FETÖ'nün medya yapılanması davasında tanık gazeteciler dinlendi
FETÖ'nün medya yapılanmasına yönelik, 29 sanığın yargılandığı davada, tutuklu 13 sanığın bu hallerinin devamına karar verilirken, duruşma 6 Temmuz 2017'ye ertelendi.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2. celsesi görülen duruşmaya, 13'ü bu davadan, 12'si ise başka suçtan olmak üzere 25 tutuklu sanık ile 2 tutuksuz sanık hazır bulundu.
Önceki celse verilen 21 tahliye kararının ardından mahkeme heyeti ile duruşma savcısı HSYK kararı ile açığa alınmıştı. Mahkemeye atanan yeni heyet ve savcı, duruşmayı yönetti. Mahkeme başkanı dava dosyasına ulaşan belgeleri okuduktan sonra tanık beyanlarının alınmasına geçti.
"MİT HABERİNİ DOĞRULATMADAN GİRMEYECEĞİMİ SÖYLEYİNCE BENİ PASİFİZE ETTİ"
İlk olarak dinlenen tanık Habertürk Televizyonu eski yargı muhabirlerinden Yasemin Çetin oldu. Çetin ifadesinde, sanıklardan Habertürk Televizyonu eski Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Usluer'in Ergenekon yargılamaları döneminde kendisine, 'Ergenekoncuları çok savunuyorsun, sen hoca efendiye çok karşısın' diyerek eleştiride bulunduğunu ileri sürdü.
Yine sanıklardan Abdullah Kılıç'ın da MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifade vermeye gittiği bilgisini son dakika vermesini istediğini, kendisinin de bu bilgiyi doğrulatmadan haberi giremeyeceğini söylediğini, bunun üzerine Kılıç'ın da kendisini pasifize ettiğini iddia etti. Bu söylemleri üzerine Kılıç, tanığa, "FETÖ üyesi olduğumu neye göre söylediniz." diye sordu. Tanık Çetin de, "Zaman Gazetesi'nde çalışıyordu. Oradan gelmişti. Mesela ben ömür boyu işsiz kalsam Zaman'da çalışmazdım." diye konuştu.
"MİT KRİZİNDEN SONRA KANALDA O YAPIYI HİSSETTİM"
Daha sonra dinlenen Habertürk Televizyonu eski haber müdürü yardımcısı Ecevit Kılıç da, sanıklardan Oğuz Usluer ile Abdullah Kılıç'ın söz konusu dönemde yöneticisi oldukları kanalda FETÖ çizgisinde hareket ettiklerini ileri sürdü. Kılıç, "MİT krizinde karşı karşıya geldik. O akşam haber daha sitelere düşmemişti. Önce Ankara'dan haber verdiler. Ben girmeme taraftarıydım. Sonra diğer muhabirler de aramaya başladı. Sanıklardan Bülent Ceyhan teyit edince girdik. Bülent Ceyhan'a yüzde yüz güveniyoruz dediler. Ertesi gün asıl kriz yaşandı. Öğle kuşağını hazırlıyordum. Ekranda Hakan Fidan'ın İstanbul'a geldiği ile ilgili son dakika döndü. Bunun üzerine yayına kimi alacağımızla ilgili sert bir kavgamız oldu. Ben orada bir yapıyı hissettim. Baya bir süre sonra o gün cemaat dediğimiz normal gördüğümüz yapıyı orada gördük. Bu sistematik bir şeydi, böyle kritik haberler hep böyle giriyordu" diye konuştu. Kılıç, fikirlerine karşı olduğu gerekçesiyle Oğuz Usluer tarafından işten atıldığını söyledi.
TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Tanık ifadelerinin ardından tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin alınmasına geçildi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 6 Temmuz'a ertelendi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31 Mart tarihindeki duruşmasında Savcı Göksel Turan, 13 sanığın tahliyesine karar verilmesini istemişti. Ancak mahkeme, Atilla Taş'ın aralarında bulunduğu 21 sanığın tahliyesine karar vermişti. Bunun üzerine savcı, 8 sanığın yeniden tutuklanması için itirazda bulunmuştu. Üst mahkeme, savcının itirazını kabul ederek sanıkların yeniden tutuklanmasına karar vermişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ayrı bir soruşturma kapsamında, tahliyelerine karar verilen diğer 13 sanık Ali Akkuş, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç, Yetkin Yıldız, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında "Darbeye teşebbüs" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından gözaltı kararı çıkarılmıştı. İki hafta emniyette gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye çıkarılan 13 kişiden Ali Akkuş serbest bırakılırken; 12 sanık ise tutuklanmıştı. Öte yandan bu mahkemenin heyeti ve duruşma savcısı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından açığa alınmıştı.
