FEHMİ KORU'NUN KARDEŞİ NACİ KORU'DAN NECATİ DOĞRU'YA SERT YANIT!
Sözcü yazarı Necati Doğru'nun çipli pasaport ihalesi nedeniyle suçladığı Naci Koru'dan jet yanıt
Mesleğimiz gereği biz hariciyecilerin hayatı büyük ölçüde yurt dışında geçiyor. Görev gereği, o ülke sizin, bu ülke bizim, dünyanın dört bir tarafını dolaşıyoruz. Dışişleri bakanlığında geçirdiğim otuz yılın tam yirmi yılını değişik ülkelerde yaşadım. Son turum iki merkezde geçti. Dört buçuk yıl Şikago’da başkonsolos,sonraki iki buçuk yıl da Riyad’da büyükelçi olarak görev yaptım. Yedi yıl sonra ülkemize dönmekten de büyük mutluluk duydum.
İnsanın işine her sabah heyecanla gidiyor olması çok güzel bir duygu. Özellikle geleceğe yönelik projeleriniz varsa çalışmak sizin için ayrı bir zevk oluyor. Dışişleri’nde yönetici konumunda olmak da işte böyle güzel bir his benim için. Geçtiğimiz yıl içerisinde başlattığımız projelerin önemli bir bölümünü sonuçlandırdık. Uzun yıllardır el atılamayan Teşkilat Kanunu, uzun bir maraton sonucunda Meclis’ten geçti ve ne zamandır hayal ettiğimiz reformları hayata geçirme imkanına kavuştuk. Bilişim alanında gerçekleştirdiğimiz bir çok çalışmada da önemli adımlar atılması ayrı bir mutluluk kaynağı olduğu benim için.
Nisan ayında açtığım blogumda daha çok bilişim yazıları yazmayı amaçlıyordum. Ancak uzun yıllar bir türlü gerçekleşemeyen e-Pasaport projesinde yönetici olarak görev alınca blogumda da biyometrik pasaportların kullanıma sunulması için yapmakta olduğumuz çalışmalara çok sık yer verdim. Çalışmanın neredeyse her aşamasını blog okuyucularımla paylaştım. Yazılarıma eklenen yorumları tek tek inceledim ve bir bölümüne ayrı ayrı cevap verdim. 1 Haziran’da başlayan yeni pasaport uygulaması aradan bir ay geçtikten sonra tam olarak rayına girdi ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan tanzim merkezi her gün on bin biyometrik pasaport basımını yapıp sahiplerine gönderebilecek teknik alt yapıya kavuştu.
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ICAO’nun pasaport standartalarını ülkemizin zamanında yerine getirmiş olmasından memnuniyet duyacağımız yerde bazı gazete köşelerinde çipli pasaport projesi ile ilgili ilginç haberler yayınlanmaya başlandı. Önce pasaportların aslında çipsiz olduğu iddia edildi. Ben bu konuda blogumda bir yazı yazdım; yazım çeşitli internet sitelerinde yayınlandı. Pasaportların çipsiz olduğu iddiasından bir sonuç alınamayınca bu defa yıllar önce açılan ve halen mahkemede olan bazı ihalelerin hesabı sorulmaya başlandı. Bu konu dışişleri bakanlığını ilgilendirmiyor diye bakanlık olarak biz tartışmaların içine girmedik.
Ancak bu projeyi karalamak için başlatılan kampanya zamanla hedefini de genişletmeye başladı. 12 temmuz tarihli bir gazetede yıllar önceki e-Pasaport ihaleleri ile ilgili yolsuzluk iddiaları gündeme getirilmekle kalınmadı, bu ihalelerde adı geçen Malezya firmasının seçimi konusunda benim "görev ve sorumluluk üstlendiğim" de ileri sürüldü.
Elinde kalem tutan, gazete ve internet sitelerinde de köşeleri olan kişilerin yazdıkları metinlerin sorumluluğunu taşımaları gerekir. Özellikle yazılarınızda başka kişileri suçluyorsanız iki kere düşünmeniz, yazdıklarınızın doğru olup olmadığını çeşitli kaynaklardan kontrol etmeniz beklenir. Ama gördüğüm kadarıyla herkes bu sorumluluk duygusuna sahip değil. Bu iddiayı ileri süren yazar da, benim iletişim bilgilerime erişmek için en azından gazetesinin sekreterinden yardım isteyebilir ve bana ulaşabilirdi. Bunu yapmadı; ben onu aradım. Projeyi anlattım; yazısında adı geçen Malezya firmasının seçimi konusunda benim hiç bir bilgim ve dahlim olmadığını, sözkonusu tarihlerde yurt dışında görev yaptığımı, bu konuyu gazetelerden bile izlememiş olduğumu kendisine anlattım.
Ama bilinçsizce yazdığınız bir yazının zararı kısa sürede katlanarak artıyor. Hele kendinizi ifade edecek bir araca sahip değilseniz bu gibi karalamalar sizin üzerinizde uzun süre kalabiliyor. Nitekim yazının yayınlandığı akşam Google’da yaptığım küçük bir aramada bu yazının bir çok siteye taşındığını gördüm. Yani blinçsiz bir kişi bir çamur attı, iddialarla hiç ilgisi olmayan ama haberlerde ismi geçen ben şimdi bu çamuru temizlemeye çalışacağım.
