Fenerbahçeli yöneticiler ile Rasim Ozan Kütahyalı arasında o gün neler yaşandı?
HTSPOR yazarı Meriç Müldür, Manchester'da Fenerbahçeli yöneticiler ile Rasim Ozan Kütahyalı arasında yaşananları yazdı...
Habertürk gazetesi spor yazarı Meriç Müldür, Manchester'da Fenerbahçeli yöneticiler ile Rasim Ozan Kütahyalı arasında yaşanan tartışmanın detaylarını yazdı.
Öncelikle şunu belirteyim. Yazacaklarım aslında benim pek de fazla ilgi alanıma girmiyor. Ancak son günlerde gündeme oturduğu, ülkenin önde gelen siyasi yazarlarının bile köşelerine konu olduğu için haber değeri taşıyor. Özellikle de detayları. Konumuz Aziz Yıldırım ile spor yorumcuları arasındaki gerginlik. Öncelikle de Rasim Ozan Kütahyalı ile arasındaki karşılıklı suçlamalar. Çünkü Kütahyalı’nın sözleri, iddiaları yenilir yutulur gibi değil. Acaba bundan sonra ne olacak Manchester’da F.Bahçeli yöneticiler ile Kütahyalı arasında neler yaşandı? Sarı-Lacivertli yöneticilerin anlattıklarını aktaracağım:
Aziz Yıldırım geri adım atmaz. Atmayacak da. Divan Kurulu’nda bazı yorumcuları eleştiren sözleri ağır kaçsa da bizim spor medyasının da ayarının kaçtığı bir gerçek.
Şahsi fikrimse; ülkeyi yönetenlerin, RTÜK’ün, Basın Konseyi’nin, Gazeteciler Cemiyeti’nin, en önemlisi de biz spor gazetecilerinin söylemesi gerekenleri ne yazık ki bir kulüp başkanı gündeme getirmek zorunda kalıyor.
‘AZİZ YILDIRIM’IN MUHATAPLARININ %90’I GAZETECİ BİLE DEĞİL’
Anlatılanlar şöyle:
Aziz Yıldırım, Divan Kurulu’ndaki konuşmasında sadece 3-5 spor yorumcusunu hedef aldı. Onların kim olduğunu da zaten herkes biliyor. Ama başkanın sözlerini gereksiz yere üzerine fazlasıyla alınanlar da oldu. Örneğin hedefteki o isimlerden biri Ahmet Çakar değildi. Çünkü Ahmet Çakar eleştirir ama hakaret etmez. Aynı Çakar ertesi günü Twitter’da “Spor medyası her zamanki gibi sessiz. Öyleyse ben obüs atışına başlayayım” gibisinden ifadelerle tüm spor medyasına da göndermelerde bulundu.
Spor medyası topyekün niye üzerine alınsın ki? Kaldı ki Yıldırım’ın sözlerinin muhataplarının yüzde 90’ı gazeteci bile değil. Daha doğrusu işine geldi mi gazeteci, işine gelmedi mi kendi ifadeleriyle “Haberci kimliği olmayan gazeteci”.
Yıldırım’ın suçladığı isimlerin en başında gelen elbette ki Rasim Ozan Kütahyalı. “Kendini vuranların kim olduğunu bile polise söyleyemedi” dediği de Engin Verel. Göndermelerde bulunduklarından sadece biri gazeteci: Serhat Ulueren. Engin Verel de kısmen yanlış anlamış. Başkan “Engin Verel’i tanımıyorum” demiyor. Çok da yakından tanıyor. Hatta bu yüzden Verel’in sözlerine şaşırıyor. Çıkıp kamuoyu önünde açıklar mı bilemem ama geçmişe yönelik anlattıkları enteresan.
‘ORTADA NE KÜFÜR VAR NE DE ALKOLLÜ ORTAM’
Dönelim Rasim Ozan Kütahyalı’ya. F.Bahçe’nin Manchester’dan dönüşünde program ortağı Ahmet Çakar bazı tweetler attı.
