Fehmi Koru'dan seçim raporu: İki kişi cumhurbaşkanımızın selamını getirdik diyerek kapımı çaldı
Gazeteci Fehmi Koru, AK Parti teşkilatının iyi çalıştığını belirterek, "Parti teşkilatından bizim kapıya kadar gelindi de oradan biliyorum" dedi.
Gazeteci Fehmi Koru'nun "Rapor ediyorum: AK Parti teşkilatı çalışıyor… Fakat AK Parti için çok zor bir seçim bu…" başlıklı yazısı şöyle:
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın “Bunu başka yerde söylemem” kaydıyla yaptığı bir konuşmanın bandı geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı. Yayınlayanlar o konuşmayla HDP seçmeninin hedef alındığının altını çizdiler; o da var tabii, ama yakından bakıldığında söylenenler genel bir talimat da sayılabilir.
Söylenenler şu:
“Arkadaşlar, HDP üzerinden parti teşkilatımızın çok farklı çalışma yapması lazım. Bunu dışarıda konuşmam. Burada sizlerle konuşuyorum. Niye sizlerle konuşuyorum? Çünkü onların baraj altı kalması demek, bizim durumumuzun çok daha iyi bir noktaya gelmesi demektir. Dolayısıyla da, her ilçede arkadaşlarımın özellikle onlar üzerinde çok farklı çalışması lazım. Çünkü siz, kim-kimdir bunu biliyorsanız. Öyle mi? Çünkü mahalle temsilcilerimiz eğer kimin kim olduğunu bilmiyorsa o zaman bu görevi bıraksın. Alacaksınız önünüze sandık seçmen listesini, bu sandık seçmen listesinde kim kimdir… Ve buna göre de onlar üzerinde özel bir çalışma yapmanız da, inanıyorum ki bize çok farklı bir netice getirebilir. Markaja almak diyoruz ya, markaja alacaksınız.”
Mahalle temsilcileri… Sandık seçmen kitlesi… Listede kim kimdir… Özel bir çalışma yapılması… Markaja almak…
Teşkilat çalışıyor
Tayyip Erdoğan‘ın bu talimatının teşkilat tarafından harfiyen yerine getirildiğini biliyorum.
Parti teşkilatından bizim kapıya kadar gelindi de oradan biliyorum.
İki kişi, birinin elinde üzerinde isimler yazılı bir liste, diğerinin elinde içinden parti broşürleri ile küçük bir kahve paketi çıkan poşetlerle kapımıza geldiler. Yoklama çektiler. Ağızlarından ilk çıkan cümle de “Cumhurbaşkanımızın selamını getirdik” oldu.
Evde seçmen olarak kaydı bulunan isimlerden kimlerin oy kullanabileceğini öğrenip karşılarına birer çentik attıktan ve ayak üzeri birkaç nezaket cümlesi daha sarf ettikten sonra, partinin mahalle temsilcileri, öteki komşuların kapısını çalmak üzere yanımızdan ayrıldı.
AK Parti mahalle teşkilatı liderlerinin talimatını yerine getiriyor, çalışıyor.
Birbirlerini motive etmek üzere cep telefonu programları üzerinden kurdukları grupları bu yolda mesaj yağmuruna tuttuklarını da biliyorum. ‘Bizimkiler’ ve ‘ötekiler’ diye ikili bir ayrım var o mesajlarda; ‘bizimkiler’ dediklerinin yüzde 12’si sandık başına gitmiyor, ‘ötekiler’ ise kendi çizgilerindeki herkesi oy kullanmak üzere hareketlendiriyorlar imiş…
Daha seçim olmadan yüzde 12’lik bir kitleden söz edebilmek teşkilatın bayağı bilgili ve uyanık olduğunu da gösteriyor.
Oysa aynı teşkilatın ‘metal yorgunu’ olduğunu işitmiştik.
Kendi özelime yansıyan faaliyetlerine bakılırsa AK Parti teşkilatında herhangi bir yorgunluk alametinden söz edilemez.
Çalışıyorlar, hem de iyi çalışıyorlar.
Teşkilat çalışıyor, ama ya kitle?