Önceki celse verilen 21 tahliye kararının ardından mahkeme heyeti ile duruşma savcısı HSYK kararı ile açığa alınmıştı. Mahkemeye atanan yeni heyet ve savcı, duruşmayı yönetti. Mahkeme başkanı dava dosyasına ulaşan belgeleri okuduktan sonra tanık beyanlarının alınmasına geçti.
"MİT HABERİNİ DOĞRULATMADAN GİRMEYECEĞİMİ SÖYLEYİNCE BENİ PASİFİZE ETTİ"
İlk olarak dinlenen tanık Habertürk Televizyonu eski yargı muhabirlerinden Yasemin Çetin oldu. Çetin ifadesinde, sanıklardan Habertürk Televizyonu eski Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Usluer'in Ergenekon yargılamaları döneminde kendisine, 'Ergenekoncuları çok savunuyorsun, sen hoca efendiye çok karşısın' diyerek eleştiride bulunduğunu ileri sürdü.
Yine sanıklardan Abdullah Kılıç'ın da MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifade vermeye gittiği bilgisini son dakika vermesini istediğini, kendisinin de bu bilgiyi doğrulatmadan haberi giremeyeceğini söylediğini, bunun üzerine Kılıç'ın da kendisini pasifize ettiğini iddia etti. Bu söylemleri üzerine Kılıç, tanığa, "FETÖ üyesi olduğumu neye göre söylediniz." diye sordu. Tanık Çetin de, "Zaman Gazetesi'nde çalışıyordu. Oradan gelmişti. Mesela ben ömür boyu işsiz kalsam Zaman'da çalışmazdım." diye konuştu.
"MİT KRİZİNDEN SONRA KANALDA O YAPIYI HİSSETTİM"
Daha sonra dinlenen Habertürk Televizyonu eski haber müdürü yardımcısı Ecevit Kılıç da, sanıklardan Oğuz Usluer ile Abdullah Kılıç'ın söz konusu dönemde yöneticisi oldukları kanalda FETÖ çizgisinde hareket ettiklerini ileri sürdü. Kılıç, "MİT krizinde karşı karşıya geldik. O akşam haber daha sitelere düşmemişti. Önce Ankara'dan haber verdiler. Ben girmeme taraftarıydım. Sonra diğer muhabirler de aramaya başladı. Sanıklardan Bülent Ceyhan teyit edince girdik. Bülent Ceyhan'a yüzde yüz güveniyoruz dediler. Ertesi gün asıl kriz yaşandı. Öğle kuşağını hazırlıyordum. Ekranda Hakan Fidan'ın İstanbul'a geldiği ile ilgili son dakika döndü. Bunun üzerine yayına kimi alacağımızla ilgili sert bir kavgamız oldu. Ben orada bir yapıyı hissettim. Baya bir süre sonra o gün cemaat dediğimiz normal gördüğümüz yapıyı orada gördük. Bu sistematik bir şeydi, böyle kritik haberler hep böyle giriyordu" diye konuştu. Kılıç, fikirlerine karşı olduğu gerekçesiyle Oğuz Usluer tarafından işten atıldığını söyledi.
TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Tanık ifadelerinin ardından tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin alınmasına geçildi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 6 Temmuz'a ertelendi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31 Mart tarihindeki duruşmasında Savcı Göksel Turan, 13 sanığın tahliyesine karar verilmesini istemişti. Ancak mahkeme, Atilla Taş'ın aralarında bulunduğu 21 sanığın tahliyesine karar vermişti. Bunun üzerine savcı, 8 sanığın yeniden tutuklanması için itirazda bulunmuştu. Üst mahkeme, savcının itirazını kabul ederek sanıkların yeniden tutuklanmasına karar vermişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ayrı bir soruşturma kapsamında, tahliyelerine karar verilen diğer 13 sanık Ali Akkuş, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç, Yetkin Yıldız, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında "Darbeye teşebbüs" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından gözaltı kararı çıkarılmıştı. İki hafta emniyette gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye çıkarılan 13 kişiden Ali Akkuş serbest bırakılırken; 12 sanık ise tutuklanmıştı. Öte yandan bu mahkemenin heyeti ve duruşma savcısı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından açığa alınmıştı.