“Manchester’da soğuk bir gece, lüks bir lokanta” diye başladı, alkollü olduklarını iddia ettiği bazı yöneticilerin küfürler savurduğunu iddia etti. Siyasiler bile karıştırıldı işin içine. Kendisi İngiltere’de değildi. Ama program ortağı Rasim Ozan Kütahyalı, F.Bahçe maçı için İngiltere’deydi. Davetli olarak önce Napoli’de Beşiktaş maçını izledi, ertesi günü Manchester’a geçti.
Evet Manchester’da bir şeyler yaşandı ama olayın aslı Çakar’ın attığı tweetlerdeki gibi değil. Belli ki kendisine yanlış ve eksik bilgi verilmiş. Kütahyalı, “Manchester’daydım. Bunların adamlarını gördüm. Onların yanında salağı oynadım ama onlardan çok bilgi aldım” diye konuşuyor. Acaba öyle mi? O an restoranda bulunan yöneticilerin söylediklerini birebir aktarıyorum:
Gece vakti değil, öğlen saati. Saat tam 12.30. Ali Yıldırım, Önder Fırat, Ozan Balaban, Cenk Başak, Selçuk Yıldırım, Necdet Şentürk, Yıldırım’ın kızı Cansu, Fırat’ın oğlu Can, Balaban’ın oğlu Kaan konakladıkları otelin 500 metre ilerisindeki o lüks İtalyan restoranına gidiyorlar. Restoranın adı San Carlo. Henüz siparişler verilmemiş, masaya su bile gelmemiş. Yani iddiaların aksine ortamda içki yok. Kapıdan Rasim Ozan Kütahyalı giriyor. İlk tanıyan Necdet Şentürk oluyor. Masadakilere “Bu Rasim Ozan değil mi?” diye soruyor.
Şaşırıyorlar. Fenerbahçe başkanı ve yönetimi için etmedik hakaret bırakmayan Kütahyalı’nın Fenerbahçe maçı için İngiltere’de olmasını garipsiyorlar.
Restoran üç bölümden oluşuyor ve bir bölümü özel olarak ayrılmış. Kütahyalı da ayrılan o bölümdeki bir masaya oturuyor. Aynı anda da Ali Yıldırım lavabodan dönüyor.
Masasına geçecekken Kütahyalı’yı görüyor. Tam yanından geçerken de “Sen Rasim Ozan mısın?” diye soruyor. Aldığı cevap şaşırtıcı.
“Hayır, ben O değilim!”
Nedendir bilinmez ama kimliğini saklama gereği hissediyor. Kendi ifadesiyle “safa yatıyor”.
Yıldırım, “Peki ben kimim? Beni tanıdın mı?” diyerek konuşmaya devam ediyor.
Kütahyalı, “Evet. Ali bey” diyerek elini uzatıyor.
Ali Yıldırım, “Bana merhaba diyemezsin” dedikten sonra Kütahyalı’nın elini ittiriyor ve “Burada taraftarlar var. Sana dalarlar” diyor. Ardından da “Senin ne işin var burada?” diye soruyor.
TARAFTARLAR DA TEPKİ GÖSTERİYOR
Kütahyalı, “Ben burada misafirim” diye cevap verirken Ali Yıldırım, “Bu mekanı hemen terk et” diyerek çıkışıyor. Tüm bu diyalog 40-50 saniye kadar sürüyor ve Kütahyalı’nın oradan ayrılması iki dakikayı bile bulmuyor. Restorandan çıkıp karşı caddedeki başka bir mekana geçiyor. Burada da F.Bahçeli taraftarlar var ve bu kez de onların tepkisiyle karşılaşıyor.
Olay tüm detaylarıyla böyle. Orada bulunanlar “Ortada ne Rasim Ozan Kütahyalı’nın kendisine ne de başkalarına edilmiş bir küfür var, ne de alkollü bir ortam” diyor.
BAŞKAN HİÇBİR TV PROGRAMINI İZLEMEDİ
Aziz Yıldırım’ın restoranda olup bitenlerden haberi yok. Yöneticilerin otele dönüşünde öğreniyor. İddiaların, beklentilerin aksine Yıldırım’ın haberdar olmadığı başka konular da var. Pazar ve pazartesi geceleri televizyondaki spor programları gibi. Konya’da beraberdik. Hiçbir programı izlemedi. Pazar gecesi 101 metre yükseklikteki, Rixos Otel’in 25. katındaki 101 Bar&Lounge’da Yeşilgiresun-Fenerbahçe basketbol maçını izledi, sohbet etti. Spor programlarının yayınlandığı saatlerde ise arkadaşlarıyla pişti oynuyordu. Saatler 01.30’u gösterdiğinde de odasına geçti.