Bu yazarın iddiaları konusunda kendisine ve gazetesine bir açıklama metni gönderdim. Umarım açıklama gazetesinde yayınlanır. Yayınlanmaz ise mücadeleyi hukuk yollarından sürdürmeye kararlıyım.
Naci KORU
İnsanın işine her sabah heyecanla gidiyor olması çok güzel bir duygu. Özellikle geleceğe yönelik projeleriniz varsa çalışmak sizin için ayrı bir zevk oluyor. Dışişleri’nde yönetici konumunda olmak da işte böyle güzel bir his benim için. Geçtiğimiz yıl içerisinde başlattığımız projelerin önemli bir bölümünü sonuçlandırdık. Uzun yıllardır el atılamayan Teşkilat Kanunu, uzun bir maraton sonucunda Meclis’ten geçti ve ne zamandır hayal ettiğimiz reformları hayata geçirme imkanına kavuştuk. Bilişim alanında gerçekleştirdiğimiz bir çok çalışmada da önemli adımlar atılması ayrı bir mutluluk kaynağı olduğu benim için.
Nisan ayında açtığım blogumda daha çok bilişim yazıları yazmayı amaçlıyordum. Ancak uzun yıllar bir türlü gerçekleşemeyen e-Pasaport projesinde yönetici olarak görev alınca blogumda da biyometrik pasaportların kullanıma sunulması için yapmakta olduğumuz çalışmalara çok sık yer verdim. Çalışmanın neredeyse her aşamasını blog okuyucularımla paylaştım. Yazılarıma eklenen yorumları tek tek inceledim ve bir bölümüne ayrı ayrı cevap verdim. 1 Haziran’da başlayan yeni pasaport uygulaması aradan bir ay geçtikten sonra tam olarak rayına girdi ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan tanzim merkezi her gün on bin biyometrik pasaport basımını yapıp sahiplerine gönderebilecek teknik alt yapıya kavuştu.
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ICAO’nun pasaport standartalarını ülkemizin zamanında yerine getirmiş olmasından memnuniyet duyacağımız yerde bazı gazete köşelerinde çipli pasaport projesi ile ilgili ilginç haberler yayınlanmaya başlandı. Önce pasaportların aslında çipsiz olduğu iddia edildi. Ben bu konuda blogumda bir yazı yazdım; yazım çeşitli internet sitelerinde yayınlandı. Pasaportların çipsiz olduğu iddiasından bir sonuç alınamayınca bu defa yıllar önce açılan ve halen mahkemede olan bazı ihalelerin hesabı sorulmaya başlandı. Bu konu dışişleri bakanlığını ilgilendirmiyor diye bakanlık olarak biz tartışmaların içine girmedik.
Ancak bu projeyi karalamak için başlatılan kampanya zamanla hedefini de genişletmeye başladı. 12 temmuz tarihli bir gazetede yıllar önceki e-Pasaport ihaleleri ile ilgili yolsuzluk iddiaları gündeme getirilmekle kalınmadı, bu ihalelerde adı geçen Malezya firmasının seçimi konusunda benim "görev ve sorumluluk üstlendiğim" de ileri sürüldü.
Elinde kalem tutan, gazete ve internet sitelerinde de köşeleri olan kişilerin yazdıkları metinlerin sorumluluğunu taşımaları gerekir. Özellikle yazılarınızda başka kişileri suçluyorsanız iki kere düşünmeniz, yazdıklarınızın doğru olup olmadığını çeşitli kaynaklardan kontrol etmeniz beklenir. Ama gördüğüm kadarıyla herkes bu sorumluluk duygusuna sahip değil. Bu iddiayı ileri süren yazar da, benim iletişim bilgilerime erişmek için en azından gazetesinin sekreterinden yardım isteyebilir ve bana ulaşabilirdi. Bunu yapmadı; ben onu aradım. Projeyi anlattım; yazısında adı geçen Malezya firmasının seçimi konusunda benim hiç bir bilgim ve dahlim olmadığını, sözkonusu tarihlerde yurt dışında görev yaptığımı, bu konuyu gazetelerden bile izlememiş olduğumu kendisine anlattım.
Ama bilinçsizce yazdığınız bir yazının zararı kısa sürede katlanarak artıyor. Hele kendinizi ifade edecek bir araca sahip değilseniz bu gibi karalamalar sizin üzerinizde uzun süre kalabiliyor. Nitekim yazının yayınlandığı akşam Google’da yaptığım küçük bir aramada bu yazının bir çok siteye taşındığını gördüm. Yani blinçsiz bir kişi bir çamur attı, iddialarla hiç ilgisi olmayan ama haberlerde ismi geçen ben şimdi bu çamuru temizlemeye çalışacağım.
Bu yazarın iddiaları konusunda kendisine ve gazetesine bir açıklama metni gönderdim. Umarım açıklama gazetesinde yayınlanır. Yayınlanmaz ise mücadeleyi hukuk yollarından sürdürmeye kararlıyım.
Naci KORU