FEHMİ KORU'NUN HÜRRİYET'E YAYIN YÖNETMENİ OLACAĞINA DAİR TOP 10 İŞARET!..

Ekrem Dumanlı'ya 'Başyazarım olur musun?' diye iş teklif etti. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan İkitelli bölgesinde bulunan en güzel camilerin adresini sordurdu.

Fehmi Koru'nun Hürriyet'e yayın yönetmeni olacağına dair top 10 işaret


1 Şarabın tadından başka her şeyini öğrenmek için kurs almaya başladı. Hazırlık olsun diye şalgam suyunu ağzı dar, dibi geniş bardaklarla içmeye ve hatta şalgamın içmeden önce biraz havalandırılmasını falan talep etmeye başladı. Sonra şalgam suyu içerken 'İlk burun tatmin edici, damakta kalıcı kekremsi tat bırakıyor' gibi laflar kullanıyor.
2 Durup dururken Ekrem Dumanlı'ya 'Başyazarım olur musun?' diye iş teklif etti.
3 Ayşe Arman'ın İran'a gittiğinde giydiği kırmızı çarşaflı resmini arşivden çıkartarak onun köşesine yeni logo çalışmaları yaptırdı.
4 Türk kahvesini kıtlama yaparak içmiyor artık. Hatta tatlandırıcı bile kullanmaya başladı.
5 Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan İkitelli bölgesinde bulunan en güzel camilerin adresini sordurdu.
6 Arkadaşı Ali Bayramoğlu'na 'Sen penis esprileri içiren mizah yazıları yazabilir misin?' diye sordu. Ondan 'Hayır' cevabını alınca 'Eyvah yine o sapık ruhlu edepsiz adama mı yazı yazdırmaya mecbur kalacağız?' diye konuştu.
7 Yolda yürürken kendi kendine 'Gazete binasının içinde kadın kuaförü var ama mescit yok, olacak iş değil' diye konuştuğu görüldü.
8 Ahmet Hakan'ın aldığı maaşı öğrenip ve o atılırsa alacağı ikramiyeyi de Yeni Şafak muhasebecilerine hesaplattı.
9 Lüks bir sitede kendisine villa beğenirken görüldü.
10 Bild gazetesi editörü ile rahat arkadaşlık yapabilmek için 'hızlandırılmış Almanca' dersleri alıyor.

ÇİFTE KİŞİLİĞİN ORTAYA SUNDUĞU GÖRÜNÜM
Top 10 Şakası bir yana, iki farklı imzayla yazan Fehmi Koru, özellikle Taha Kıvanç imzasıyla yazdığı yazılarda son günlerde kendi kendine terapi yapmaya çalışıyor gibi bir görünüm ortaya koyuyor.
Siyasi gücü arkasına aldığı bir dönemde hükümetin saldırısına maruz kalan bir medya grubundaki yöneticinin koltuğunda gözü varmış gibi bir izlenim doğmasının bilincinde yaratmış olması gereken rahatsızlığın sonuçlarını birbiri ardına yazdığı yazılarla temizlemeye çalıştı. En azından kendi bilincini rahatlatmak için uğraştı. Çünkü verilen o görüntünün terbiyesiz ve sıfır etikli bir görünüm olduğunun herhalde iş işten geçtikten sonra farkına vardı.
Ama işi temizleyeyim derken işler daha da karmaşıklaştı ve çifte kişilikli yazarın hayli karmaşık olan bilinçaltı da şeffaflaşmaya başladı. O arada bir de basın tarihinde görülebileceğini pek de tahmin etmediğim ve defalarca okuduğum halde beni hala utandırmayı sürdüren bir cümleyi de yazabildi Fehmi Koru.
Doğan Grubu'nun üstüne gidilmesinden sonra, 'Aynı büyüklükte olmasa Maliye'nin heybesinde başka turplar da var' gibi insanı dehşete düşüren bir cümle yazabildi.
Doğan Grubu'nun üstüne gidilmesinin siyasi içerikli olduğu neredeyse tüm dünya tarafından kabul edildiği bir dönemde, maaşını gazetelerde yazı yazarak kazanan bir gazetecinin, sırada başka medya gruplarının da olabileceğini ve onların da Maliye tarafından turp gibi sıkılabileceğini, artık gizleyemediği bir keyifle yazabilmesi ayıp değil mi?..
Yandaş gazeteciler planlardan bu şekilde haberdar olup yapılacak kötülükleri böyle keyifle anlatırlarsa, sadece yandaşlardan oluşan bir dünya kurulması için bir plan olduğu ve yandaşların bu plan doğrultusunda adım adım yürüdüklerini düşünen insanlar olabilmesi de neden şaşırtıcı oluyor ki? Bunu düşünmek gayet normal değil mi?..
Eğer farklı bir ideoloji mücadelesi yoksa bugün her gazetecinin başka bir medya grubuna yapılanların bir gün kendi ekmek parasını veren medya grubunun da başına gelebileceğini düşünerek, yapılmak istenene koşulsuz karşı çıkması ve bugün Doğan Grubu'nun yanında durması gerekiyor. Bu çok da karmaşık olmayan bir etik gereğidir.



SERDAR TURGUT /AKŞAM