Sorun teşkilatta değil; görebildiğim kadarıyla AK Parti’nin sorunu, daha önce kendisine oy vermiş olan kitleyi sandık başına götürüp götüremeyeceği, gidenlerin mühürü bu defa da kendi partileri üzerine basıp basmayacağı noktasında…
Yorgunluksa yorgun, bıkkınlıksa bıkkın olan AK Parti teşkilatı değil, önceki her seçimde oranı artarak AK Parti’ye seçmen haline gelmiş olan kitle…
Görebildiğim ve hissedebildiğim kadarıyla o kitle içerisinden önemli bir bölüm tereddütte ve propagandalar hala onları ikna edebilmiş değil.
Önceki seçimlerde benzer tereddütleri yaşayanlar alternatif seçeneklerin kısıtlı oluşu ve daha çok da yüzde 10 barajı yüzünden son gün “En iyisi yine AK Parti” diyebiliyordu. Şimdi ise, her seçmenin AK Parti dışında da herhangi bir rahatsızlık duymadan oy verebileceği seçenekler bulunuyor.
Ayrıca o alternatiflerden birine oy verirken, yüzde 10 barajıyla oyunun heba olabileceği kaygısını duyması da gerekmiyor artık. İttifaklar sayesinde yüzde 10 barajı işlevsiz kaldı çünkü. Yüzde 10 barajının kaldırılmamış olması, ondan etkilenebilecek durumdaki tek parti olan HDP’nin ise işine yarayacağa benziyor; barajı aşabilsin diye epey ödünç oy HDP’ye kayabilecek…
Gençler ve her zaman genç kalanlar
Bir de tabii genç seçmen var ve AK Parti’nin yürüttüğü seçim kampanyasından en az etkilenen de onlar. Hak ve özgürlükler konusunda OHAL’li Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar yanında sosyal medyaya (sözgelimi Wikipedia‘ya) getirilen kısıtlamalar gençleri farklı tercihlere itebileceğe benziyor.
Farkına varmış olmalı ki, Tayyip Erdoğan, dün, özellikle gençlere hitap etmek üzere TUSAŞtarafından düzenlenmiş bir programa katılmış…
İlk kez bu seçimde oy kullanma çağına gelmiş sayıları 1 milyonu aşan genç yeni seçmen yanında, yaşları 30’un altında ve eğitimlerinin önemli bölümünü AK Parti döneminde almış kalabalık bir seçmen kitlesi var ve bunlar 2010 öncesinin Türkiyesi ile bugünü mukayese edebilecek durumdalar.
Zor bir seçim bu AK Parti için; teşkilatı bu durumun farkında ve kapımıza kadar gelenlerden biliyorum, zorluğu aşmak için geceli-gündüzlü çalıştıkları da anlaşılıyor.
Rapor edeyim istedim.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın “Bunu başka yerde söylemem” kaydıyla yaptığı bir konuşmanın bandı geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı. Yayınlayanlar o konuşmayla HDP seçmeninin hedef alındığının altını çizdiler; o da var tabii, ama yakından bakıldığında söylenenler genel bir talimat da sayılabilir.
Söylenenler şu:
“Arkadaşlar, HDP üzerinden parti teşkilatımızın çok farklı çalışma yapması lazım. Bunu dışarıda konuşmam. Burada sizlerle konuşuyorum. Niye sizlerle konuşuyorum? Çünkü onların baraj altı kalması demek, bizim durumumuzun çok daha iyi bir noktaya gelmesi demektir. Dolayısıyla da, her ilçede arkadaşlarımın özellikle onlar üzerinde çok farklı çalışması lazım. Çünkü siz, kim-kimdir bunu biliyorsanız. Öyle mi? Çünkü mahalle temsilcilerimiz eğer kimin kim olduğunu bilmiyorsa o zaman bu görevi bıraksın. Alacaksınız önünüze sandık seçmen listesini, bu sandık seçmen listesinde kim kimdir… Ve buna göre de onlar üzerinde özel bir çalışma yapmanız da, inanıyorum ki bize çok farklı bir netice getirebilir. Markaja almak diyoruz ya, markaja alacaksınız.”
Mahalle temsilcileri… Sandık seçmen kitlesi… Listede kim kimdir… Özel bir çalışma yapılması… Markaja almak…
Teşkilat çalışıyor
Tayyip Erdoğan‘ın bu talimatının teşkilat tarafından harfiyen yerine getirildiğini biliyorum.
Parti teşkilatından bizim kapıya kadar gelindi de oradan biliyorum.
İki kişi, birinin elinde üzerinde isimler yazılı bir liste, diğerinin elinde içinden parti broşürleri ile küçük bir kahve paketi çıkan poşetlerle kapımıza geldiler. Yoklama çektiler. Ağızlarından ilk çıkan cümle de “Cumhurbaşkanımızın selamını getirdik” oldu.
