FEHMİ KORU'DAN ŞOK İDDİA : HÜRRİYET ATATÜRK'Ü SANSÜRLEDİ!... KORU'YA GÖRE EMİN ÇÖLAŞAN'DAN SONRA HANGİ YAZARIN YAZISI SANSÜRE UĞRADI?...

"Ünlü pop sosyolog yönetiminde çıkan Hürriyet söz konusu olduğu için hiç şaşırmamam gerekirdi aslında. Özellikle de, kovulan popüler yazarı "Yazılarımı sansürlediler" iddiasını mahkemeye sunmuşken... "

Hürriyet'in makası atatürk'ü sansürlemiş

Evde internetten okuduğum Hadi Uluengin'in Gülen Cemaati'ne ait okullarla ilgili o çok hoş 'Zil nasıl çalıyor?' başlıklı yazısını bir daha -bu defa basılı nüshadan- okumaya kalktığımda bir şaşırdım, bir şaşırdım. Ünlü pop sosyolog yönetiminde çıkan Hürriyet söz konusu olduğu için hiç şaşırmamam gerekirdi aslında. Özellikle de, kovulan popüler yazarı "Yazılarımı sansürlediler" iddiasını mahkemeye sunmuşken...

Hürriyet'te bir zamanlar Emin Çölaşan için çalışan makas, o gidince dikkatini Hadi Uluengin'e çevirmiş demek ki...

Çölaşan'ın 1 Aralık 1999 tarihinde çıkan 'Enerji' başlıklı yazısı içindeki Mesut Yılmaz'ı çağrıştıran bölümler ayıklanarak yayımlanmıştı biliyorsunuz. Kayıtlara geçsin diye tarihiyle kaydediyorum: Hadi Uluengin'in 7 Mayıs 2008 tarihli yazısı da, içinde Mustafa Kemal ve Türk bayrağı geçen paragrafı bütünüyle atılarak, başka paragraflar da kuşa çevrilerek internete konuldu.

Hürriyet'in makası Mustafa Kemal Atatürk'e ters bakan biri olmalı...

Hadi Uluengin yazısının bir yerinde "Yukarıdaki Türk bayrağı ve Mustafa Kemal portresi bir yerinize mi batıyor?" diye soruyor. İnternet versiyonunda bu cümle bütünüyle çıkartılmış...

Bir başka yerde, "Bu nasıl bir takiyyedir ki, örneğin Endonezyalı öğrencilerin karşısına daha ilk andan itibaren Atatürk resmi konuluyor. Ana hat olarak da Türkiye'deki seküler eğitim uygulanıyor" diyor; Hürriyet'in makası, bu cümleyi, içindeki Atatürk resmi bölümünü atarak, "Bu nasıl bir takiyyedir ki, örneğin Endonezyalı öğrencilerin karşısına Türkiye'deki seküler eğitim çıkarılıyor" biçimine sokuyor...

Daha başka değişiklikler var da, içinde Atatürk'ün adı geçtiği için en önemli sansür bu ikisi...

Bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim: Emin Çölaşan için sansür makası yüzbinlerce okurun eline aldığı basılı nüshada uygulanmıştı, sansürsüz metne internetten ulaşabilmiştim; Hadi Uluengin ise internette sansür edilmiş... Yazıyı gazetede okuyanlar tam metni okumuş oldu, internetten ulaşanlar ise sansürlü metni...

Son zamanlarda CHP'li basında garip şeyler oluyor, bu da onlardan sadece biri...

Mesleğimizin medar-ı iftiharı gazete yöneticisinin dünkü yazısını okurken aklıma gazetenin son zamanlarda izlediği tuhaf çizgiyi anlamaya yarayabilecek bir soru yeniden takıldı: "Acaba gazetenin patronu ve yöneticisi Ergenekon soruşturması konusunda bir tedirginlik mi yaşıyor?" Öyle ya, yapılanmanın içerisinde yer aldığına dair güçlü karineler bulunan kişiler bile, "Bizim korkacak bir şeyimiz yok" çıkışında bulunurken, Hürriyet konuyu sessizlikle geçiştiriyor...

Sadece sessizlikle geçiştirse yine iyi, pop sosyologumuz, ara sıra münasebetsiz cümleler kuruyor; tıpkı mezarlıktan geçen çocuğun korkmadığını göstermek için ıslık çalması gibi...

Olli Rehn'e hitaben yazılmış yazıdaki 'Ergenekon' ile ilgili şu satırları okuyun da değindiğim nokta üzerinde bir düşünün bakalım: "O kişisel meseleymiş, emrinde istihbarat örgütü yo