FESTİVAL YAPABİLMEK UĞRUNA PARA ARAMAK SUÇ MU?
Tunca Arslan'dan Ali Murat Güven'e ağır itham... Murat Tolga Şen sinema yazarlığının bitmeyen kan davasını yazıyor.
Solcu, sağcı, komünist, liberal… Hepsi üzerimizde pazarda satılan tişörtün üzerine iliştirilmiş çakma marka etiketler gibi duruyor. 39 yıllık yaşam pratiğimden anladığım üzere, hangi ideolojinin, hangi düşüncenin adamı olursak olalım, en büyük maharetimiz yargılamadan asmak! Solcusu da, sağcısı da yapıyor bunu çünkü bizim asıl olayımız kabilecilik! Kendi kabilenden değilse ez kafasını, sizin oralardansa üzerine tüy kondurtma...
Lafı şuraya getireceğim; kadim sinema yazarlarının Ali Murat Güven’e olan nefretinin farkındayım ama Tunca Arslan’ın, İslami sinemayı eleştirdiği bir yazısında ki konuyla ilgisi olmayan acımasız sözleri beni üzdü, düşündürdü. Kendisi, sinema yazarlarının fikri polemiklere pek girmediğini aslında "birbirimizi paspas gibi çiğnememiz" gerektiğini savunan bir kalem, buna ben de katılıyorum ama nedense hep aynı isimleri paspas yapıyor.
Tunca Arslan, İnternet üzerinde yayınlanan Arka Pencere dergisinin 4 Ocak 2013 tarihli sayısında yayınlanan yazısında, isim kullanmadan ama açıkça Ali Murat Güven’i kastederek,
"Misal, çok fazla değil, daha altı yedi ay öncesinde İslami kesimin işadamlarından, paralı yapımcılarından, belediyelerden, devletten ihsan dilenerek, “Yahu milyon dolarlık adamlarsınız, festival düzenleyeceğim ama 150 bin doları bile çok görüyorsunuz” diye şikâyetnameler yazıp sonra da meslekten ‘müstafi’ hale gelen sözde sinema yazarları, çok da tuhaf bir şey yapmıyorlar, yalnızca Necip Fazıl’ın ve benzerlerinin, daha da öncekilerin izinden gitmeye çalışıyorlardı." demiş.
Öncelikle, şu "sözde sinema yazarlığı" kısmına fena takılıyorum. Kadimlerin gözünde hepimiz öyleyiz çünkü... Bana göre tescil yetkisi sizi o konuma getiren yayına ve ciddiye alıp okuyan okura aittir. Diplomalı bir iş değil ki! Bu özde-sözde saçmalığını bir kenara bırakalım artık. Sosyalist insanlar ötekileştirme yapınca, yazının girişinde olduğu gibi, inandığım değerleri sorgulamaya başlıyorum.
Neyse, okuduğumu anlamaya ve Ali Murat Güven’e nasıl ve neden “iktidar ya da zengin işadamı yalakası” yaftası yapıştırıldığını anlamaya çalışıyorum. Bu haliyle iftiradan öteye geçemeyen bu bilginin doğru olduğunu varsayalım. Ne diyormuş Ali Murat Güven?
“Yahu milyon dolarlık adamlarsınız, festival düzenleyeceğim ama 150 bin doları bile çok görüyorsunuz”
Milyon dolarlık adamlardan para istemiş, neden istemiş? Festival düzenlemek için. Yanlış nerede?
Türkiye’de kendi başına festival yapabilen bir babayiğit var mı? Bütün festivaller Kültür Bakanlığı’ndan, kasası dolu kurumlardan, belediyelerden, sanatsever işadamlarından fonlanmıyor mu?
O zaman Türkiye’de düzenlenen tüm festivallerin arkasındaki herkes iktidar, zengin işadamı yalakası! Filmini çekebilmek için Kültür Bakanlığı fonlarına muhtaç bağımsız sinemacılar da öyle... Böyle de tuhaf bir durum... Ben yazsam kan çıkar, en yakın ağaca asılırım!
Ali Murat Güven parayı alsa film festivali yapacak, o da halkın / sinemaseverin işine yarayacak. Sağ ya da sol festival olması beni ilgilendirmez, kültür herkese lazım… Sevinmemiz gerekmiyor mu buna? Bu arada 150.000 dolar, festival organizasyonu için öyle abartılı, alanı zengin edip yurtdışına kaçıracak bir rakam değildir. Bu işler para ister, çok para...
Ali Murat Güven’le üç organizasyonda yan yana geldim. Fantasturka Fantastik Türk Filmleri Festivali, İsmail Güneş Anma Gecesi ve Mustafa Akkad Anma Günü’nde… Her defasında yaptığı işe kendisini nasıl adadığını ve paramparça olduğunu gördüm. Bir sürü organizasyona basın takipçisi olarak katılıyorum ve onun kadar ‘yırtınan’ kimseyi de görmedim açıkçası. Görüşlerini seversiniz ya da nefret edersiniz, o sizin bileceğiniz iş ama adam kendi fikirleri için çarpışan bir idealist, böyle bir “dilencilik” yaftalaması çok ağır, çok haksız.
Şimdi gerçekliği oldukça sorgulanabilir bu durumu, bilmem kaç yıl öncesinin iktidara yalakalanmasıyla, Amerikan otomobili, yurtdışı seyahati dilenciliğiyle ilişkilendirmek inanılmaz bir hata! Ali Murat Güven böyle diyerek para alıp da üstüne yattıysa yakasına yapışalım ama öyle bir durum da yok ki!
Tunca Arslan'ın, Necip Fazıl’ı eleştirirken durduk yerde Ali Murat Güven’e bulaşması hiç olmamış. Ortada benzer bir durum yok ve bu benzetmeyi yaparak epey geniş bir kitleyi zan altında bırakıyor. Çünkü Tunca Arslan’ın, Ali Murat Güven’i suçladığı haliyle düşünürsek, Türkiye’de film festivali yapmanın doğasında "mecburen" yalakalık var!
MURAT TOLGA ŞEN
/ twitter.com/murattolga