Evde seçmen olarak kaydı bulunan isimlerden kimlerin oy kullanabileceğini öğrenip karşılarına birer çentik attıktan ve ayak üzeri birkaç nezaket cümlesi daha sarf ettikten sonra, partinin mahalle temsilcileri, öteki komşuların kapısını çalmak üzere yanımızdan ayrıldı.
AK Parti mahalle teşkilatı liderlerinin talimatını yerine getiriyor, çalışıyor.
Birbirlerini motive etmek üzere cep telefonu programları üzerinden kurdukları grupları bu yolda mesaj yağmuruna tuttuklarını da biliyorum. ‘Bizimkiler’ ve ‘ötekiler’ diye ikili bir ayrım var o mesajlarda; ‘bizimkiler’ dediklerinin yüzde 12’si sandık başına gitmiyor, ‘ötekiler’ ise kendi çizgilerindeki herkesi oy kullanmak üzere hareketlendiriyorlar imiş…
Daha seçim olmadan yüzde 12’lik bir kitleden söz edebilmek teşkilatın bayağı bilgili ve uyanık olduğunu da gösteriyor.
Oysa aynı teşkilatın ‘metal yorgunu’ olduğunu işitmiştik.
Kendi özelime yansıyan faaliyetlerine bakılırsa AK Parti teşkilatında herhangi bir yorgunluk alametinden söz edilemez.
Çalışıyorlar, hem de iyi çalışıyorlar.
Teşkilat çalışıyor, ama ya kitle?
Sorun teşkilatta değil; görebildiğim kadarıyla AK Parti’nin sorunu, daha önce kendisine oy vermiş olan kitleyi sandık başına götürüp götüremeyeceği, gidenlerin mühürü bu defa da kendi partileri üzerine basıp basmayacağı noktasında…
Yorgunluksa yorgun, bıkkınlıksa bıkkın olan AK Parti teşkilatı değil, önceki her seçimde oranı artarak AK Parti’ye seçmen haline gelmiş olan kitle…
Görebildiğim ve hissedebildiğim kadarıyla o kitle içerisinden önemli bir bölüm tereddütte ve propagandalar hala onları ikna edebilmiş değil.
Önceki seçimlerde benzer tereddütleri yaşayanlar alternatif seçeneklerin kısıtlı oluşu ve daha çok da yüzde 10 barajı yüzünden son gün “En iyisi yine AK Parti” diyebiliyordu. Şimdi ise, her seçmenin AK Parti dışında da herhangi bir rahatsızlık duymadan oy verebileceği seçenekler bulunuyor.
Ayrıca o alternatiflerden birine oy verirken, yüzde 10 barajıyla oyunun heba olabileceği kaygısını duyması da gerekmiyor artık. İttifaklar sayesinde yüzde 10 barajı işlevsiz kaldı çünkü. Yüzde 10 barajının kaldırılmamış olması, ondan etkilenebilecek durumdaki tek parti olan HDP’nin ise işine yarayacağa benziyor; barajı aşabilsin diye epey ödünç oy HDP’ye kayabilecek…
Gençler ve her zaman genç kalanlar
Bir de tabii genç seçmen var ve AK Parti’nin yürüttüğü seçim kampanyasından en az etkilenen de onlar. Hak ve özgürlükler konusunda OHAL’li Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar yanında sosyal medyaya (sözgelimi Wikipedia‘ya) getirilen kısıtlamalar gençleri farklı tercihlere itebileceğe benziyor.
Farkına varmış olmalı ki, Tayyip Erdoğan, dün, özellikle gençlere hitap etmek üzere TUSAŞtarafından düzenlenmiş bir programa katılmış…
İlk kez bu seçimde oy kullanma çağına gelmiş sayıları 1 milyonu aşan genç yeni seçmen yanında, yaşları 30’un altında ve eğitimlerinin önemli bölümünü AK Parti döneminde almış kalabalık bir seçmen kitlesi var ve bunlar 2010 öncesinin Türkiyesi ile bugünü mukayese edebilecek durumdalar.
Zor bir seçim bu AK Parti için; teşkilatı bu durumun farkında ve kapımıza kadar gelenlerden biliyorum, zorluğu aşmak için geceli-gündüzlü çalıştıkları da anlaşılıyor.
Rapor edeyim istedim.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.