Öncelikle şunu belirteyim. Yazacaklarım aslında benim pek de fazla ilgi alanıma girmiyor. Ancak son günlerde gündeme oturduğu, ülkenin önde gelen siyasi yazarlarının bile köşelerine konu olduğu için haber değeri taşıyor. Özellikle de detayları. Konumuz Aziz Yıldırım ile spor yorumcuları arasındaki gerginlik. Öncelikle de Rasim Ozan Kütahyalı ile arasındaki karşılıklı suçlamalar. Çünkü Kütahyalı’nın sözleri, iddiaları yenilir yutulur gibi değil. Acaba bundan sonra ne olacak Manchester’da F.Bahçeli yöneticiler ile Kütahyalı arasında neler yaşandı? Sarı-Lacivertli yöneticilerin anlattıklarını aktaracağım:
Aziz Yıldırım geri adım atmaz. Atmayacak da. Divan Kurulu’nda bazı yorumcuları eleştiren sözleri ağır kaçsa da bizim spor medyasının da ayarının kaçtığı bir gerçek.
Şahsi fikrimse; ülkeyi yönetenlerin, RTÜK’ün, Basın Konseyi’nin, Gazeteciler Cemiyeti’nin, en önemlisi de biz spor gazetecilerinin söylemesi gerekenleri ne yazık ki bir kulüp başkanı gündeme getirmek zorunda kalıyor.
‘AZİZ YILDIRIM’IN MUHATAPLARININ %90’I GAZETECİ BİLE DEĞİL’
Anlatılanlar şöyle:
Aziz Yıldırım, Divan Kurulu’ndaki konuşmasında sadece 3-5 spor yorumcusunu hedef aldı. Onların kim olduğunu da zaten herkes biliyor. Ama başkanın sözlerini gereksiz yere üzerine fazlasıyla alınanlar da oldu. Örneğin hedefteki o isimlerden biri Ahmet Çakar değildi. Çünkü Ahmet Çakar eleştirir ama hakaret etmez. Aynı Çakar ertesi günü Twitter’da “Spor medyası her zamanki gibi sessiz. Öyleyse ben obüs atışına başlayayım” gibisinden ifadelerle tüm spor medyasına da göndermelerde bulundu.
Spor medyası topyekün niye üzerine alınsın ki? Kaldı ki Yıldırım’ın sözlerinin muhataplarının yüzde 90’ı gazeteci bile değil. Daha doğrusu işine geldi mi gazeteci, işine gelmedi mi kendi ifadeleriyle “Haberci kimliği olmayan gazeteci”.
Yıldırım’ın suçladığı isimlerin en başında gelen elbette ki Rasim Ozan Kütahyalı. “Kendini vuranların kim olduğunu bile polise söyleyemedi” dediği de Engin Verel. Göndermelerde bulunduklarından sadece biri gazeteci: Serhat Ulueren. Engin Verel de kısmen yanlış anlamış. Başkan “Engin Verel’i tanımıyorum” demiyor. Çok da yakından tanıyor. Hatta bu yüzden Verel’in sözlerine şaşırıyor. Çıkıp kamuoyu önünde açıklar mı bilemem ama geçmişe yönelik anlattıkları enteresan.
‘ORTADA NE KÜFÜR VAR NE DE ALKOLLÜ ORTAM’
Dönelim Rasim Ozan Kütahyalı’ya. F.Bahçe’nin Manchester’dan dönüşünde program ortağı Ahmet Çakar bazı tweetler attı.
“Manchester’da soğuk bir gece, lüks bir lokanta” diye başladı, alkollü olduklarını iddia ettiği bazı yöneticilerin küfürler savurduğunu iddia etti. Siyasiler bile karıştırıldı işin içine. Kendisi İngiltere’de değildi. Ama program ortağı Rasim Ozan Kütahyalı, F.Bahçe maçı için İngiltere’deydi. Davetli olarak önce Napoli’de Beşiktaş maçını izledi, ertesi günü Manchester’a geçti.
