma yöntemlerinden biri de kamuya yararlı dernek statüsünde olan Kimse Yok mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği gibi yardım kuruluşlarıdır."

- En az 10 Twitter hesabı

İddianamede kamu kurumlarının hassas noktalarında görev alan örgüt mensuplarının kod isim kullandığı bildirilerek, bu kişilerin, ayrıca örgüte itaat ve bağlılık vurgulu bir metin doğrultusunda kutsal değerler üzerine yemin ettirilerek, örgüt liderine koşulsuz sadakatlerinin sağlandığı kaydedildi.

Örgütün meşruiyetini tabanına anlatmak, uygulayacağı politikalar hakkında tabanına mesaj vermek ve örgüt üyeleri arasındaki bağları sıkı tutmak amacıyla sosyal medyanın etkin olarak kullanıldığına yer verilen iddianamede, "Örnek vermek gerekirse, örgüt lideri Fethullah Gülen, Peygamber Efendimizi rüyasında gördüğünü ve tweetleri iki katına çıkartmak talimatı aldığını söylemesi üzerine, örgüt üyelerine en az 10 Twitter hesabı açmak ve günlük atılan tweet sayısını en az iki katına çıkarmak talimatını vermiştir" denildi.

İddianamede, "örgütün günümüzde, elindeki ekonomik gücün yanı sıra devletin hassas ve etkili kurumları içerisindeki kadrolarının sağladığı avantajlardan faydalandığı, bu sayede siyasal operasyonlara kalkıştığı, hatta devletten bağımsız bir dış politika izlediği" de belirtildi.