"FEHMİ KORU'MUZ ORTADA YOK...SAAT DÖRT...YOK...SAAT BEŞ...YOK...YOK ALLAH YOK..."!..AHMET HAKAN FEHMİ KORU'YA SESLENDİ: GERİ DÖN!..
Artık "yıllık izinin bir bölümü"nü mü kullanmakta, yoksa Allah göstermesin gazetesiyle arasında bir "tatsızlık" mı vuku buldu, bilemiyorum...Ama şurası kesin ki: Olan bize oldu...
Koru´suzluk özlemi
O Fehmi Koru ki...
Memleketimizde duman tütmez, ocak kaynamazken...
Yani "Adeta İsveç canım" denilen günlerde bile...
En babasından bin türlü komplonun tam gözünden vurmasını bilmiş bir adamdır.
Fakat... Heyhat!
Paşalar gözaltına alınırken... Sinan Aygün, "Bu adamlar beni zorla başbakan yapacaklar" diye söylenirken... Bir "romantik", Savcı Zekeriya Bey´in tespih merakını ifşa ederken... Mustafa Balbay kahramanlıkta İlhan Abi´yi bile sollarken... "Derin Yenge"miz "Derin Abi"mizle mahpushanede evlenirken... Erol Mütercimler cepten konuşmaya tövbe derken... El Kaide, Amerika´nın "İstinye Kalesi"ne pek de usta işi olmayan bir operasyon düzenlerken... Arkadaşı Abdullah Gül, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ü Çankaya´da ağırlarken...
Yani develer tellal, pireler berber iken...
Fehmi Koru´muz ortada yok... Saat dört... Yok... Saat beş... Yok... Yok Allah yok...
Artık "yıllık izinin bir bölümü"nü mü kullanmakta, yoksa Allah göstermesin gazetesiyle arasında bir "tatsızlık" mı vuku buldu, bilemiyorum...
Ama şurası kesin ki: Olan bize oldu...
Kaldık mı Yalçın Küçük´ün fazla tatlı, Mahir Kaynak´ın fazla ekşi teorilerine?
Neyse...
En iyisi Fehmi Koru´ya "Geri dön" diye seslenelim...
Tehdit gibi algılamasın ama eğer tez elden geri dönmezse...
"Kıbrıs´taki tarihi toplantıya Hürriyet´ten tek bir yazar bile katılmadı... Bunlar nasıl gazeteci yahu?" havasında yazdığı yazıyı arşivden çıkarıp didikleyeceğim...
O Fehmi Koru ki...
Memleketimizde duman tütmez, ocak kaynamazken...
Yani "Adeta İsveç canım" denilen günlerde bile...
En babasından bin türlü komplonun tam gözünden vurmasını bilmiş bir adamdır.
Fakat... Heyhat!
Paşalar gözaltına alınırken... Sinan Aygün, "Bu adamlar beni zorla başbakan yapacaklar" diye söylenirken... Bir "romantik", Savcı Zekeriya Bey´in tespih merakını ifşa ederken... Mustafa Balbay kahramanlıkta İlhan Abi´yi bile sollarken... "Derin Yenge"miz "Derin Abi"mizle mahpushanede evlenirken... Erol Mütercimler cepten konuşmaya tövbe derken... El Kaide, Amerika´nın "İstinye Kalesi"ne pek de usta işi olmayan bir operasyon düzenlerken... Arkadaşı Abdullah Gül, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ü Çankaya´da ağırlarken...
Yani develer tellal, pireler berber iken...
Fehmi Koru´muz ortada yok... Saat dört... Yok... Saat beş... Yok... Yok Allah yok...
Artık "yıllık izinin bir bölümü"nü mü kullanmakta, yoksa Allah göstermesin gazetesiyle arasında bir "tatsızlık" mı vuku buldu, bilemiyorum...
Ama şurası kesin ki: Olan bize oldu...
Kaldık mı Yalçın Küçük´ün fazla tatlı, Mahir Kaynak´ın fazla ekşi teorilerine?
Neyse...
En iyisi Fehmi Koru´ya "Geri dön" diye seslenelim...
Tehdit gibi algılamasın ama eğer tez elden geri dönmezse...
"Kıbrıs´taki tarihi toplantıya Hürriyet´ten tek bir yazar bile katılmadı... Bunlar nasıl gazeteci yahu?" havasında yazdığı yazıyı arşivden çıkarıp didikleyeceğim...