Evet Manchester’da bir şeyler yaşandı ama olayın aslı Çakar’ın attığı tweetlerdeki gibi değil. Belli ki kendisine yanlış ve eksik bilgi verilmiş. Kütahyalı, “Manchester’daydım. Bunların adamlarını gördüm. Onların yanında salağı oynadım ama onlardan çok bilgi aldım” diye konuşuyor. Acaba öyle mi? O an restoranda bulunan yöneticilerin söylediklerini birebir aktarıyorum:
Gece vakti değil, öğlen saati. Saat tam 12.30. Ali Yıldırım, Önder Fırat, Ozan Balaban, Cenk Başak, Selçuk Yıldırım, Necdet Şentürk, Yıldırım’ın kızı Cansu, Fırat’ın oğlu Can, Balaban’ın oğlu Kaan konakladıkları otelin 500 metre ilerisindeki o lüks İtalyan restoranına gidiyorlar. Restoranın adı San Carlo. Henüz siparişler verilmemiş, masaya su bile gelmemiş. Yani iddiaların aksine ortamda içki yok. Kapıdan Rasim Ozan Kütahyalı giriyor. İlk tanıyan Necdet Şentürk oluyor. Masadakilere “Bu Rasim Ozan değil mi?” diye soruyor.
Şaşırıyorlar. Fenerbahçe başkanı ve yönetimi için etmedik hakaret bırakmayan Kütahyalı’nın Fenerbahçe maçı için İngiltere’de olmasını garipsiyorlar.
Restoran üç bölümden oluşuyor ve bir bölümü özel olarak ayrılmış. Kütahyalı da ayrılan o bölümdeki bir masaya oturuyor. Aynı anda da Ali Yıldırım lavabodan dönüyor.
Masasına geçecekken Kütahyalı’yı görüyor. Tam yanından geçerken de “Sen Rasim Ozan mısın?” diye soruyor. Aldığı cevap şaşırtıcı.
“Hayır, ben O değilim!”
Nedendir bilinmez ama kimliğini saklama gereği hissediyor. Kendi ifadesiyle “safa yatıyor”.
Yıldırım, “Peki ben kimim? Beni tanıdın mı?” diyerek konuşmaya devam ediyor.
Kütahyalı, “Evet. Ali bey” diyerek elini uzatıyor.
Ali Yıldırım, “Bana merhaba diyemezsin” dedikten sonra Kütahyalı’nın elini ittiriyor ve “Burada taraftarlar var. Sana dalarlar” diyor. Ardından da “Senin ne işin var burada?” diye soruyor.
TARAFTARLAR DA TEPKİ GÖSTERİYOR
Kütahyalı, “Ben burada misafirim” diye cevap verirken Ali Yıldırım, “Bu mekanı hemen terk et” diyerek çıkışıyor. Tüm bu diyalog 40-50 saniye kadar sürüyor ve Kütahyalı’nın oradan ayrılması iki dakikayı bile bulmuyor. Restorandan çıkıp karşı caddedeki başka bir mekana geçiyor. Burada da F.Bahçeli taraftarlar var ve bu kez de onların tepkisiyle karşılaşıyor.
Olay tüm detaylarıyla böyle. Orada bulunanlar “Ortada ne Rasim Ozan Kütahyalı’nın kendisine ne de başkalarına edilmiş bir küfür var, ne de alkollü bir ortam” diyor.
BAŞKAN HİÇBİR TV PROGRAMINI İZLEMEDİ
Aziz Yıldırım’ın restoranda olup bitenlerden haberi yok. Yöneticilerin otele dönüşünde öğreniyor. İddiaların, beklentilerin aksine Yıldırım’ın haberdar olmadığı başka konular da var. Pazar ve pazartesi geceleri televizyondaki spor programları gibi. Konya’da beraberdik. Hiçbir programı izlemedi. Pazar gecesi 101 metre yükseklikteki, Rixos Otel’in 25. katındaki 101 Bar&Lounge’da Yeşilgiresun-Fenerbahçe basketbol maçını izledi, sohbet etti. Spor programlarının yayınlandığı saatlerde ise arkadaşlarıyla pişti oynuyordu. Saatler 01.30’u gösterdiğinde de odasına geçti.